TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Kompozisyonu ve yetkilerini kullanması itibariyle yürütme organının etkisinde veya kontrolünde olan kurulların, yürütme organının yargıyı kontrol etmesine imkan veren bir aygıt olarak görüldüğü açıklandı.
ANKARA - TEPAV, kompozisyonu ve yetkilerini kullanması itibariyle yürütme organının etkisinde veya kontrolünde olan kurulların, yargının bağımsızlığını sağlamak şöyle dursun, yürütme organının yargıyı kontrol etmesine imkan veren bir aygıt olarak görüldüğünü açılayarak, 2010 Anayasa değişikliği çerçevesinde yapılan düzenlemelerin bu çerçevede eleştirildiğine dikkat çekti.
TEPAV, anayasa konusunda sivil toplumun ve vatandaşın bilgilendirilmesi sürecine katkıda bulunmak amacıyla başlattığı "Anayasa Çalışma Metinleri" serisinin dördüncüsünü yayımladı. Serinin dördüncü metni "Dünyada ve Türkiye'de Yüksek Yargı Kurulları" başlığını taşıyor.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Gönenç tarafından kaleme alınan çalışmada "Yüksek Yargı Kurulu Modelleri" ve "Yargı Bağımsızlığı İlkesi Bağlamında Yüksek Yargı Kurullarının Oluşumu ve Kurumsal Özellikleri" konuları işlendi.
Çalışmada, yüksek yargı kurullarının işlevlerini yerine getirmelerinin, yargı organının yapısı ve işleyişine ilişkin bir sorun olmanın ötesinde, bir ülkede yargının bağımsızlığı ilkesini hayata geçirmek ve vatandaşların yargıya olan güvenini tesis etmek açısından hayati bir öneme sahip olduğu ifade edildi.
Kurulların yapısı...
Kurulların yapısının önemine dikkat çekilen çalışmada şu ifadelere yer verildi:
"Yüksek yargı kurullarında yargıç üyeler ve yargıç olmayan üyelerin birbirine oranının ne olacağı sorusuna yargı bağımsızlığı ilkesi bağlamında verilen cevap, kurulun ağırlıklı olarak yargıçlardan oluşmasının, bunun yanısıra da çoğulcu bir kompozisyona sahip olmasının uygun olacağıdır. Türkiye'de 2010'da yapılan anayasa değişikliğine göre, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK)'nda 1982 Anayasası'nın sadece yüksek yargıçlara yer veren önceki yapısından farklı olarak, birinci sınıf yargıç ve savcılar üyelerin çoğunluğunu teşkil etmiştir. Kariyer kaygısı ve beklentisi olma ihtimali bulunan birinci sınıf yargıçların çoğunluğu oluşturması kurulun sağlıklı işlemesi hususunda sorun yaratabilir."
Üyelerin seçimi...
Çalışmada, yüksek yargı kurulu üyelerinin nasıl seçileceğinin de kurulun yargı bağımsızlığını gerçekten sağlayıp sağlamayacağı açısından büyük önem taşıdığı vurgulanarak şöyle denildi:
"Yargıç üyelerin yargıçlar tarafından veya en azından 'yargının göstereceği adaylar arasından' yasama veya yürütme organı tarafından, yargıç olmayan üyelerin ise yasama organı tarafından fakat nitelikli çoğunlukla seçilmeleri karşılaştırmalı örneklerde yaygın olarak tercih edilen yöntemlerdir. Kurulda cumhurbaşkanı ve adalet bakanı gibi yürütme organından gelen 'doğal üyeler'in yeralması ise yargı bağımsızlığını zedeler niteliktedir. Türkiye'de 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği, Adalet Bakanının Kurulun başkanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarının da Kurulun doğal üyesi olmasını öngören düzenlemeyi muhafaza etmesi bakımından eleştirilmektedir."
Üyelerin sayısı...
Yüksek yargı kurullarının üye sayısının, görev ve yetki alanındaki yargıç ve savcıların sayısıyla doğru orantılı olması gereğine dikkat çekilen çalışmada, üyelerin görev süresinin ise yargı bağımsızlığını güvence altına alabilecek kadar uzun ve üyelerin hesap verebilirliğini mümkün kılacak kadar kısa olması gerektiği ifade edildi. Çalışmada, bir diğer önemli noktanın yüksek yargı kurullarının aldıkları kararların idari kararlar olması, bu yüzden de yargı denetimine tabi olmalarının gerekliliği olduğu vurgulanarak, "2010 anayasa değişikliğiyle HSYK'nın önceden tamamıyla yargı denetimi dışında bırakılan kararlarından sadece 'meslekten çıkarma cezasına ilişkin kararları' yargı denetimine tabi tutulmuştur. Hukuk devleti ilkesinin pekiştirilmesi açısından HSYK'nın tüm kararlarının yargı denetimine açılmasının gerektiği söylenebilir" denildi.