TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Dün iki önemli veri açıklandı: Temmuz ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi. Temmuz ayında kapasite kullanım oranında artış var. Buna karşılık ileriye yönelik reel kesimin bekleyişlerini yansıtan reel kesim güven endeksi düşüyor. İki gösterge çelişkili gibi ama değil. Birincisi, bir ekonomideki faaliyet hacmindeki gidişatın yön değiştirmeye başladığı anlarda farklı göstergelerden bu tip çelişkili sinyaller gelebilir. İkincisi, kapasite kullanım oranı mevcut durumu yansıtırken güven endeksinin alt kalemlerinin önemli bir kısmı geleceğe ilişkin.
Geçen hafta, önümüzdeki dönemde ekonomimizde faaliyet hacminin yavaşlayabileceği olasılığına dikkat çekmiştim. Hatta bir çeyrekten diğer çeyreğe büyüme oranımızın düşmesi olasılığının da bulunduğunu vurgulamıştım. Elbette bu bir tahmin ve mevcut koşullar altında yapılmış bir tahmin. Türkiye’nin sorunlarına merhem olacak ciddi ve inandırıcı bir ekonomi politikası uygulanacak olursa, koşullar değişmiş olur; tahminde belirttiğim olasılık gerçekleşmez. Ya da ekonomide öyle bir gaza basılır ki, koşullar yine değişir. Seçimden önce kapsamlı bir ekonomi programı beklenmediğine göre olsa olsa ikinci ihtimalin sonuçlarını düşünmek gerekir. Bu tip bir programın olası sonuçlarını başka bir yazıda ele alırım; ama öyle bir çırpıda yavaşlamakta olan ekonomiyi tekrar hızlandıracağını söylemek mümkün değil. Risk algılamasının nasıl değişeceğine bağlı.
Ekonomideki faaliyet hacminin yönünün değişmesi olasılığının bulunduğu bu tür dönüm zamanlarında, reel kesim güven endeksinin hem kendisi hem de alt kalemleri önemli ipuçları verebiliyor. Grafikte endeksteki yıllık yüzde değişimlerin Ocak 2017’den bu yana nasıl hareket ettiği gösteriliyor. Pandemi döneminin etkisini filtrelemek amacıyla Mart 2020-Temmuz 2021 arasına grafikte yer vermedim. Endeksteki yüzde değişimler 2018-19 kriz dönemindeki ekonomik faaliyet hacmini iyi yakalıyor: Ocak 2018’den itibaren bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla endeks düşmeye başlıyor. Bu düşüş Ekim 2018’de sona eriyor. Bu tarihten sonra yıllık yüzde değişimlerdeki düşüş azalmaya başlıyor Ağustos 2019 gibi artık artı değerler görülüyor.
Grafiğin son bölümüne bakarsanız yine aşağıya doğru bir hareket olduğunu göreceksiniz: Geçtiğimiz temmuz ayından itibaren reel kesim güven endeksinin yüzde değişimleri düşüş eğiliminde. Mart ayından bu yana ise eksi bölgede. Bir diğer ilginç nokta da şu: Gelecek döneme ilişkin üretim hacmi ve istihdam bekleyişlerinde de benzer bir eğilim var. İstihdam bekleyişinin yüzde değişimi ilk defa bu ay eksi bölgeye düştü. Üretiminki ise tıpkı genel endeks gibi mart ayından itibaren eksi bölgede.
Büyüme oranımızın belirgin biçimde düşmesi, hatta ekonomimizin daralması olasılığının olduğunu ima eden bu göstergeye ilişkin bir noktayı vurgulamakta yarar var. Düşme eğilimine rağmen endeks reel kesimin güveninin hala ‘iyimser’ bölgede olduğunu gösteriyor. Gerçi alt kalemlerde 100’ün bayağı altında göstergeler de yok değil. Burada analiz açısından önemli olan endeksin yüzde değişimlerinin gösterdiği eğilim; belli bir andaki düzeyi değil.
Bu köşe yazısı 26.07.2022 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.