Arşiv

  • Ağustos 2024 (9)
  • Temmuz 2024 (15)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)

    Kendi programına engel çıkarmak

    Fatih Özatay, Dr.07 Ağustos 2024 - Okunma Sayısı: 339

    Merakla beklenen temmuz enflasyonu açıklandı. Yıllık enflasyon yaklaşık on puan düşerek yüzde 61,8 oldu. Bu işin iyi tarafı. Ama hem Merkez Bankası aylık enflasyonlara baktığını ve para politikasını ona göre şekillendireceğini açıkladı hem de eğilimin tersyüz olmasının beklendiği dönüm zamanlarında bir aydan diğerine gerçekleşen değişimler daha önemli. Ne yazık ki aylık enflasyon yüksek çıktı: Yüzde 3,23. Merkez Bankası’nın arzuladığı aylık artışın oldukça üzerinde. Üstelik mevsim hareketlerinin etkisinden arındırıp bakıldığında, son dört ay gerçekleşen aylık enflasyondan daha yüksek: Yüzde 3,7. Oysa geçen ayın değeri yüzde 2’ydi.

    Bu eğilim kırılmazsa durumun meali şu: 2024 sonunda yıllık enflasyon yüzde 42’ye (Merkez Bankası tahminin üst sınırı) yaklaşabilir ama daha sonra düşüş eğiliminin ne ölçüde süreceği şüpheli. Daha önceki yüksek değerleri bir tarafa bırakıp, son iki ayın mevsim etkisinden arındırılmış aylık ortalama enflasyon değerini hesaplarsam yüzde 2,9’a yakın bir değer çıkıyor. Bırakın yüzde 2,9’u, Eylül 2024-Aralık 2025 aylık fiyat artışları yüzde 2,5 olursa (ağustos enflasyonunu yüzde 3 aldım), 2025 sonu için yıllık enflasyon yüzde 34,4 olarak bulunuyor. Çok mekanik bir hesaplama ama paragrafın başında ‘bu eğilim kırılmazsa’ koşulu var. Dolayısıyla durumun sevimsizliğini yeteri açıklıkla ortaya koyuyor. Yüzde 34, daha önce bu köşede dile getirdiğim tahminlerimin oldukça üzerinde. Enflasyonun 2025 ortasında yüzde 30’a hatta biraz altına düşmesini bekliyordum. Bu koşullar altında politika faizinin 2024 içinde düşürülmesi gündemden çıkar. ‘Teknik’ olarak elbette; faiz alerjisi olan çok, onlar ne kadar etkili olur bilemem.

    Bir de açıklanan verilere itibar sorunu var -ki çok önemli. Özellikle de enflasyon istatistikleri için geçerli bu sorun. Bu açıdan durum şöyle: TÜİK’in temmuz aylık gıda enflasyonu değeri farklı kurumlarınkinden (İTO hariç) daha düşük değil: TÜİK: 1,83; TEPAV: 1,87; TÜRK-İŞ: 1,35; İTO: 4,44. 2021’in başından bu yana gıda fiyatlarındaki (gıda enflasyonunda değil) seyir ilk grafikte. 2022 sonlarından itibaren İTO TÜİK’ten daha yüksek seyrediyor ve aradaki fark açılıyor. Ama aradaki fark, ikinci grafikte yer alan giyim fiyatları arasındaki farka göre çok daha masum. Kaldı ki, İTO’nun son aydaki gıda enflasyonu diğer üç kurumdan da çok yüksek. İtibar açısından asıl sorun giyim fiyatları arasındaki uçurum.

    TÜİK’in enflasyon ölçütleri arasındaki farkı inandırıcı biçimde açıklaması gerekiyor. Yöntem farklı, biri İstanbul (İTO) diğeri tüm Türkiye… Tamam, bunlar doğru da bu doğrular 2022 öncesinde de geçerliydiler. Oysa göstergeler arasındaki farklar son yıllarda belirginleşti. Neden? Doyurucu bir açıklama gelmedikçe Merkez Bankası’nın işi zorlaşacak. Hadi enflasyonda düşüş eğilimi gerçekten başladı diyelim; buna nasıl inandıracak kamuoyunu da politika faizini düşürecek? Bu yalın gerçek neden görülmüyor ya da görenler etkili olamıyor da enflasyon hesapları şeffaflaştırılmıyor? İnsan kendi uyguladığı ekonomi programına bu kadar mı engel çıkarır?

     

     

     

     

    Bu köşe yazısı 06.08.2024 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler: Enflasyon, Ekonomi,
    Yazdır