TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bugün, “fani” konulardan azıcık çıkıp “blockchain” teknolojisi kullanılarak dijital merkez bankası parası çıkarılması halinde yaşanabilecek gelişmeler hakkında yazmaya başlamak istiyordum. Bir yandan da acaba biraz daha araştırma okuyup sonra mı konuyu ele almaya başlasam diye tereddüt geçiriyordum. Değerli iktisatçı Zafer Yükseler’in ikinci çeyrek gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerini değerlendiren çalışmasını biraz gecikmeyle de olsa okumam imdadıma yetişti; kararsızlık kalktı, “blockchain ve merkez bankacılığı” daha sonraya kaldı.
Söz konusu çalışmanın tümünü ele almayacağım (merak edenler www.researchgate.net adresinden ulaşabilirler). Her fırsat düştüğünde Türkiye’de makine ve teçhizat yatırımlarının neden bir süredir hep azaldığını sorguluyorum. Oysa aynı durum inşaat yatırımları için geçerli değil; hızla artıyor inşaat yatırımları. Hem de ne artış. Bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yılın ilk çeyreğinde yüzde 14 oranında, ikinci çeyreğinde ise yüzde 25 oranında yükseliş var. Üstelik bunlar enflasyondan arındırılmış artışlar.
Zafer Yükseler, çalışmasının “GSYH Hesaplarına İlişkin Sorun Alanları” başlıklı alt bölümünde, TÜİK’in değişik bir yöntem kullanarak geçen yılın son çeyreğinden itibaren yayınlamaya başladığı yeni GSYH verilerinin bazı alt kalemleri ile bu verilerle ilgili olması beklenen başka göstergeler arasındaki uyum sorununa dikkat çekiyor. Ele aldığı konulardan bir tanesi de inşaat yatırımlarındaki bu hızlı artış. İnşaat yatırımlarının, yeni yöntem ile eski yönteme kıyasla 2013-15 döneminde ortalamada yüzde 110.3 (yine reel) daha fazla gerçekleştiğinin belirlendiğinin altını çiziyor. 2017’nin ilk iki çeyreğinde gözlenen yüksek artışın ise “inşaat istihdam endeksi”, “inşaat sektöründe çalışılan saat sayısı”, “yapı kullanım izinleri” ve “hanehalkı işgücü anketinden elde edilen inşaat sektörü istihdamı” gibi verilerde aynı dönemde gözlenen gelişmeler ile belirgin bir uyumsuzluk gösterdiğini vurguluyor. Mesela ikinci çeyrekte ilk üç göstergede (bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla) önemli düşüşler var. Dördüncü gösterge ise sadece yüzde 0.7 oranında yükselmiş. İnşaat yatırımlarındaki gelişme ile uyum gösteren tek ilgili veri, “verilen yapı ruhsat izinleri”. Yılın ilk çeyreği için ise bu beş göstergenin dördünde azalış var. Söz konusu çalışmada yer almayan başka uyumsuz bir gösterge daha mevcut. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği verilerine göre çimento yurtiçi satışları (miktar olarak) yılın ilk altı ayının her birinde bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla daha düşük olmuş.
Yine aynı noktaya geliyoruz. TÜİK’in, yeni GSYH hesaplama yöntemini (özellikle idari kayıtlara dayanılarak yapılan önemli değişiklikleri) eleştirel bir gözle yeniden değerlendirmesinde yarar var. Keza, önemli makroekonomik göstergeleri hesaplama yöntemlerini de elden geçirmeli. Uyumsuzluğun ana nedeni GSYH dışındaki makroekonomik göstergelerde ise, açıklanacak yeni göstergelerle bu GSYH tartışması daha sağlıklı bir zemine oturur ve yeni GSYH verileri çok daha ikna edici olur. Yok, asıl uyumsuzluk idari kayıtlara dayanılarak yapılan GSYH değişikliklerinde ise –ki umuyorum öyle değildir, zaten ne yapılacağı açık.
Bu köşe yazısı 04.10.2017 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
21/12/2024