TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Uzun bir süredir, Merkez Bankası’nın (MB) her Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yayınladığı ‘Faiz Oranlarına İlişkin Duyuru’ metinlerine bakmıyordum. Hal böyleyken geçen Perşembe günü yayınlanacak duyuruyu merakla bekledim. Saat 14.00’te internetim kapalıydı, vakit kaybetmeyeyim diye televizyonda ilgili haberi ve yorumları dikkatle dinledim. Dinlemesine dinledim ama tecrübeli sunucunun ve yorumcuların neden hem faiz koridorunun alt ve üst sınırı hem de geç likidite penceresi faizi hakkında alınan kararları duyurmadıklarını anlamadım. Politika faizinin değişmediğini vurguladılar, yayınlanan metni neredeyse her cümlesinin üzerinde durarak analiz ettiler, bir önceki ile karşılaştırdılar ama sözünü ettiğim faizler hakkında bir bilgi vermediler. Nasıl böyle bir hata yaparlar oysa bu kadar da deneyimliler diye düşündüm
Sonra, kabahat bende olmalı dedim. İnternete bağlandım. O ne; sürpriz! Duyuruda o faizlerden söz edilmiyor. Kabahat ne sunucuda ne de yorumcularda. Duyuruda yer yok bu faizlere. Belki, daha önce, MB faiz politikasını sadeleştirme adımları çerçevesinde tek bir faizin açıklanacağını duyurmuştu; ama dedim ya perşembeye kadar ilgilenmediğim için öyle olup olmadığını bilmiyordum. Hala da bilmiyorum. Merak edip bakmadım da. Velev ki böyle bir karar almış ve duyurmuş olsun. Aşağıda belirteceklerim açısından hiç önemi yok.
Son yazımda koridor faiz sistemini özetlemiş ve politika faizinin önemini vurgulamıştım. Ayrıca, nerdeyse son 10 yılın önemli bir kısmında MB’nin bu basit sistemi bir kenara iterek ‘ortalama fonlama maliyeti’ olarak adlandırdığı faizi ‘gerçek’ politika faizi haline getirdiğini belirtmiştim. Kabaca şuydu: MB’nin bankaların kısa vadeli fon ihtiyaçlarını gidermek için çeşitli mekanizmaları var. Bunların her birinin faizi ayrı. Son yıllarda yeni mekanizmalar da icat edildi. Dolayısıyla A mekanizmasından 100, B’den 1000, C’den sıfır fonlama yapıyorsa, ağırlıklı fonlama maliyetinde B’nin faizi çok etkili oluyor. A’ninki bir miktar rol oynuyor, C’ninkinin hiç önemi kalmıyor.
Oysa koridor sisteminin mantığı şu: MB politika faizini öyle belirliyor ve her sabah bankaların kendisinden borçlanacakları olası miktarı öyle takip ediyor ve gün içinde fonlama miktarını öyle ayarlıyor ki, bankaların kendi aralarında yaptıkları işlemlerde ortaya çıkan faiz (piyasa faizi) politika faizine yakın olsun. Böylelikle de MB’nin hedefine ulaşmak için belirlediği politika faizi, mevduat ve kredi faizlerini etkilesin. Onlar da talebi ve arzı değiştirsin, yani politika faizi bir işe yarasın. Bunların olması için, öncelikle MB’nin politika faizi ile piyasa faizi arasında bir fark olmamalı. Öyle ya, büyük fark olsaydı adı o zaman neden politika faizi olsun. Politika faizinin içinde yer aldığı koridorun genişliği ise, bankalara, piyasa faizinin politika faizinden ne kadar sapmasına izin verileceği hakkında bilgi veriyor. Zira gün içinde A bankası B bankasına borç verir; A, B’den borç alamazsa MB’nin ona hangi faizden borç vereceğini bilir.
Kurul toplantısından önce başlayan son kur ve risk sıçrayışına MB olağanüstü bir toplantı ile karşılık vermedi. Buna karşın, bankalara sattığı parayı her gün daha maliyetli hale getirdi. 7 Ağustos günü yüzde 8.06’ydı bu faiz, giderek artırdı ve geçen cuma yüzde 9,52’ye yükseltti. Bu politika benim merkez bankacılığı anlayışıma uymuyor. Ama uymak zorunda değil. Başka iktisatçılar da çıkıp bu tür bir artışı savunabilirler. Olabilir.
Ama olmaması gereken daha önemli bir sorun var. Şu: Ortalama fonlama maliyeti, adı üstünde bir ortalama. Farklı fonlama mekanizmalarının faizleri bilinmeli ki, MB’nin bu faizi nereye kadar yükseltebileceği ya da düşürebileceği hakkında bir fikir edinilsin. Sonuçta faiz duyuruları bunun için yapılmıyor mu? Oysa ekonomideki gidişata, enflasyona, hedefe ilişkin o kadar cafcaflı sözün yer aldığı ve açıklanan faizin bu gidişatı nasıl etkileyeceğinin tartışıldığı bir metinde, gidişatı asıl etkileyecek ve şu an kullanılan ortalama fonlama maliyetine ilişkin bilgi verecek faizlere ilişkin bir açıklama yok. Denilebilir ki değiştirilmedikleri için yok. İyi ya, şu anda bir işe yaramayan politika faizi de değiştirilmedi ama onun için bilgi var. Üstelik paragraflarca bu ‘etkisiz elemanın’ etkisi tartışılıyor.
Bu köşe yazısı 25.08.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024