TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçen salı "Boş lafı bırakalım, ne yapmak gerektiğine bir bakalım" demiştik. Bu çerçevede, işe şirketler kesiminden başladık. Aslında el atılacak tek kesim şirketler kesimi değil elbette ama geçen hafta buradan başladık artık. Öyle görünüyor ki, içinde bulunduğumuz koşullar öncelikle şirketler kesimini, istesek de istemesek de, üzülsek de üzülmesek de etkileyecek. Bugüne kadar, kibar kibar, teknik teknik "Kredi kanalının tıkanmasını önlemek önemlidir" dedik, kimse bir şey anlamadı. Bu nedenle artık somut somut ne olacağını anlatma zamanı. İlk örneği hatırlıyor musunuz? Sorumuz gayet basitti: "Bankalar şirketlere, 'Aldığınız kredi karşısında verdiğiniz teminatlar artık yeterli değil. Ya ek teminat verin ya da aldığınız kredinin bir bölümünü kapatın' derse ne olur" diye sorduk. İyi olmuyordu. Ekonomi küçülüyordu. Bugün ise müsaadenizle şu "Piyasada para dönmüyor, alışveriş olmuyor" önermesine bir bakalım. Bugünlerde duyuyorsunuzdur, vallahi biz de sıklıkla duyuyoruz. Ne olduğunu merak edenlerdenseniz aşağıya bekleriz efendim. Piyasada alışveriş öyle hemen nakit ödeme ile sona ermez. Toptancıdan mal teslim alan perakendeci ya da üreticiden mal alan toptancı aldığı malın karşılığını, malı teslim alırken nakit olarak ödemez. Ekonomi normal şartlar altında işliyorsa, alışveriş karşılığında yapılması gereken ödeme birkaç ay vade ile yapılır. Son dönemde, bu işlem vadesi, bilenlerin anlattığına göre yaklaşık altı ay civarındaydı. Şimdi bu işlem vadesinin tamamen ortadan kalktığı noktadayız. Malını teslim eden artık anında parasını cebinde istiyor. Bu öyle kolaylıkla her işlemde yapılamadığı için de alışveriş durma noktasına geliyor. Para ortadan kalkmıyor ama artık kimse kimseye kredi açmak istemiyor. İlk soru herhalde buradan çıkmalı: Neden kimse kimseye altı ay vadeli mal satmak istemiyor? Ekonomide işlem vadesi neden kısalıyor? Gayet basit bir nedenle: Kimse, bugün, değil altı ay, iki ay vadeyle mal sattığı bir işletmenin 2009 yılının ilk çeyreğinde ayakta kalıp kalamayacağını bilmiyor. Ayakta kalsa bile, o vadenin sonunda elindeki parayla borçlarını ödemeyi düşünüp düşünmeyeceğinden de tam olarak emin olamıyor. Demek ki neymiş? Alışverişte vadeli ödeme imkânı ortadan kalktığı için piyasada para dönmüyor, alışveriş olmuyormuş. Bu ilk tespit olsun. Alışverişte malı teslim aldıktan sonra ödemenin vadeye yayılamamasının nedeni ise satıcının, alıcının, ileride ödeme vaadine güvenememesiymiş. "Piyasada para dönmüyor" demek aslında "Kimse kimsenin sözüne güvenmiyor" demekmiş. Bu da olsun ikinci tespit. Peki, iş burada bitiyor mu? Hayır. Kredi kanalındaki bu tıkanıklığın bankacılık sistemi ile hiçbir alakası yok mu? Elbette var. Alışverişte işlemi tamamlayacak olan ödemenin vadeye yayılması demek, gelecekteki ödemeler için bugünden çek kabul edilmesi demek esasen. Dün, işlem vadesi altı aya doğru yayılabiliyordu. Çünkü ödeme vaadi içeren müşteri çeklerini bankaya aktarıp, kredi alabilmek mümkündü. İşte o iş, artık eskisi kadar mümkün görünmüyor. Neden? Kredi geri ödeme tarihini son derece iyi bildiğiniz bir şirketin yarın ne olacağının belli olmaması herkesi, bu arada bankaları da daha dikkatli olmaya itiyor. Bankaların davranış biçimini değiştirme eğilimine girmesi, alışverişte vadeleri kısaltıyor ve de alışverişi durduruyor. Bu da olsun üçüncü tespit. İş dönüp dolaşıyor, sonunda mutlaka bankacılık sistemine geliyor. "Piyasada para dönmüyor, alışveriş duruyor" demek aslında "Bankalar eskisi gibi rahat kredi açamıyor" anlamına geliyor. Siz onu bakınca göremiyor olabilirsiniz, hiçbir bankadan kredi de almamış olabilirsiniz ama piyasada paranın dönmesini bizatihi bankalar sağlıyorlar. O kanalın işlemesinde bir aksaklık ortaya çıktığında sonucuna hep birlikte katlanmak zorunda kalıyoruz. Geçen gün gazetemizdeki haber ne diyordu? Banka bilançolarında kredilerin payı azalırken devlet iç borçlanma senetlerinin (DİBS) payı artıyordu. O vakit, bir dördüncü tespit yapalım: "Piyasada para dönmüyor" çünkü bankalar kredi açmak yerine DİBS satın almayı tercih ediyorlar. Hayat işte böyledir. Dün hoşumuza giden gelişmeler bugün canımızı sıkabilir. Dün DİBS faiz oranlarının düşüyor olması, iyi bir haberdi. Bugün ise kötü bir haberdir. Dün merkez bankasının faiz oranlarını düşürmesi, şirketler kesimi için iyi bir haberdi. Bugün ise şirketler kesimi için hiçbir manası yoktur. Unutmayalım da bu "dün dündür, bugün bugündür" yorumunu biraz açalım. Mesele nedir? Mesele şirketler kesimine, alışverişe nasıl kaynak aktarılabileceğidir. Ortadaki güven bunalımı bugün için bunu engellemektedir.
Somut somut not edelim ki, akılda kalsın, efendim.
Bu yazı 25.12.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024