TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bana bugün enflasyon konusunda ne düşünüyorsun diye sordular. Doğrusu ya, neredeyse tek cümlem vardı: “Devlet, millete tutamayacağı sözü vermemeli, bile bile yalan söylememeli. Hükümet, ya verdiği hedefe uygun bir para politikası izlenmesine imkân tanımalı ya da hiç enflasyon hedefi koymamalı.” Ne yapmamalı? Yalanı, para politikası adı altında kurumsallaştırmamalı. “Buradan yazı çıkmaz” dedim, “çok sıkıcı.” Onun için en iyisi ben size bu hafta okuduğum bir haberin bana düşündürdüklerini anlatayım. Daha ilginç.
Önce haberle başlayayım.
Geçenlerde Goldman Sachs asteroit madenciliği üzerine bir rapor yayımladı. Buna göre, göktaşları üzerinde yapılacak maden arama faaliyetlerine artık eskisinden daha yakındık. Bu amaçla özellikle göktaşlarını yakalamaya imkan verecek uzay araç gereçlerine ihtiyacımız olacaktı. İlk bakışta gereken yatırım tutarı 2,6 milyar dolar civarında görünüyordu. Yatırım teknolojik gelişme için gerekliydi.
Haberin bana düşündürdüklerine geleyim şimdi.
Önce Goldman Sachs ile başlayayım. Goldman Sachs, bir Amerikan yatırım bankası. Küresel ölçekte çalışıyor. Ne yapmış? Müşterileri için desteklenebilecek yeni teknolojilerin söz konusu olduğu, yeni bir yatırım alanında neler beklenebileceği konusunda bir rapor hazırlamış. Girişim sermayedarları için genel durumu özetlemiş. Türkiye’de bunu yapabilecek bir yatırım bankası var mı? Yok. Türkiye’de zaten yatırım bankası var mı? Yok. Türkiye’de inovasyon eko-sisteminin temel eksikliği yatırım bankalarıdır derken, söylemeye çalıştığım kaynak eksikliği filan değildi. İşte bu tür yatırım danışmanlığı faaliyetleriydi. Bu ara yüz olmazsa olmaz. Bizde yok.
Peki, bu yatırım tutarı çok mu yüksek? Hayır. 2,6 milyar dolar, araç paylaşım sistemi için, Uber şirketinin aldığı toplam yatırımın üçte biri yalnızca. Geçin onu, bu yıl, blockchain teknolojisine dayalı ICO (initial coin offering/birincil şifreli para ihracı) vasıtasıyla bitcoin gibi şifreli para alanında çalışan start-upların topladığı kaynak tutarı 4 milyar doları buldu. Asteroit madenciliği için gereken tutarın 1,5 katı demek bu. Neden? Teknolojik gelişmeden biz de faydalanalım diye.
Bu kadar da değil. Hadise uzaya çıkmak olunca, ortada son derece hızlı bir teknolojik gelişme süreci zaten var. 2017 yılında uzaya ticari amaçla atılan roket sayısı 30’u buldu. Bu bir rekor. Bunların 18 tanesini tek başına Elon Musk’ın SpaceX firması gerçekleştirdi. Geçen sene firma tarafından atılan roket sayısının neredeyse iki katı demek oluyor bu. 2018’de ise bu sayıyı 30’a çıkarmayı hedefliyorlar. Artık uzaya daha hafif roketler atıyoruz. Uzaya Soyuz ile bir kişi göndermenin maliyeti 35 milyon dolar civarındaymış. Artık bu tutar 250 bin dolara kadar düşmüş. Ne zamandan beri? 2013 yılından beri. Ne oldu? Uzaya insan göndermenin maliyeti yüzde 93 azaldı son birkaç yılda. Grafik azalan maliyeti gösteriyor.
Hatırlayın, eskiden uzaya roket atmak devletlere ait bir işti. Amerikalılar ve Ruslar yarış ederdi. Ama artık bu amaçla kurulmuş şirketler var. Boşuna Kuzey Kore bile füze yapmıyor yani. Teknoloji artık o kadar ortada. Artık atılan füze dünyaya yeniden geliyor ve bir daha, bir daha kullanılıyor. Yapıldığı malzeme daha farklı. Arada patlıyor ama süreç iyice ticarileşmiş gibi duruyor. SpaceX’in geçen yıl patlayan roketinde yok olan ticari malzemenin değeri 200 milyon dolarmış. Şimdilik dünyanın çevresine uydu yerleştirmek için kullanılıyor gidip gelen füzeler.
Peki, asteroid madenciliğinin bir manası var mı? Varmış. Dünya yeni bir teknoloji devriminden bahsediyor ama bu devrimi devam ettirecek madenlerin/metallerin/nadir elementlerin bir bölümü ya bitiyor ya da dünyada bunları çıkartmaya çalışmanın sürdürülebilirlik maliyeti giderek yükseliyor. Amerikan Kimyacılar Birliği (American Chemical Association) durumun bir envanterini çıkartmış geçenlerde. Rapor 2015 tarihli ama analiz 2012 yılındaki durumu yansıtıyor.
Buna göre, bildiğimiz periyodik elementler tablosunda varlığı kritik hale gelmiş elementler var artık. Tablo kızardıkça durum ciddileşiyor. Burada bulmak zorlaştıkça ne yapacağız? Yukarıda arayacağız. Ben Goldman Sachs raporunda bahsedilen göktaşı yakalama teknolojileri konusundaki ilerleme ihtiyacı vurgusunu biraz da bu çerçevede okudum doğrusu.
Goldman Sachs raporu da özellikle tablodaki platinum elementleri grubunda asteroit madenciliğin artık iyice ucuzladığını anlatıyordu. Kim? Goldman Sachs? Yatırım bankası. Kimyacılar derneği filan değil, bir finans kuruluşu yani. Neden? Para yatırmak isteyebilecek müşterilerine yol göstermek için. Para arayan şirketlere finansör, ortak bulmak için.
Şimdi ben bunlara bakıyorum. Doğrusu ya, Türkiye’de enflasyonla ilgili tartışmalar bana son derece yersiz, manasız ve sıkıcı geliyor. Dünyada değişeni ise son derece ilginç buluyorum. Sonra Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nü 1935’te yokluk içinde kurmuş olduğumuzu hatırlıyorum, canım sıkılıyor. Cumhuriyeti kuran imparatorluk subayları küresel ölçekte düşünebiliyormuş. Şimdi kasabayı aşamıyor ufkumuz.
Bu köşe yazısı 04.01.2018 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024