TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Asıl kriz galiba şimdilerde yeni yeni başlıyor. Hem orada olup bitenler buna işaret ediyor. Hem de burada olup bitenler. Anadolu'nun köklü firmaları ile ilgili haberlerin iyi olmaması mesnetsiz değildir. Olup bitenin siyasi krizle de doğrudan alakası var gibi görünmemektedir. Bakın neden?
Geçen hafta yurtdışındaki borsalarda bir panik havası vardı. Galiba vaziyeti şöyle izah etmek mümkün: Öncelikle uluslararası bankacılık krizi daha bitmedi. Bankacılık sistemi, Amerikan Merkez Bankası tarafından, uyuşturucuya alıştırılmış olduğundan, finansal kesimdeki sıkıntı görünürlüğünü kaybetti. Ancak ortadan kaybolmuş değil, orada. Şimdilerde ise kriz şirketler kesimi bilançolarında görünür hale geliyor. Şirketler kesimi, bu günlerde, bankacılık krizi kaynaklı zayıf iç taleple artan girdi maliyetleri arasına sıkışmış durumdadır. Şu anda içsel kaynaklarla operasyonlar devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Biz buralarda buna alışkınız, çünkü zaten buralarda işler kalubeladan beri böyle yürütülmektedir. Ama bakın orası farklıdır. Durumları şöyledir: Bir yandan banka kaynakları sınırlanmaktadır, öte yandan artan girdi maliyetleri ile normal operasyonları için gereken kaynak ihtiyacı artmaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Kısa vadeli çıkış kapısı ise şimdilik ortada görünmemektedir. Ortadaki sıkıntının kaynağı budur.
Peki, dışarıda bunlar olup biterken, Türkiye'de şirketler kesiminin vaziyeti pek mi iyidir? Hayır. Yüzde 21'lik elektrik zammı elbette şirketler kesimi için kötüdür. Ocak 2008'den beri artış oranı yüzde 46 civarındadır. Üstelik dahası da gelecektir. Bu durumun nedeni şu anda uluslararası piyasalarda emtia fiyatlarındaki artış mıdır? Hayır. Nedir? Dün yenilen hurmaların gecikmeli etkisidir. Elektrik zammının daha bugünle alakası yoktur. O düne ait tedbir setinin bir parçasıdır. Uzun bir süreden beri şirketlerimiz küresel gelişmelerden kaynaklanan bazı maliyet artışlarını hissetmiyordu. Dışarıdan gelen etki, geçici gibi ele alınıp, şirketlerimize yansıtılmıyordu. Artık o devir kapandı. Şimdi hükümet eliyle tasarlanmış bir idari şok olarak yüzde 46 maliyet artışını hissediyoruz. Olup bitenlerin etkileri şirket bilançolarına daha yeni yeni ve sektör sektör farklı biçimlerde yansımaktadır. Daha görünür değildir ama giderek görünür olacaktır. O nedenle konuşmaya başlamanın tam zamanıdır.
Geçen hafta elimiz değdikçe yazdık. Orta vadede bakıldığında, artan emtia fiyatları dünya çapında yeni verimlilik artışlarını besleyecektir. Böyle bakıldığında son derece iyimser bir yorum yapılmış oluyor elbette. Şimdi müsaadenizle geçen haftaki yorumumuzun kısa vadeli sonucuna bir bakalım. Kısa vadeli olarak bakıldığında, şirketler kesimini zor bir geçiş dönemi beklemektedir. Yarının verimlilik artışlarını bugünden tasarlayabilecek olanlar operasyonlarını yarın da devam ettireceklerdir. Neden? Artan emtia fiyatları, şirketlerimizi, artan girdi maliyetleri biçiminde etkilemektedir. Özellikle fiyat intibakının zor olduğu sektörlerde, kârlılık ortadan kalkmaktadır.
Problem esasen emtia fiyatlarındaki artışın kalıcı olup olmadığı ile yakından alakalıdır. Eğer artışlar yapısal ve kalıcı ise bu takdirde, şirket bilançoları geçici bir şokla karşı karşıya değildir. Kimse bu dalga geçip gitsin diye sabredip bekleyemez. O zamana kadar içsel kaynaklarla idare etmeye çalışamaz. Şok kalıcı ise o vakit ona intibak etmek gerekir.
Böyle bir küresel şoka intibak ne demektir? Açıktır ki, teknolojik altyapımız ve donanımımız böyle bir şokla baş etmeye izin vermemektedir. İş sürecinin her alanında verimlilik artışları sağlayacak bir teknolojik yenilenmeye ihtiyaç vardır. İş sürecinin yeniden örgütlenmesi gerekmektedir.
Peki ama nasıl? İşte bu noktadan itibaren genel geçer tedbirlere yer yoktur. Kalıcı küresel şoku her bir sektörün değer zinciri açısından ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Genellemelere ancak ondan sonra sağlıklı bir biçimde başlanabilir. Ama isterseniz bir tane deneyelim: Artan emtia fiyatlarının başında petrol fiyatları gelmektedir. Yakında Mars'ta zengin petrol yatakları bulunmazsa, bu eğilim böyle devam edecek gibi durmaktadır. Bu ne demektir? Taşımacılık maliyetlerinin değer zinciri içindeki payı yüksek sektörler açısından bakıldığında, artan petrol fiyatları, iş sürecinde yenilenme zamanının geldiğini göstermektedir. Bu çerçevede, çıktısı ağır ve havaleli olan sektörlere bir bütün olarak bakmak önem taşıyabilir. Örneğin, seramik gibi inşaat malzemeleri sektörleri ve hatta otomotiv de bu açıdan sorunlarla karşı karşıya kalabilecektir.
Peki, her şeyi şirketler kesimi kendi kendine mi yapacaktır? Hayır. Kamu politikalarının şirketler kesimine yol göstermesi ve yol açması gerekmektedir. Artan petrol fiyatları örneğin lojistik sektörünü bir bütün olarak ön plana getirmektedir. Türkiye'de bu alanda atılacak adımlar, tek başına ciddi verimlilik artışları getirebilir. Fiyat artışlarının etkilerini bertaraf edebilir. Bakın azıcık düşünmeyle bir genellemeye varmak mümkündür: Lojistik sektörünün, bir sektör olarak belirmesini sağlayacak tedbirler seti, bazı başka sektörler için faydalı olabilir.
Yapılması gereken öncelikle sorunu doğru tarif etmektir. Emtia fiyatlarındaki artış geçici değil, kalıcıdır. Geçici olsa, geçici pansuman tedbirleri düşünülebilir. Kalıcı ise intibakı engellemeyen, intibak maliyetini azaltan tedbirler manzumesi gerekir.
Türkiye, halen, emtia fiyatlarındaki artışın şirketlerimize etkisini ciddiye almamaktadır.
Bu yazı 01.07.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024