TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bir süredir Ağustos 2018’de patlak veren ekonomik kriz üzerine yazıyorum. “Şu andaki durumu bırakıp neden iki yıl önceye gidiyorsun” diye sorabilirsiniz. Gayet de haklı olursunuz. Şu sıralar “Finansal Krizler ve Türkiye” adlı kitabımın yeni baskısı için -ne yazık ki- yeni bölümler yazıyorum. Bitti gibi. Ancak işin içine girince ne denli ilginç bir kriz olduğu daha çok belirginleşiyor. Bu nedenle bu köşeyi sık sık bu krizle meşgul etmeye başladım.
Tek ilginçlik Trump’un tweetleri ile tetiklenmesi değil krizin. Başka ilginçlikleri de var. Bir tanesine daha önce de dikkat çekmiştim. Şu: Son krizde ekonomimiz küresel krizdekine kıyasla daha sınırlı küçülüyor. Buna rağmen istihdam kaybı çok daha şiddetli oluyor (ilk grafik). Son yazımda bunun temel nedeninin kriz öncesinde inşaat sektöründe yaşanan coşkunun krizle birlikte yerini çöküntüye bırakması olduğunu belirttim. Zira inşaat sektörü kriz öncesinde istihdama önemli katkıda bulunmuştu. Çökünce de istihdamı da çökertti.
İkinci ilginç nokta, son krizde finansal piyasalarda yaşanan baskının küresel krizde yaşanandan belirgin biçimde yüksek olması. Finansal piyasalarda yaşanan baskının nasıl ölçüldüğüne geçmeden önce bir itirafta bulunayım. Bu baskıyı gösteren endeksi en son 2009 yılında sözünü ettiğim kitabın ilk baskısı için kullanmıştım. Bir daha kullanacağım hiç aklımın ucundan geçmemişti. Küresel krizde de ilgilenmedim bu endeksle; zira küresel bir krizdi, bizi de etkilemişti. Endeks, “piyasa baskı endeksi” olarak adlandırılıyor. 1990’ların ortalarında, yani çeyrek asır önce geliştirilmiş. Basit bir endeks: Faizdeki yüzde artışın, kurdaki yüzde artışın ve döviz rezervindeki azalışın ağırlıklı bir ortalaması. Endeks, ortalaması sıfır olacak şekilde düzenleniyor. Belli bir eşiğin üzerini geçen değerler, piyasadaki baskının şiddetli olduğunu gösteriyorlar.
Ocak 2000 ile Şubat 2020 arasındaki dönemde haftalık veriler kullanılarak hesaplanan endeksin hareketleri ikinci grafikte yer alıyor. Bekleneceği gibi 2001 krizinin patlamasıyla baskı çok artıyor ve üç ay şiddetli biçimde sürüyor (Şubat-Nisan 2001). Küresel krizde, eşik değeri geçen tek ay var: Ekim 2008. Son krizde ise Ağustos ve Eylül 2018’de eşik değer geçiliyor. Görüldüğü gibi, son krizdeki şiddet 2008’dekine kıyasla çok daha fazla. Nedenleri, bu kriz üzerine yazdıklarımda var. Sonra bir daha özetlerim.
Bu köşe yazısı 15.09.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024