Arşiv

  • Temmuz 2024 (13)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Maliye politikası daha çok devreye girmeli

    Fatih Özatay, Dr.26 Temmuz 2024 - Okunma Sayısı: 112

    Bir grafikle başlıyorum. Grafik, Türkiye’nin uygulamalı iktisat literatürüne mümtaz bir katkısının yaşandığı, “enflasyondan arındırılmış faizi arzın merkezine doğru yönlendirirsek ne olur” sorusunun cevaplanabilmesi için var gücüyle çabalamaya başladığı 2021 yılından bugüne kadar olan dönemi ele alıyor. Enflasyondan arındırılmış reel faizlerin hareketleri gösteriliyor. Hem Türk lirası mevduat hem de Türk lirası kredi faizleri var. Faiz ve beklenen enflasyon verileri Merkez Bankası’ndan, gerçekleşen enflasyon ise İTO enflasyonu.

    Kredi maliyeti açısından daha uzun vadeli bakmakta yarar var. Bu nedenle, “bugün mevcut oranlardan kredi alsam bir yıl sonra enflasyondan arındırılmış maliyeti (reel faiz) ne olur” sorusunu yanıtlamak için bugünkü ‘brüt’ kredi faizini (1+kredi faizi) bir yıl sonrası için beklenen ‘brüt’ enflasyona (1+enflasyon) bölmek gerekiyor. Elbette, kredinin vadesi, değişken faizli mi sabit faizli mi olduğu, alınan krediyle yapılacak işten elde edilecek gelirin zamanlaması ve benzeri ayrıntılar reel faizi hesaplamak için önemli ama yazının meramı açısından bu hesap yeterli.

    Türk Lirası mevduatın ağırlıklı kısmı üç aya kadar vadeli mevduat. Bunların büyük kısmının vadesi ise bir aydan biraz fazla. Bu nedenle, grafikteki nominal mevduat faizleri üç aya kadar vadeli mevduatın faizi. Beklenen reel faizi hesaplamak için ise iki ay sonrası için beklenen aylık enflasyonu (yıllığını) dikkate aldım. Bu, Merkez Bankası’nın Piyasa Katılımcıları Beklenti Anketi’nden elde edilen beklenen enflasyon. Ancak hem mevduat sahibinin beklenen enflasyonu daha yüksek hem de mevduat sahibi gerçekleşen enflasyon ile daha ilgili. Bu nedenle grafikte gerçekleşen reel mevduat faizi de yer alıyor. Muhtemelen, hakikat ikisinin arasında bir yerde. Bu durumda, üçüncü bir reel mevduat faizi ölçütüne daha ihtiyaç var; bir de beklenen ile gerçekleşenin ortalamasına yer verdim.

    Sadece gerçekleşen reel mevduat faizine bakılırsa hala negatif olduğu görülüyor. Tasarruf sahiplerinin gerçekleşen enflasyona bakan kısmı açısından tüketime yönelmek daha cazip bu durumda. Ama buna karşılık beklenen reel faiz oldukça yüksek pozitif bir değerde. Gerçeğe daha yakın olduğunu düşündüğüm beklenen ile gerçekleşenin ortalaması ise reel mevduat faizlerinin çoğu tasarruf sahibi açısından makul bir düzeyde olduğunu söylüyor.

    Hem reel ticari kredi faizleri hem de grafikte yer almayan reel ihtiyaç kredisi faizleri 2024’te oldukça yüksek düzeylerde seyrediyorlar. Pek sevimli bir durum değil. Enflasyonla mücadele için ağırlıklı olarak para politikasına dayanmanın bir sonucu bu. Maliye politikasını, özellikle de vergi politikasını düzgün çalıştırmayınca (yüksek gelir gruplarından daha fazla vergi alamayınca, servet vergisi getiremeyince, “nereden buldun” diye soramadıkça) Merkez Bankası yalnız kalıyor.

    Tek neden bu değil. Grafikte 2021 sonlarından 2024’ün sonbaharına kadar olan döneme bir bakın Allah aşkına. Enflasyonun o kadar altında kredi ve mevduat faizi mi olur? Bırakın ‘o kadar altında’ olmasını, ekonominin potansiyelinin üzerinde büyüdüğü dönemlerde negatif reel faiz olur mu? Olunca, enflasyon patlıyor. O politikalara o günlerde yüksek sesle itiraz edilmeyince, o büyük yanlışların yarattığı tahribatı ortadan kaldırmak için çabalanıyor, bu çaba da büyük ölçüde para politikasının üzerine yıkılınca reel kredi faizleri bu sevimsiz düzeylere çıkıyor. Eksik ekonomi programından U-dönüş ihtimalini azaltmak, hiç olmazsa 2025 sonrasına öteleyebilmek için, maliye politikasının daha çok devreye girmesine ihtiyaç var. Yetmez; TÜİK sorunu da çözülmeli.

     

     

     

    Bu köşe yazısı 25.07.2024 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.

    Yazdır