TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Üçüncü çeyrek büyüme rakamları ekonomideki yavaşlamaya işaret ederken hanehalkının takipteki borçları da artıyor.
Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporunu, TÜİK de Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) rakamlarını açıkladı.
Finansal İstikrar Raporu Ocak- Haziran 2024, GSYH verileri ise Ocak — Eylül dönemini kapsıyor. Bununla beraber, farklı dönemlere ilişkin olsalar da Finansal İstikrar Raporu ve TÜİK verileri yılın son çeyreğine ilişkin ipuçları veriyor. Buradan hareketle ekonomi yönetiminin Aralık ayında nasıl bir tavır alacağına değerlendirmeler yapılabilir.
TCMB resmi nasıl görüyor?
TCMB Finansal İstikrar Raporunda Ç2 döneminde yurt içi iktisadi faaliyetin yavaşladığı, bu doğrultuda iç talepteki gerilemeyle birlikte dış ticaret açığının azaldığı, cari işlemler açığındaki iyileşmeyle birlikte portföy yatırımlarının ve yurt dışından temin edilen finansmanın arttığı ve uluslararası rezervlerin de yükseldiği tespitine yer veriyor.
Raporda enflasyon gerçekleşmelerine ilişkin olarak ise temel mal enflasyonundaki düzelmenin de etkisiyle tüketici enflasyonun yüzde 48,6’ya gerilediği ancak son aylarda gıda enflasyonunda bir artış görüldüğü ifade ediliyor.
Öte yandan, TCMB finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle ticari kredi büyümesinin “ılımlı” bir patikada hareket ettiğine dikkat çekerken firmaların ticari borç geri ödemelerinde gecikme eğilimi olduğunun da altını çiziyor. Bununla beraber gecikmelerdeki bu artışın bankacılık sektörü aktif kalitesine yansımasının sınırlı olduğu belirtiliyor.
Raporda bireysel kredilerdeki büyümenin Ç2 döneminde belirgin olarak yavaşladığına dikkat çekilirken ticari kredilere benzer şekilde bireysel kredilerin de iç talepteki dengelenmeyi destekleyecek bir hızda seyretmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
Hanehalkının borcu azalıyor ancak…
Merkez Bankası, Finansal İstikrar Raporunda aşağıdaki grafiklerle de destekleyerek Türkiye’de hanehalkı borçluluğunun gerilediğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin GSYH’ye oran olarak yüzde 9,8 olan hanehalkı borcunun emsal ülke ortalamasının belirgin şekilde altında olduğu ve hanehalkı borcu kaynaklı risklerin yönetilebilir olduğu ifade ediliyor.
Kaynak: TCMB
Ancak, detaylara bakacak olursak; geçtiğimiz bir yıllık dönemde hanehalkının konut ve taşıt kredisinin yanı sıra ihtiyaç kredisinden de uzak durduğu anlaşılıyor. Hanehalkı borçluluğundaki azalma da buradan kaynaklanıyor.
Aynı dönemde kredi kartı borçlarının GSYH’ye oranında azalma görünmezken, kredili mevduat hesabının (KMH) artış gösterdiği dikkat çekiyor. Dolayısıyla geçtiğimiz bir yıllık dönemde geçim derdi ile mücadele eden bireylerin konut ve taşıt almak bir yana kredi kartından ve kredili mevduat hesabından borçlanarak gündelik ihtiyaçlarını karşılamış olduğu anlaşılıyor.
Kaynak: TCMB, yazarın görselleştirmesi
Yüksek faiz borç almayı zorlaştırıyor
Hanehalkının borçluluk seviyesinin azalmasında reel ücretlerindeki gerilemenin yanı sıra faiz oranlarındaki artış da belirleyici oldu.
Yüksek enflasyonla neticelenen nas ekonomisinin sona ermesiyle birlikte TCMB politika faizini yükseltmeye başladı. Buna paralel olarak tüketici kredisi faiz oranları da artış gösterdi. Nitekim seçim öncesinde yüzde 23 olan kredili mevduat hesabı (KMH) dahil ihtiyaç kredilerinin faizi üç kattan fazla artış gösterdi ve Mayıs 2024'te yüzde 76,7'ye ulaştı. KMH hariç tüketici kredilerinin gördüğü en üst seviye ise Nisan 2024'teki yüzde 82,2'lik oran oldu.
Kasım ayına gelirken faizler hafifçe geriledi. İhtiyaç kredileri faizi yüzde 70,3 olarak gerçekleşirken KMH hariç ihtiyaç kredileri faizi yüzde 74,1 oldu. Ancak, enflasyon beklentisinin hanehalkı için yüzde 64,1 reel sektör için yüzde 47,8 olduğu dikkate alındığında ihtiyaç kredisi faizleri hala oldukça yüksek seviyelere işaret ediyor.
Kaynak: TCMB, yazarın görselleştirmesi
Benzer şekilde taşıt kredileri de seçimler öncesinde yüzde 25 seviyesindeyken Temmuz 2024'te yüzde 53,7'ye kadar çıktı ve Kasım 2024 itibariyle de yüzde 40,3'e geriledi. Konut kredilerinde ise faiz oranları Mart 2023'te yüzde 17,6 iken Nisan 2024'te yüzde 44,7'ye yükseldi ve güncel verilere göre de yüzde 40,3'e gerilemiş bulunuyor.
Borç azalsa da ödenemiyor
Geçim zorluğu çeken hanehalkı yüksek faizler nedeniyle ihtiyaçlarını ertelediği ve borç almaktan kaçındığı için toplam borçluluk seviyesi azalmış olsa da takipteki krediler ve bireysel kredi kartları geçtiğimiz bir yıllık süre zarfında önemli ölçüde artmış bulunuyor.
Ekim 2023'te 13,1 milyar TL olan takipteki kredi kartı borçları Ekim 2024 itibariyle 3,5 kat artarak 46,2 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Benzer şekilde toplam tüketici kredileri de 2,2 kat artış göstererek 42 milyar TL’den 95,4 milyar TL’ye yükselmiş bulunuyor. Bu dönemde 12 aylık enflasyonun yüzde 48,6 olduğu dikkate alındığında takipteki borçların enflasyonun çok ötesinde artmış olması dikkat çekiyor.
Kaynak: BDDK, yazarın görselleştirmesi
Borç ödemekte zorlanan hanehalkı büyümeye katkı verebiliyor mu?
Gelinen noktada mal ve hizmet ithalatında dört çeyrektir devam eden daralmanın cari işlemler açığını azaltan etkisi Merkez Bankası tarafından para politikasındaki sıkı duruş ve güçlendirilmiş makroihtiyati çerçevenin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Ancak, geçtiğimiz bir yıllık dönemde gözlenen yatırımlardaki hızlı gerileme 2024 Ç3 döneminde ilk defa kendini daralma olarak göstermiş bulunuyor.
Kaynak: TÜİK
Hanehalkının tüketiminde 2023 dördüncü çeyreğinde başlayan gerileme 2024 Ç3 döneminde yerini bir miktar toparlanmaya bırakmış olsa da Ekim ve Kasım ayındaki gelişmeler tüketici kredilerinde gerilemeye ve takipteki borçlarda hızlı artışa işaret ediyor. Dolayısıyla, yılın son çeyreğinde hanehalkının büyümeye katkısı mevcut seviyenin üzerine çıkabilecekmiş gibi görünmüyor.
Ekonomi yönetimi Aralık’ta ne yapar?
Mevcut parasal sıkışlaşma ve makroihtiyati çerçevenin devam ettiği koşullarda OVP’de 44,2 trilyon TL olarak tahmin edilen 2024 yılı GSYH’sının altında bir gerçekleşme bekleyebiliriz. Zira ekonomideki daralmanın yatırımları da içine alacak şekilde sektörlere yayılmış olması ve gerek ticari ödemelerde gerekse hanehalkının borç ödemelerinde yaşanan gecikme ve temerrütler önümüzdeki dönemde büyümeyi güçlü bir şekilde destekleyecek nitelikte bir ekonomik aktiviteye işaret etmiyor.
Ekonomi yönetimi bir yandan Aralık ayında 150–250 bp arasında bir faiz indirimine giderken diğer yandan da asgari ücretli, emekli ve kamu çalışanlarının maaşlarında yapılacak zammı beklenen enflasyona paralel olarak sınırlı tutmaya çalışacaktır. Böylece hem büyümedeki daralmanın kalıcı olmasının önüne geçmek hem de bunu yaparken iç talebi dengelemek isteyecektir.
… aslında ne yapmalı?
2023 yılı gibi 2024 yılı da genişletici maliye politikası uygulanan bir dönem oldu. Dolayısıyla dezenflasyon sürecinde para politikası maliye politikasından gerekli desteği sağlayamadı. Öte yandan, dolaylı vergilere dayanan maliye politikası enflasyonun gelir dağılımı üzerindeki olumsuz etkilerini de dengeleyemedi. Bu bağlamda Aralık ayında faiz indirimi sürecinin başlaması borç sarmalına girme aşamasındaki hanehalkı için yerinde olacaktır.
Faiz indirimi sürecinde maliye politikasının rolü daha da önem kazanıyor. Dolayısıyla 2025 yılında yüzde 3,1'lik bütçe açığı hedefine ulaşılması kadar bunun nasıl yapılacağı da önem arz ediyor. Dolaylı vergilere dayalı bir vergi politikası ve transferler üzerinden şekillenen bir harcama politikası enflasyonla birlikte bozulan gelir dağılımını iyileştirmeyeceği gibi dezenflasyon politikasına toplumsal desteğin sağlanmasında da yeterli olmayacaktır.
Enflasyonun sadece faiz politikası ve makroihtiyati tedbirlerle düşürülmesi mümkün olmadığı gibi dezenflasyon sürecinin külfeti de sabit gelirlilere yüklenemez. Bu bağlamda politika faizi değiştirmenin ötesinde aşağıdaki gibi yapısal tedbirlerin alınması gerekiyor;