TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Hiç İstanbul’dan Tel Aviv’e günde kaç tane tarifeli sefer olduğuna baktınız mı? Haftanın hangi gününde olduğumuza göre azıcık değişebilir ama İstanbul’dan Tel Aviv’e her gün 10’un üstünde tarifeli uçak kalkıyor. Üstelik bu kadar uçağın tüm koltukları yok satıyor. İki ülke idarelerinin birbiri ile konuşmadığı dönemde, sefer sayısında bir azalma filan da olmadı. Şimdi iki ülke hükümetinin yeniden birbirleriyle resmen konuşmaya başlamaya karar vermeleri iyiye işarettir. Türkiye-İsrail yakınlaşması, Türkiye ekonomisi için iyiye işarettir. Neden?
Türkiye ve İsrail üç açıdan birbirlerine son derece benzemektedir. Birincisi, Türkiye ve İsrail, içinde bulunduğumuz bölgede sanayi devleti olarak adlandırılabilecek iki ülkedir. Her iki ülkede de toplam ihracatın yüzde 80’den fazlası, imalat sanayi ürünleri ihracatından oluşmaktadır. Bu durum, diğer bölge ülkeleri ile kıyaslandığında önemli bir farklılıktır. İkincisi, her iki ülkede de piyasa ekonomisi sağlıklı bir biçimde işlemektedir. Serbest ticaretin önünde belirgin bir engel yoktur. Bölgemizin diğer ülkelerinde ise ekonomi kamu kontrolü altında çalışmaktadır. Üçüncüsü, hem İsrail’de hem de Türkiye’de seçim sandığı işlevini yerine getirmektedir. Bölgede değişimin seçim sandığı vasıtasıyla olduğu iki ülke, Türkiye ve İsrail’dir.
İşte tam da bu üç nedenden ötürü, iki ülkenin hükümetlerinin birbirleri ile konuşmadıkları dönemde bile Türkiye ve İsrail arasında ticaret artarak devam etmiştir. Turist sayısı 2008’de 500 binlerden 2011’de 80 binin altına düşmüş,, 2015’te yeniden 200 bini aşmıştır. Bundan önce İsrailli turistlerin Amerika’dan sonra kendilerini en rahat hissettiği ikinci destinasyon olan Türkiye, bir nevi eski konumuna doğru yeniden yükselmektedir.
İki ülke arasında zaten kurulu olan düzen, fazla bir zarar görmeden bugüne kadar gelmiştir. Ama ne olmamıştır? Mevcut ilişkiyi derinleştirmek için atılması gereken adımlar atılmamış, Türkiye ve İsrail birbirlerinden daha iyi yararlanmak için gerekenleri yapmamışlardır. Şimdi ben, “Türkiye-İsrail yakınlaşması Türkiye ekonomisi için iyidir” derken aklımda olanlar, doğrusu ya bundan sonrası için yapılabilecek olanlardır. Bununla ilgili aklımda üç nokta var.
Birincisi, Türkiye-İsrail yakınlaşması ve hatta aynı gün Kremlin’den açıklanan, Sayın Cumhurbaşkanımızın Rus uçağının düşürülmesi konusunda Türkiye’nin derin üzüntüsünü Rusya’ya ilettiği mektubu, hep aynı noktaya işaret etmektedir. Türkiye’nin dış politikada pragmatizmi ön plana çıkarmaya karar vermiş olması iyidir. Türk dış politikasında, romantizmin yerini realizmin alması faydalıdır. Buradan ekonomi için çıkan mesaj olumludur. Bu, dönüm noktası ile ilgili bir genel tespit. Önce onu bir yerine koyalım.
Geleyim ikinci ve daha spesifik olan noktaya. Yandaki grafik, Türkiye ve İsrail’in nereye ihracat yaptıklarını gösteriyor. Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu odaklı bir ticaret yaparken İsrail, Amerika ve Asya odaklı bir ticaret politikası izliyor. İsrail bizim mal satamadığımız yerlere mal satıyor. Türkiye, İsrail’in daha zor mal satabildiği yerlere mal satabiliyor. Bu nedir? Türkiye ve İsrail’in ticaret menzilleri birbirinin tamamlayıcısıdır. Dış ticaret; bir ülkeye mal satmak, o ülke piyasasını iyi tanımaksa Türkiye ve İsrail firmaları birbirlerinin tamamlayıcısı olabilirler. Türk mallarının Amerikan ve Uzak Asya pazarlarına nüfuz etmesi için İsrail firmaları, Türk firmaları ile işbirliği yapabilirler. Türk firmaları ise İsrail firmalarının bölge ülkelerine mal satmasına önayak olabilirler. Bu tamamlayıcılıktan dış ticarette bugüne kadar yararlanmamış olmamız ayıptır.
Üçüncü tespitim ise yandaki ikinci grafikten görülebilir. Türk ihraç mallarının yalnızca yüzde 5’i ileri teknolojili iken İsrail ihraç malları sepetinin neredeyse yüzde 30’u ileri teknolojili ürünlerden oluşmaktadır. Türkiye’nin sanayisinde teknolojik yenilenme ve teknoloji transferi için uzaklara bakmasına gerek yoktur. Türk ve İsrail firmaları arasında kurulacak stratejik ortaklıklar üzerinde düşünmeye başlamanın tam zamanıdır.
Son 6 yıldır itişmek yerine eğer bu iki noktaya ağırlık vermiş olsaydık bence bugün Türkiye 2023 hedeflerine çok daha yakın olurdu. Ama nedir? İyi biten her şey iyidir. Türkiye-İsrail yakınlaşması iyiye işarettir. Bakın bu kadar yazdım, şimdiye kadar hiç hidrokarbon deme ihtiyacı bile duymadım. Türkiye-İsrail yakınlaşması için Doğu Akdeniz doğal gazı da elbette önemli sebeptir. Ama oraya gelene kadar güçlü bir stratejik ortaklık için ortada daha birçok iktisadi neden vardır.
Bu köşe yazısı 30.06.2016 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.