TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Milli bayramlarımızın resmi törenlerle, şenliklerle kutlandığı zamanlarda büyükler kurdukları Cumhuriyetle, yaptıkları devrimlerle övünürken onun nimetleriyle yaşayan ve Cumhuriyetin geleceği olan biz çocuklara da sevinmek düşerdi. Önceki hafta açıklanan 2023 büyüme rakamlarının ardından gelen açıklamalar bana biraz o günleri hatırlattı. Zira ekonomi “depremlere ve diğer olumsuzluklara rağmen “yüzde 4,5 oranında büyümüştü”. Üstelik büyüme “on dört çeyrektir üst üste” devam ediyordu. Kişi başı gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) da “önceki yıla göre 2 bin 450 dolar artarak 13 bin 110 dolara yükselmişti". Özetle, zenginleşmiştik, ekonomi iyi yönetiliyordu ve bize de sevinmek düşüyordu.
GSYH bir yıl içinde bir ekonomide üretilen nihai mal hizmetlerin cari yıl piyasa değeri olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla GSYH’nin büyümesi önemli. Ancak, büyüyen pastadan kimin ne kadar pay aldığı sorusunun cevabı belki daha da önemli. Bu konuda bir fikir sahibi olmak için GSYH büyüme rakamlarından daha fazlasına bakmak gerekiyor.
Kişi başına gelir artarken asgari ücret de arttı mı?
Eurostat verilerine göre OECD ve AB üyesi ülkelerde asgari ücretin yüzde 5 üzerinde gelir elde edenlerin oranı yüzde 1 ile yüzde 15 arasında değişiyor. Buna karşılık Türkiye’de asgari ücretle çalışanların kayıtlı istihdam içindeki payı son yıllarda yüzde 40’lar seviyesinde seyretmekte. Öte yandan, Türkiye’de ücretli çalışanlar arasında asgari ücretlilerin sayısındaki yüksekliğin ötesinde ortalama ücretin asgari ücrete yakınsadığı TEPAV tarafından yapılan bir çalışma ile de tespit edilmişti.
Kaynak: SGK
TÜİK tarafından 2023 yılında kişi başına GSYH, 307.952 TL olarak hesaplanmıştır. Bu tutarın 12 aylık ortalaması ise 25.662 TL olup 2023 yılının ilk yarısında 8.506 TL, ikinci yarısında ise 11.402 TL olarak belirlenmiş olan net asgari ücretin 2,6 katına karşılık gelmektedir.
Kaynak: TUİK, CBSB
Son beş yıllık veriler asgari ücret ve kişi başına düşen GSYH arasındaki farkın giderek açıldığını gösteriyor. Nitekim 2019 ve 2020 yıllarında asgari ücret alan bir çalışanın yıllık geliri kişi başına GSYH’nin yaklaşık yarısı kadarken artan enflasyonla beraber asgari ücretlinin geliri kişi başına GSYH’nin üçte birine kadar gerilemiştir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı 2023 yılında asgari ücrete yapılan yüzde 100 civarındaki artışa rağmen asgari ücretlinin toplam gelir pastasından aldığı pay yine de pandemi öncesi döneme ulaşamamıştır.
Kaynak: Yazarın hesaplamaları
Büyüyen ekonomik hasıla adil paylaşıldı mı?
Gini katsayısı gelir dağılımı eşitsizliğinin ölçülmesinde kullanılan temel göstergelerden birisidir. Katsayının sıfıra yaklaşması gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaşması ise gelir dağılımında bozulmayı göstermektedir. Gini katsayısı TÜİK tarafından farklı şekillerde hesaplanmaktadır. Geleneksel olarak kullanılan yöntemde bir hanenin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından ödedikleri vergiler ve diğer kişilere yaptıkları düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan gelir üzerinden hesaplama yapılmaktadır. Bir diğer yöntemde ise tüm sosyal yardımlar hariç tutulmaktadır.
Son yıllarda giderek artan sosyal yardımların gelir dağılımı üzerindeki etkisini göstermesi bakımından sosyal transferler hariç olarak hesaplanan Gini katsayısı gelir dağılımı eşitsizliği ve yoksulluk konusunda daha iyi fikir vermektedir. Nitekim Gini katsayısına göre gelir dağılımı eşitsizliği 2019-2021 döneminde yatay seyretmiş, hatta pandemi sonrasında bir miktar iyileşme göstermiştir. Ancak, sosyal transferler hariç Gini katsayısına bakıldığında son beş yılda gelir dağılımı eşitsizliğinin sürekli bozulduğu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla pandemi döneminde yapılan sosyal transferler bir anlamda gelir dağılımı adaletsizliğinin üstünün örtülmesi sonucunu doğurmuştur.
Kaynak: TUIK
Gelir dağılımındaki eşitsizliğin ölçülmesinde kullanılan bir başka gösterge ise P90/P10 oranıdır. Bu oran gelirden en fazla pay alan yüzde 10'luk kesimin elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10'luk kesimin elde ettiği gelire bölünmesi yoluyla hesaplanmaktadır. Son beş yıllık verilere göre gelir dağılımında düşük gelirliler aleyhindeki bozulma devam etmektedir. Bu bağlamda 2023 yılında ekonomi yüzde 4,5 oranında büyümüş olsa da gelirden en fazla ve en az pay alanlar arasındaki fark artarak 15 kata yükselmiştir. Yani büyüyen pastadan geliri en yüksek olan yüzde 10’luk kesim geliri en az olan kesime göre 15 kat fazla pay almıştır.
Kaynak: TUİK
Özetle, on dört çeyrektir (3,5 yıl) parasal politikalar ön plana çıkartılarak başta vergi ve harcama politikaları olmak üzere gerekli yapısal reformların ötelendiği koşullarda düşük (negatif reel) faiz ve kontrollü kur yoluyla bir anlamda hormonlu büyüme sağlanmıştır. Ancak bu dönemde gelir dağılımı daha çok bozulmuş ve sosyal yardımlar hane halkının geçiminde daha da önemli bir hale gelmiştir. Bu bağlamda övünülen ekonomik büyüme zenginle yoksul arasındaki farkın daha da açılması pahasına elde edilmiştir.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024