Türkiye-AB İlişkilerinde Yeni Arayışlar ("Mecburiyet" ve "İyi Niyet"in Ortaya Çıkardığı Yeni Formüller)

Son zamanlarda Türkiye-AB ilişkilerinde karşılaşılan sorunların Türkiye'nin katılım sürecini tıkaması, bu arada Türkiye'nin uluslararası platformdaki  aktif politikaları  ve bu gelişmenin "batı dünyası" nın bazı kesimleri tarafından "eksen kayması" şeklinde yorumlanması, Türkiye'nin  aktif   "yeni dış politikası"nın arkasındaki etkenlerden birinin AB'nin Türkiye'yi dışlaması olduğu şeklinde yorumlandı. Geçtiğimiz yaz aylarında bu konu önce ABD Savunma Bakanı Robert Gates, daha sonra da bizzat ABD Başkanı Barack Obama tarafından uluslararası medyada açıkça vurgulandı.

AB, Türkiye'nin  "eksen kayması" endişeleri konusunda üstüne düşeni yapmak ve Türkiye'nin uluslararası platformda artan ekonomik ve stratejik öneminden faydalanmak için 11 Eylül 2010'da Dışişleri Bakanları toplantısında  "şimdilik üyelikle ilgili sorunları bir yana bırakarak" Türkiye ile  dış politika alanında daha sıkı  işbirliği ("Stratejik Diyalog") kurulmasını gündeme getirdi. Türkiye'nin ilk resmi tepkisini dile getiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakereleri yavaş ilerlerken, Türkiye-AB stratejik diyaloğunun artmayacağını açıkladı.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen de 30 Eylül 2010 tarihinde European Voice dergisine yaptığı açıklamada, özellikle Kıbrıs sorunu nedeniyle AB-NATO işbirliğinin aksadığını, bu sorunu aşmak için  Türkiye'ye AB'nin güvenlik politikasında bir rol verilmesi önerisinde bulundu. Geçen hafta Türkiye'ye yaptığı ziyarette de bu konuyu ele aldı.

Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan makale için tıklayınız.