Arşiv

  • Ağustos 2024 (9)
  • Temmuz 2024 (15)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)

    Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci: Zaman kaybedilmemeli

    Gülru Gezer03 Ağustos 2024 - Okunma Sayısı: 571

    Ortadoğu’da kritik günler yaşanırken geçtiğimiz hafta, Türkiye ile Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcileri Büyükelçi Serdar Kılıç ve Ermenistan Ulusal Meclisi Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan, uzun bir sürenin ardandan beşinci toplantılarını iki ülkenin ortak sınırındaki Alican-Margara sınır kapısında gerçekleştirdi.

    Toplantıda Özel Temsilcilerin, önceki toplantılarında anlaşmaya vardıkları hususları teyit etmeleri ve nihai amacı tam normalleşme olan temaslar sürecini ön koşulsuz olarak sürdürmek konusundaki mutabakatı yinelemeleri önemliydi.

    Tarafların ayrıca, Akyaka/Akhurik demir yolu sınır kapısının bölgesel gelişmeler doğrultusunda faaliyete geçirilebilmesi durumunda gerekecek teknik ihtiyaçların değerlendirilmesi ve diplomatik/resmi pasaport hamilleri için karşılıklı vize prosedürlerinin kolaylaştırılması konularında da görüş birliğine varmış olmaları kayda değerdi.

    Normalleşmeyi Etkileyen Faktörler

    İki taraf arasında diyaloğun ilerletilmesi konusunda bir irade ortaya konulmuş olsa da Türk-Ermeni ilişkilerini olumsuz etkileyen birkaç faktör bulunmaktadır. Bunların en önemlisi Ermenistan'ın Azerbaycan ile olan ilişkileridir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Ancak, 1993 Karabağ Savaşı'nın ardından Türkiye, Ermenistan ile kara sınırını kapatmış ve ticari uçuşları durdurmuştur. Erdoğan, ancak 2020 tarihli Karabağ Zaferi’nden sonra olası bir normalleşme sürecini yeniden gündeme getirmiştir. Ermenistan-Azerbaycan cephesindeki gerginlik ve henüz bir barış anlaşmasının olmaması, Türk-Ermeni normalleşme sürecinin ilerletilmesi önündeki en temel etkendir.

    İkinci olarak, 1915 olaylarını "varoluş sebebi" olarak gören Ermeni diasporası, Türkiye'nin bu olayları "soykırım" olarak tanımadığı sürece barış ve normalleşme çabalarına karşı çıkmaktadır. Diaspora, Yerevan'daki siyasi ortamı doğrudan etkileyebilecek güce sahiptir. Aynı şekilde diaspora, Ermenistan-Azerbaycan barışına da sıcak bakmamakta, revizyonist düşüncelerinden vazgeçmemektedir.

    Bir diğer önemli faktör ise Paşinyan’ın karşılaştığı iç muhalefettir. Birkaç aydır, göstericiler sokağa dökülerek Paşinyan’ın istifasını talep etmektedir. Onlar, bölgesel barış çağrılarına olumlu yanıt veren Paşinyan’ı zayıf ve tavizkar olmakla suçlamaktadır.

    Geçtiğimiz aylarda, Tavuş bölgesi ruhani lideri Başepiskoposu Bagrat Galstanyan ülke genelinde bir direniş başlatılması çağrısında bulunmuş ve Paşinyan hükümetine karşı olan kesimlerle birlikte Yerivan’a yürümüştür. Galstanyan’ı destekleyenler arasında 1982 yılında Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı öldüren terörist Hampig Sasunyan’ın olması ve Taşnak Partisi’nin desteğini de alması söz konusu hareketin diaspora tarafından da desteklendiğini ortaya koymuştur.

    Son olarak, Rusya şimdiye kadar Ermenistan’ı Güney Kafkasya’daki etkisini sürdürmek için kullanmıştır. Rusya’nın desteğiyle cesaretlenen Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye karşısında taviz vermekten kaçınmıştır. Ancak, bugün farklı bir tablo söz konusudur. Rusya, dikkatini büyük ölçüde Ukrayna savaşına yöneltmiştir. 19-20 Eylül 2023 tarihlerinde Azerbaycan’ın Karabağ’daki anti-terör operasyonu sonrasında, Rusya sahadaki gerçekliği kabul ederek Yerivan yanlısı tutumunu terk etmiş ve Güney Kafkaslar’da daha dengeli bir politika izlemeye başlamıştır. Bu durum karşısında rahatsız olan Paşinyan ise Ermeni diasporalarının güçlü olduğu ABD ve Fransa’yla daha yakın ilişkiler kurma yoluna gitmiştir. ABD ve Fransa’nın Ermenistan’ı silahlandırma çabaları hem Bakü hem de Ankara’da rahatsızlık yaratmakta ve Yerican’ın samimiyetinin sorgulanmasına neden olmaktadır.

    Barış İçin Doğru Zaman

    Dünya değişiyor ve küresel düzen yeniden şekilleniyor. Gelecek belirsizliğini koruyor. Şimdi, Güney Kafkasya'da kalıcı barışı sağlamak için doğru zamandır.

    Ermenistan’ın atması gereken en önemli adım, diaspora etkisini azaltmak ve sorunlarını Yeriven merkezinden bakarak çözmektir. Diasporanın Fransa veya ABD’deki rahat yaşamlarına veda etmeyi düşünmediği ve Ermenistan’ın günlük ekonomik sıkıntılarını görmezden geldiği açıktır. Bunun da ötesinde, diaspora geçmişte yaşamaya devam etmekte ve eylemlerinin Ermenistan’a sadece zarar verdiğini anlamamakta ısrar etmektedir. Bu nedenlerle, Rusya’dan uzaklaşan Ermenistan’ın bölge dışı aktörler olan ABD ve Fransa’dan medet umması gerçekci bir yaklaşım değildir.

    İkinci önemli adım, Ermeni halkına barışın kendi çıkarlarına olduğunu açıklamaktır. Son dönemde Paşinyan bu çerçevede Ermenistan’ı dolaşarak barışın önemini anlatmaya çalışmaktadır. Ne Azerbaycan ne de Türkiye Ermenistan için bir tehdit teşkil etmektedir. Sınırlarının serbest ticaret ve yatırıma açılmasıyla, küçük ve denize açılımı olmayan Ermenistan’ın ekonomisi hızla gelişecektir. Şu anda Rus etkisinin olmaması, Paşinyan’ın bu hedefe ulaşmasını kolaylaştıracaktır. Ukrayna’daki savaş sona erdiğinde, Rusya bir şekilde yeniden güç kazanacak ve bölgedeki etkisini tekrar artırma çabasında bulunacaktır. Ermenistan halkının bunu görmesi gerekmektedir.

    Bir sonraki adım, Ermenistan ve Azerbaycan arasında sürdürülebilir bir barış anlaşmasının imzalanmasıdır. Ermenistan anayasası ve bağımsızlık bildirgesinin değiştirilmesi için Paşinyan bazı adımlar atmıştır. Paşinyan’ın iç ve dış baskılara boyun eğmeden bu adımları atmaya devam etmesi önem arz etmektedir. Bu süreçle eş zamanlı olarak, Türkiye ve Ermenistan arasındaki müzakereler sürdürülmelidir. Böylelikle bölgesel barış için daha hızlı adımlar atılabilecektir.

    Tüm bu aşamalar tamamlandığında, barış bölgesel girişimlerle pekiştirilmeli ve Güney Kafkasya ülkelerinin ekonomileri entegre edilmelidir. Halihazırda bölgede çeşitli mekanizmalar bulunmatkadır. Ermenistan otomatik olarak bu mekanizmaların bir parçası olabilir, ticaret koridorlarının kalbinde yer alan Orta Koridor’a entegre edilebilir. Tüm bu gelişmelerin en başta Ermenistan’a büyük faydalar sağlayacağı aşikardır. Bu nedenle hem Türkiye-Ermenistan cephesinde hem de Azerbaycan-Ermenistan cephesinde pozitif ivme korunmalı ve bölgede kalıcı barışın tesisine yönelik çalışmalara hız verilmelidir.

    Yazdır