TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçen cumartesi Amerikan New York Times (NYT) gazetesinde ilginç bir haber vardı. Habere göre Bank of America başkanlığında bankacılık lobisi elinde yeni bir planla Washington'da dolaşmaya başlamıştı. Buna göre Kongre bir "Ev Sahiplerini Koruma Şirketi (Fonu)" (Federal Homeowners Protection Corporation) oluşturacaktı. Bu federal şirket banka bilançolarında yer alan kötü bireysel gayrimenkul kredilerini yüksek bir iskonto oranı ile satın alacaktı. Böylece büyüklüğünün 739 milyar ABD Doları olduğu tahmin edilen şaibeli kredi portföyünü banka bilançolarından çıkarmak için bir yol tasarlanacaktı. Önümüzdeki beş yıl içinde güç duruma düşmesi beklenen milyonlarca ev sahibi "Ev Sahiplerini Koruma Şirketi" tarafından desteklenecek, kredileri yeniden yapılandırılacaktı. Haberi yazan, "dünün katı serbest piyasa yanlıları bugün devletçi oldu" vurgusuna özellikle dikkat etmişti. Bize kalırsa, bankacılık krizi işinde tartışma nihayet asıl konuya doğru gelmeye başladı. Bu boyutta, bir sistemik felakette, devletin işin içine doğrudan karışmadığı bir çözüm platformu mümkün değildir. Northern Rock'ta doğru olan küresel krizin çözümü için de doğrudur. Aslında bir başka kurtarma operasyonunu tartışıyorduk. Bu hafta başında piyasalar, AMBAC benzeri, "gelir akımı sigortalaması" ile uğraşan, kurumlarda "ikiye ayırma" operasyonu başarıyla tamamlanıyor diye, sevinç gösterilerine sahne olmadı mı? "New York Eyaleti Sigorta Başmüfettişi Eric Dinallo acaba, hamisi Elliot Spitzer gibi New York Eyalet Valiliği'ni garanti etmesine yol açabilecek, gelir akımı sigortalama şirketlerini kurtarma operasyonunu başarıyla tamamlayabilecek mi?" Merakımız kamu müdahalesi ile alakalı değil miydi? Öyleydi. Krizin önümüzdeki dönemde ne kadar derinleşeceğini, bilanço hasarının nerede sınırlanacağını o tasarlanmakta olan operasyon belirleyecek elbette. Böyle bakıldığında, ortadaki kurtarma operasyonu bir nevi krizi sınırlandırma operasyonu. Ancak açık ki, krizin banka bilançolarında yol açtığı/açacağı hasarın nasıl temizleneceği, nasıl temizlenmesi gerektiği halen açık bir soru olarak ortada duruyor. İşte NYT'deki haber bu bir sonraki aşama ile ilgili olarak çalışmaların sürmekte olduğunu gözler önüne serdi. Bu açıdan da önemliydi. Bank of America başkanlığında bankacılık lobisi sizce ne yapmaya çalışıyor olabilir? Gelin kısaca bir bakalım. Bugünlerde olup bitenler banka bilançolarında bir hasara neden oluyor. Hasar, bilançoların aktif tarafında. Banka aktifinin yaklaşık yarısını oluşturan gayrimenkul kredileri değer kaybediyor. Bankalar gayrimenkul kredileri portföyünün değerini düşürünce, banka bilançosunun aktifi ile pasifi arasında bir dengesizlik oluşuyor. Bu ilk sonuç. İkincisi ise şaibeli portföy orta vadede bankanın fonlama maliyetlerini olumsuz etkileme potansiyelini içinde barındırıyor. Bu durumda, bankanın iki işi birlikte yapması gerekiyor: Sahip olduğu portföyün bir bölümünden tamamen kurtulması gerekiyor. Bu bir. Ortaya çıkacak zararı karşılamak için, banka sahiplerinin, bankalarına ek sermaye bulması gerekiyor. Bu da iki. Bankanın, portföyünün riskliliği yüksek olan bölümünden kurtulması için iki adım atması düşünülebilir. Ya bu portföy bu riski, bir nedenle taşımak isteyecek birilerine satılacak. Böylece krediler görüşmeler yoluyla yeniden yapılandırılacak. Ya da iş mahkemede nihayet bulacak. İş, mahkemede sonuçlanırsa milyonlarca bireysel gayrimenkul kredisi müşterisi bundan doğrudan ve tartışmasız olumsuz etkilenecek. İşte bu nedenle finansal yenilikler sürecinin neden olduğu problemi temizlemek için bir "Ev Sahiplerini Koruma Şirketi" kurulması başka bankacılık krizlerinde denenmiş bir yöntem. Mahkeme sistemi dışında bir çözüm bulmak ise temel amaç. Bu tür bir düzenleme, Türkiye'de, İstanbul Yaklaşımı tasarımı çerçevesinde de düşünülmüş ancak hukuk sistemimizin operasyonel problemleri nedeniyle gündeme gelememişti. Bu çerçevede bakıldığında, bankacılık krizinde yeni bir aşamaya geliyoruz. Galiba çok yakında kamu kaynağı ile nelerin yapılıp, nelerin yapılamayacağını da tartışacağız. Bu haberler müjdelidir. Çözüm yolunun nasıl olacağını hepimize gösterecektir. Bu nedenle dikkatle takip edilmelidir. Hayat işte böyledir. "Devlet bize gölge etmesin yeter" diye ekiplerinizi Washington'da toplarsınız. Finansal yeniliklerin faydaları üzerine uzun uzun konuşursunuz. Finansal sistem giderek daha karmaşıklaşır ve de etkin bir biçimde işlemeye başlar. "Aman Allah'ım, ne güzel" diye bakarsınız. Gidip yine anlatırsınız. Sonra bir "normal kaza" oluverir. Bir bakarsınız, hafta sonu Referans'ında anlattığımız gibi, "bir mıhın düşmesi, bir orduyu bozguna uğratıverir." Hadi bakalım. Bu kez aynı yerlere gidip, "devletin hemen kamu kaynakları ile devreye girmesi"nin faydaları üzerine konuşmanız gerekir. Bu bankacılık sistemi lobicilerinin işi de zor be kardeşim.
Bu yazı 26.02.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024