TEPAV Araştırmasında İlaç Kavgası Değerlendirildi: "Sektörün 2010 Yılı Kaybı 3 Milyar TL"
Değerlendirmede, alınan tedbirlerin başarıya ulaşmasının Hükümet için OVP’ın kredibilitesi açısından önemine dikkat çekildi
ANKARA - TEPAV için yapılan bir araştırmada ilaç sektörü ile Hükümet arasında yaşanan kavgaya ışık tutuldu. Sektörün ilaç fiyatlarının düşmesine direnmesinin ardında 3 milyar TL'lik gelir kaybı yatıyor. Hükümet ise "Orta Vadeli Program" çerçevesinde şimdiye dek açıklanan en somut önlemden geri adım atmayı "kredibilite" sorunu olarak değerlendiriyor.
TEPAV için Pfizer Sağlık Politikası Koordinatörü Tuncay Teksöz ve Kerem Helvacıoğlu tarafından hazırlanan "Genel Sağlık Sigortası'nın Mali Sürdürülebilirlik Açısından Analizi: 2009'da ne oldu?" başlıklı politika notu yayınlandı.
Not'ta, 2009 yılının sosyal güvenlik sistemi finansman açığının ve buna bağlı olarak Genel Bütçe'den yapılan transferin çok hızlı arttığı bir yıl olduğuna dikkat çekilerek, sosyal güvenlik sisteminde oluşan yüksek finansman açığının temel nedenin, ekonomide yaşanan daralmaya bağlı olarak istihdam ve ücretler genel seviyesinde yaşanan düşüş nedeniyle hızla azalan prim gelirleri olduğu belirtildi. Bu açığın kısa vadede sosyal güvenlik sistemi içinde geliştirilebilecek bir önlemle azaltılabilmesinin ancak sağlık harcamalarını azaltacak tedbirlerle mümkün olduğuna dikkat çekilen Not'ta "Hükümet tarafından Orta Vadeli Program çerçevesinde böyle bir politika izleneceği açıklanmış ve özellikle ilaç harcamalarında yaklaşık yüzde yirmi oranında gerilemeye yol açacak fiyat düşüşleri hayata geçirilmiştir" denildi. Not'a şöyle devam edildi:
"Gerçekleştirilen düzenlemelerin 2010 yılında yaklaşık 3,2 milyar TL'lik bir ilaç harcaması azalmasına yol açacağı beklenmektedir. Bu durum 2009 yılında 15,6 milyar TL olarak gerçekleşmesi beklenen kamu ilaç ödemelerinin 2010 yılında 14,6 milyar TL olarak bütçelenebilmesine olanak sağlanmıştır. Boyutu toplam pazarın yüzde 20'sine varan bu daralma, şüphesiz sektörün kamu dışında ana paydaşları olan hastalar, eczacılar, depolar ve üreticileri de önemli ölçüde etkileyecektir.
Hasta açısından değerlendirildiğinde gerek cepten ödemelerinde gerekse SGK kanalıyla yapılan ödemelerde fiyat ve katkı payı azalmalarından kaynaklanan ortalama yüzde 20'lik bir avantaj yaratılmıştır. Ancak, sektörün arz bacağı aynı üretim miktarı ve hizmet için yaklaşık yüzde 20 daha az ciro elde edecektir. İlaç üreticileri giderlerinde bir değişiklik olmaksızın ürün portföylerine bağlı olarak yüzde 40 ila yüzde 13 arasında değişen ve toplamda yaklaşık 2,2 milyar TL'ye ulaşan gelir kaybı ile karşı karşıyadır. Bu gelir kaybının sektörün toptancısı konumundaki depoculara yansıması 2010 yılında yaklaşık 180 milyon TL olacaktır. Eczacılar ise aynı dönemde sundukları hizmet karşılığında toplamda yaklaşık 590 milyon TL daha az gelir elde edecektir. Fiyatlardaki gerileme nedeniyle beklenen KDV düşüşü ise yaklaşık 230 milyon TL'dir."
Firmalardan kabul, eczacılardan red…
Bu durum ilaç firmalarını ve eczacıları hükümetle yeni uzlaşma alanları yaratma arayışına ittiğine dikkat çekilen Not'ta, "Bu çerçevede ilaç üreticileri ve hükümet arasında karşılıklı olarak 3 yıllık bir pazar istikrarı güvencesi neticesinde yeni bir mutabakat sağlanmıştır. Bu mutabakata bağlı olarak referans ülke fiyatının yüzde 100'ünden yüzde 60'ına indirilen orijinal ilaç fiyat tavanı yüzde 66'ya yükseltilmiş, yeni getirilen yüzde 13 zorunlu ilave kamu indirimi yüzde 12'ye düşürülmüş ve yirmi yıllık ilaçların fiyatlarının referans ülke fiyatlarının yüzde 100'üne düşürülmesi dört ay öne çekilmiştir. Firmalarla sağlanan bu mutabakat eczacılar ile hükümet arasında yeni bir uzlaşma için yeterli bulunmamış, Türk Eczacıları Birliği planladıkları eylemlere aynen devam edeceklerini açıklamıştır" denildi.
OVP'nin kredibilitesi sözkonusu...
TEPAV'ın Not'unda son beş yıllık reform döneminde toplam sağlık harcamaları genel olarak iyi yönetilmiş olmasına rağmen, istihdam ve ücretler genel seviyesinde yaşanan düşüşün yol açtığı prim geliri kaybının, Genel Sağlık Sigortası'nın mali sürdürülebilirliğini tehdit eder boyuta ulaştığı açıklandı. Kısa vadede gelirler bacağında hızlı bir artış beklemenin gerçekçi olmadığı hatırlatılan Not'ta, "Bu nedenle sağlık harcamalarını radikal olarak baskılayacak önlemlerle sosyal güvenlik sisteminin bütçeye yükünün azaltılması hedeflenmiştir. Orta Vadeli Programın kredibilitesi açısından bu önlemlerin başarıya ulaşması önem taşımaktadır" denildi.