TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Merkez Bankası, ana tüketici endeksiyle ölçülen enflasyon yerine, işlenmemiş gıda ürünlerini dışarıda tutan tüketici fiyat artışlarını mı hedeflemeli? Ocak ayı enflasyonu işlenmemiş gıda ürünleri fiyatlarındaki çok yüksek artış nedeniyle tahminlerin oldukça üzerine çıktı. Bu grup dışarıda tutulduğunda ocak ayında fiyatların aslında yüzde 0.22 oranında düştüğü anlaşılıyor. Bu grubun fiyat artışlarındaki yükseklik ocak ayına özgü değil; geride bıraktığımız yıl yüzde 12.9 düzeyindeydi. Bu, 2004'teki düzeyin yaklaşık dört, 2005'tekinin de iki katı! Üstüne üstelik bu mal grubundaki fiyat artışları son yıllarda giderek oynaklaştı. Bu gruba ait enflasyon için ileriye yönelik tahmin yapmak çok zor. Tüketici indeksi içinde azımsanmayacak bir ağırlığı var bu grubun. Dolayısıyla, tahmindeki bu zorluk TÜFE enflasyonunun tahmininde de güçlük anlamına geliyor.
Öte yandan enflasyon hedeflemesinin çok katı uygulamaları dışında, merkez bankalarının doğrudan kontrolleri altında olmayan unsurlara bağlı olarak yükselen enflasyona anında tepki vermemeleri gerekiyor. Tepki, ancak bu yükseliş enflasyon beklentileri ve ileri-geri bağlantılar yollarıyla üretim girdilerinin maliyetlerini artırıyorsa veriliyor; bu tepki de zamana yayılıyor. Zira ana amaçları fiyat istikrarı da olsa bu merkez bankaları üretimin potansiyel üretim düzeyi etrafında çok fazla oynamasını arzu etmiyorlar.Oysa dışsal koşullara bağlı olarak yükselen enflasyona anında ya da çok kısa bir süre sonra verilecek tepki, hele bu tepkinin boyutu şiddetli ise, bir süre sonra üretim düzeyini çok fazla etkileyebiliyor. Potansiyel düzeyinden önemli ölçüde saptırabiliyor. Bu da istenmiyor. Tek amaç fiyat istikrarı olsa bile.
Siz bakmayın "Benim amacım tek fiyat istikrarı diyor. Böyle şey olur mu? Merkez Bankası üretime de önem vermeli" şeklindeki eleştirilere. Bu eleştiri sahipleri enflasyon hedeflemesinin (çok katı uygulamaları dışında) nasıl uygulandığından haberdar değiller. Dolayısıyla bu eleştiriler bir hurafeye dayanıyor.
Üstelik bizim Merkez Bankası enflasyon hedeflemesine geçtiğinden bu yana ileriye ilişkin enflasyon tahminlerini verdiği grafikte bir tahmine daha yer veriyor: Üretim düzeyinin potansiyel düzeyinden ne ölçüde sapacağını beklediğini de rafiğe koyuyor. Bir şey daha yapıyor.
Tüm bu tahminleri olası faiz tepkisini de belirterek veriyor. Bu uygulama eğer iyi anlatılır ve anlaşılırsa girişte sorduğum sorunun yanıtı 'Gerek yok' biçiminde olacaktır. Nedeni çok açık. Büyük ölçüde kontrol edilemeyen dışsal unsurlara bağlı olarak fiyatları belirlenen mal gruplarını dışarıda tutan bir endeksle ölçülen (çekirdek) enflasyona hedef koymak şu anlama gelir: Uygulanan program çerçevesinde oluşan enflasyona tepki vermek istemek demektir bu. Yani, uygulamanızda bir yanlışlık varsa, bu kendini çekirdek enflasyonda artış olarak gösterecektir. Sizin de faizi yükseltmeniz gerekir. Ana enflasyon artıyorsa, ama çekirdek enflasyon hedefe uygunsa, gereksiz yere tepki vermenizi engeller çekirdeği hedeflemek. Ama katı olmayan enflasyon hedeflemesi tam da bunu yapmaktadır zaten. İkisi arasında bir fark (bu açıdan) yoktur. Fark, hangi uygulamanın daha iyi anlatılabileceği ve anlaşılacağındadır.
Bu yazı 08.02.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.