TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Merkez bankalarının sürpriz döviz satım müdahaleleri üzerinde her ülkede her zaman uzun uzun konuşulur. Özellikle müdahaleden sonra döviz kuru çok kısa sürede (mesela gün içinde) müdahaleden önceki düzeyine dönerse. Bu olgunun görüldüğü durumlarda satım müdahalesini yapan ülkenin merkez bankasının başarısız olduğu iddia edilir genellikle. Satım müdahalesi yapan bir merkez bankasının kaçamayacağı bir ‘kader’dir bu.
Geçen hafta TCMB de satım müdahalesi yaptı. Döviz kuru önce düştü. Birkaç saat sonra müdahale öncesindeki düzeyine döndü. Buna bakıp TCMB başarısız oldu denilebilir mi? Bu soruya yanıtım “hayır, başarısız olduğu söylenemez” şeklinde. Basit bir nedenle. Döviz piyasasında o anda öyle derinlik kaybolmuştur ki birkaç milyon dolarlık döviz talebi, karşıda döviz arz eden olmadığı için, döviz kurunu ‘anlamsız’ bir şekilde sıçratma eğiliminde olabilir. Bu durumda piyasaya girip döviz arz etmek ile o ‘anlamsız’ sıçramayı engellenir. Bu sırada döviz kuru düşüp kısa bir süre sonra eski düzeyine dönebilir ya da ona yakın bir düzeye gelebilir.
Sorun burada değil. Sorun, döviz piyasasında likiditenin azalmasına yol açan ve miktar olarak küçük sayılabilecek döviz taleplerinin büyük kur sıçramalarına yol açmalarının arkasında yatan nedenlerin ortadan kaldırılmamasında ya da bu nedenleri çok kısa bir süre önce yaratmış olmakta. Şöyle düşünün: Döviz kurundaki sıçrama önemli ölçüde ‘dış güçler’ tarafından yaratılmış olsun. Döviz satarak bu nedeni ortadan kaldırmıyorsunuz ki. O dış güçler, her kimse onlar, müdahale sonrası ortadan kalkmıyorlar. Dövizi siz basıyor olsanız sorun yok, basar basar dövize müdahale edersiniz. O dış güçlerin saldırısının hiçbir önemi kalmaz o zaman. Oysa dövizi siz basmıyorsunuz.
Kurdaki son haftalardaki hareketin başladığı zamana baktığımızda açıkça ortaya çıkan şu. Enflasyonu yükselen ve daha da yükselme riski olan bir ülkede, politika faizi enflasyonun aldıkça altına indirildi. O sırada Türkiye ile aynı ligde sayılan başka ülkelerin paralarında belirgin bir değer kaybı yokken bizim paramız önemli ölçüde değer kaybetti. Dolayısıyla, kurun yukarıya doğru eğilimine başlamasının temel nedeni politika faizindeki indirim. Döviz müdahaleniz bu nedeni de ortadan kaldırmıyor. Enflasyonun altındaki politika faizi orada duruyor.
Öte yandan, uyguladığınız ekonomik program çerçevesinde politika faizini enflasyonun oldukça altında tutmak istiyor olabilirsiniz. Döviz kurunun artması da planlarınız içinde vardır. Sadece çok keskin kur hareketlerinden hoşlanmıyor olabilirsiniz. Bu durumda satım müdahalesi yapabilir merkez bankanız. Ama bir şartla. Bu isteklerinizin iyi kurgulanmış bir ekonomik model ile uyumlu olduğuna herkesi ikna etmeniz gerekir. Ek olarak programınızın sağlam dış kaynaklarla desteklendiğini de gösterirseniz işiniz kolaylaşır. Bunun ödülü de ülkenizin risk primindeki düşmedir. Dolayısıyla, açıklanan ekonomik program ve sağlanan kaynaklar risk priminizi belirgin biçimde düşürecek yapıdaysa, elbette döviz satım müdahalesi yaparsınız. Kaldı ki o koşullarda döviz satım müdahalesine gerek de kalmaz.
Bu köşe yazısı 07.12.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024