TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Seçimden sonra yaşanan büyük kur sıçraması ve alınan vergi artırıcı önlemler nedeniyle enflasyon belirgin biçimde yükselecek. Para politikasında gelecek aydan itibaren çok daha büyük ölçüde bir sıkılaştırma yapılmayacaksa, yılsonunda enflasyonun yüzde 60’ı aşacağını bekliyor çok sayıda uzman. Yüzde 70 tahminleri bile var. Hal böyleyken politika faizinin yüzde 17,5 gibi bir düzeyde kalmasının rasyonelini anlamak mümkün değil. Politika faizi yükseltilemeyince, ‘faiz artırmadan faiz artırmak’ maharetini gösterme tiyatrosunun perdeleri bir türlü kapatılamıyor. Farklı bir ifadeyle, rasyonele dönülemiyor.
TCMB, 25 Temmuz günü, ‘Seçici Kredi ve Miktarsal Sıkılaştırma Kararları’ açıkladı. İlk olarak ticari kredilerin aylık büyüme hızının üst sınırı 0,5 puan düşürülerek yüzde 2,5 yapıldı. İhracat, yatırım, tarım ve esnaf kredileri bu sınırlamanın dışında tutuldu. İkinci olarak, benzer bir sıkılaştırıcı önlem taşıt kredilerine geldi; aylık artış oranının üst sınırı bir puan düşürüldü ve yüzde 2 oldu. Üçüncü olarak, kredi kartı nakit kullanımları ve kredili mevduat hesaplarına bankalarca uygulanabilecek faiz oranının üst sınırı yukarıya çekildi. Bankaların bir de aşmaları halinde tahvil tutmak zorunda oldukları bir ticari kredi faiz üst sınırı var. Uygulamada sadeleşmeye gidildi. Öte yandan, bu faizin üst sınırı, geçen perşembe günü politika faizinin artırılması ile yüzde 36,5 civarına yükseldi.
Dikkat ederseniz, kredi faizlerini yükselteci önlemler bunlar. Ama basit bir yolla yapılmıyor; karışık sınırlamalar getiriliyor. Hem faiz üst sınırı var hem miktar sınırı var hem de sınırlama olmayan kredi türleri var. İşin çok daha basiti doğrudan politika faizinin yükseltilmesi olurdu. Basitleştirme bir tarafa, politika faizinin yüzde 17,5 yerine daha yüksek bir düzeyde belirlenmesinin önemli faydaları olacaktı.
Birincisi, mevduat faizleri de yükselecekti. Oysa çok büyük ihtimalle, bu kararlarla, çoğu ticari kredinin faizi ile mevduat faizleri arasındaki fark giderek açılacak. Yüksek enflasyona karşı tasarrufların korunabilmesi için alternatif arayışları devam edecek. Bu çerçevede döviz cinsinden ya da döviz kuruna endeksli mali varlıkların cazibesi sürecek. Bir an önce kurtulmak istediğimiz kur korumalı mevduat hesaplarından kurtuluş zamanının, ileriye ötelenmesi anlamına geliyor bu cazibe artışı. Seçimden önce çok yükselen altın ithalatının da düşmesini istiyoruz. Lira cinsinden tasarrufları caydırmaktan vazgeçmediğimiz için bu açıdan da olumsuzluklarla karşılaşacağız.
İkincisi, faiz politikasına müdahale edildiği savı daha az dillendirilecekti ve para politikasının itibarı yükselecekti. Üçüncüsü, karmaşık kararlar almaya gerek kalmayacaktı. Faiz artırılmadığı için kur sıçrıyor. Kur sıçrayınca, daha da sıçramaması için şirketlerin ve bankaların bilançolarını olumsuz etkileyen bir dizi karar alınıyor. Alınan bir kararın mürekkebi kurumadan yaratacağı olumsuz etkiyi gidermek için bu sefer birden fazla önlem açıklanıyor. İş iyice karışıyor. Dördüncüsü ve de en önemlisi enflasyondaki yükseliş önce sınırlanacak sonra da enflasyon düşürülebilecekti.
Acaba, sadeleşme ve sıkılaştırma üst başlığı altına daha başka ne kararlar göreceğiz?
Bu köşe yazısı 27.07.2023 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024