TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bundan birkaç yıl önce, daha Olli Rehn Avrupa Komisyonu’nda Genişlemeden Sorumlu Komiserken, etrafı bir pozitif gündem arayışı sarmıştı. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik süreci bir türlü ilerlemiyordu. Gelen bizi geçiyordu. Uyum için yeni bölüm açamıyorduk. Engeller vardı. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında oturup konuşacak konu kalmadığı gibi, yetkililer bir araya geldiğinde, geleceğe yönelik ağızda acı bir tat bırakmayan bir konu da bulamıyorlardı. Pozitif gündem arayışı işte böyle bir şeydi. Şöyle ağız tadıyla muhabbet edecek, kimsenin birbirini suçlamayacağı bir mesele yoktu aramızda. Ama şimdi var.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, 1 Kasım seçimlerinden önce Türkiye’deydi. Bu aralar, Yunanistan Başbakanı Çipras da Türkiye’ye gelecek. Suriyeli mülteci akınının artan bir biçimde Avrupa’ya yönelmesi, Avrupalı liderleri Türkiye’ye getiriyor. Bu vesileyle Suriye meselesi de Avrupa’nın gündemine geliyor. Halbuki Suriyeli mülteciler 2011 yılından beri sanki bir tek Türkiye’nin problemiydi. Şimdilerde ise Avrupa’nın da problemi haline geldi. Neden?
Avrupa’ya yasa dışı yollarla gelen toplam mülteci sayısı 2015 yılının ilk 8 ayında 2011-2014 ortalamasına göre yaklaşık 3,5 kat artarken, aynı dönemde Türkiye’den Yunanistan vasıtasıyla Avrupa Birliği’ne giriş yapanların sayısı 7 kat arttı. Avrupa’ya girişin 3 rotası var. Orta Akdeniz üzerinden İtalya ve Malta’yı kullananlar, batıda İspanya’yı deneyenler, bir de Doğu Akdeniz’de Yunanistan üzerinden gelmeye çalışanlar var. Doğu Akdeniz yolu ile gelen mülteciler, bu yılın Ocak-Ekim ayları arasında birden arttı. Toplam mültecilerin yüzde 60’ı bu rotayı tercih etmeye başladı 2015 yılında. Peki, bu neden böyle?
Can kaybı açısından bakarsanız, Avrupa’ya geçişin en uygun yolu Türkiye üzerinden Yunanistan’a giriş yapmaya çalışmak. Burada uygun yolu, can kaybı açısından en ucuz yol olarak tanımlayabilmek mümkün mesela. Türkiye’den Yunanistan’a geçerken boğularak ölen Alan bebeği hala unutmadık. Ama bu rotadan geçiş yapmaya çalışanların yalnızca yüz binde 6’sı hayatını kaybediyor. Halbuki İtalya üzerinden girmeye çalışan mültecilerin binde 2’si hayatını kaybediyor. Ne oluyor? Türkiye’den Yunanistan’a gitmeyi denemek yerine İtalya üzerinden gitmeye çalışmak için yola çıkmak, yolda ölme ihtimalini 3 kat artırıyor. Ayrıca Türkiye’den kaçak gitmeye çalışmak çok daha ucuza mal oluyor. Yol daha kısa ve rahat.
Mültecilerin yaş dağılımına baktığınızda ise esasen gençlerin bu tehlikeli yolculuğu tercih ettiğini görmek mümkün oluyor. Eurostat mülteci istatistiklerine göre, Avrupa Birliği ülkelerine sığınma talebinde bulunanların yüzde 81’i 35 yaşın altında. Bunların yüzde 68’ini ise 18-34 yaş grubu oluşturuyor. Nedir? Yaşlanan Avrupa nüfusunun ihtiyaçlarına uygun genç mülteciler ancak başvuruda bulunabiliyor. Başvuruda bulunabilmek için önce ilgili ülkeye giriş yapmanız gerekiyor.
Şekil 1: Ortalama yaş, 2015
Kaynak: United Nation Population Division, World Population Prospects 2015
Şekil 2: Avrupa'dan sığınma talep eden toplam kişi sayısı ve yaş dağılımı, 2015
Kaynak: Eurostat
Sığınma başvurusu açısından bakarsanız, en çok talep Almanya’ya yapılıyor. 2015 yılı itibariyle, Yunanistan üzerinden kaçak olarak gidenlerin yüzde 70’ini Suriyeliler oluşturuyor. 2013 yılında bu oranın yüzde 20’lerde olduğunu da bir not edeyim. Artış pek hızlı.
Şekil 3: Sığınma talep eden toplam kişi sayısı ve ülkelere göre dağılımı, 2014[1]
Kaynak: UNHCR
Avrupa’ya yasa dışı yollarla sığınanlar içinde Suriyelilerin sayısı artmış. Bu arada, Avrupa’ya girişlerde Türkiye-Yunanistan rotasının kullanımı hızla önem kazanmış. İşte bu nedenlerle, Avrupalı liderler bu aralar Türkiye’ye geliyor. Avrupa Birliği ile Türkiye’nin, Türkiye’nin bitmeyen üyelik süreci dışında da konuşabilecekleri ortak bir gündemleri var artık. Bu gündemin hakikaten faydalı bir diyaloga dönüştürülebilmesi için Türkiye’nin öncelikle Suriyeli mültecileri ne yapacağı konusunda bir karara varması gerekiyor.
Ama önce bir noktayı tespit edelim: Suriyeli mülteciler daha birkaç 10 yıl buradalar, bir yere gitme imkanları yok. Türkiye’nin Avrupa’ya yasa dışı mülteci akınını sıfırlayabilme imkanı da yok. Bu işi ancak kapsamlı bir plan dahilinde yönetmek mümkün. Yoksa bir oyun planı ve proje olmadan, “siz şimdi bize bir 3 milyar euro verin, bakarız” demek pek de manalı gelmiyor bana doğrusu. Ne bileyim?
[1] Rusya’ya sığınma talep eden kişilerin %99’unu Ukraynalılar oluşturmaktadır.
Bu köşe yazısı 06.11.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024