TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
2010 yılında Suriye’ye yapılan ticaretin lideri İstanbul’du. O yıl, Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı ihracat zirve yaparak 1,9 milyar dolara ulaşmıştı. Bu tutarın üçte biri İstanbul kaynaklı ihracattı. 2014 yılında Türkiye’den Suriye’ye yapılan ihracat hala 1,8 milyar dolar civarında. Ancak bu tutarın yalnızca altıda biri İstanbul kaynaklı. İstanbul’dan Suriye’ye yapılan ihracat, Türkiye’nin Suriye’ye olan ihracatının üçte birinden altıda birine geriledi. İstanbul, Suriye ihracatında artık lider değil.
2011 yılında Türkiye’den Suriye’ye yapılan ihracatın ancak yirmide biri Gaziantep kaynaklıydı. Şimdi Türkiye’den Suriye’ye yapılan ihracatın beşte birini Gaziantep yapıyor. 2011 yılından 2014 yılına Türkiye’den Suriye’ye yapılan ihracatın liderliğini Gaziantep İstanbul’dan aldı. Gaziantep’in Suriye’ye yönelik ihracatı tam 4 kat arttı. 96 milyon dolardan 360 milyon dolara çıktı.
Peki, bu nasıl oldu? Suriyeli göçmenler sayesinde elbette. TEPAV iktisatçılarının derlediği rakamlar böyle gösteriyor. Konu ile ilgili bir değerlendirmeyi TEPAV web sitesinde de okuyabilirsiniz.
Geçenlerde Suriyeli göçmenler hadisesini ve hatta bir bütün olarak Suriye krizini yeterince ayrıntılı olarak değerlendirmediğimizi söylemiştim. O gün, Dünya Bankası’nın Suriyeli göçmenlerin işgücü piyasamızı nasıl etkilediğine dair bir çalışmasını da anlatmıştım. Suriyeli göçmenler, düşük becerili Türkleri ve özellikle de kadınları işgücü piyasasının dışına atıyorlardı. Ama aynı zamanda, kayıtlı işgücü piyasasında Türklerin ücretlerinin artmasına da katkıda bulunuyorlardı. Hadisede bir fevkaladelik yoktu. Göçmen etkisi başka yerlerde nasıl oluyorsa, burada da öyle oluyordu. Aynı yazıda, Türkiye’de kurulan şirketler içinde Suriyeli ortaklı olanların oranının arttığını, bu etkiye de bakılması gerektiğini söylemiştim. Bugün geçen sefer atladığım bu konuya geleyim müsaadenizle. Sonra ilk fırsatta da IŞİD terörünün ekonomimize etkilerine gelirim. Dikkat edin, hepsi Suriye kaynaklı gelişmeler.
Türkiye’de kurulan göçmen şirketleri hadisesine baktığınızda üç eğilim görmek mümkün. Birincisi, 2010-Temmuz 2015 dönemindeki rakamlara baktığınızda, Türkiye’de kurulan Suriyeli ortakları olan şirket sayısı 30’dan 1005’e çıkıyor. Bu şirketleri Türkiye’de kurulan toplam şirket sayısına oranlarsanız durum şöyle: Türkiye’de kurulan Suriyeli ortağı olan şirketlerin toplam yeni kurulan şirketler içindeki oranı 2010 yılında 1000’de 1’in altındayken, şimdi her yeni kurulan 40 şirketten 1’inin Suriyeli ortağı var.
İkincisi, yeni kurulan şirketler içinde oranlayarak bakarsanız, Gaziantep’te her yeni kurulan 6 şirketten 1’i Suriyeli ortaklara sahip. Aynı oran, Kilis’te 3’te1 oluyor. Gelenlerin yüzde 12’si zaten Gaziantep’teydi. Sonuçta, göçmenlerin il ekonomisine bir canlılık getirdiğini de söylemek gerekiyor. Bakın rakamlar öyle.
Üçüncüsü, Gaziantep’te her yeni kurulan 6 şirketten 1’i Suriyeli olunca, Suriye ile olan ticarette Gaziantep önemli bir merkez oluyor. Neden? Bir ülkeden diğerine ihracat yapmak demek, bu ülkeden diğerine bir ilişki ağı kurmak demek. Türkiye’nin Suriye ile olan ticareti zaten Halep’e yönelikti. Şimdi Halep, Rakka ve İdlip’ten gelenler toplam Suriyeli göçmenlerin yüzde 40’ını oluşturuyor. Bir nevi, ilişki ağımız oradan buraya taşındı ama onların hala bir bağlantıları var ülkeleriyle. İşte o ilişkiler, ticareti yeniden canlandırıyor. Bakın rakamlara, Suriye’ye olan ihracatımız önce azalıyor, sonra yeniden artıyor. Neden? Suriyeli göçmenler sayesinde. Burada olan da başka ülkelerde olanla aynı, dolayısıyla heyecanlanacak bir durum yok.
Peki, bu gelişme ticaretimizin niteliğini nasıl etkiliyor? Suriye iç savaşı, Türkiye-Suriye ticaretini giderek kalitesizleştiriyor. Suriye artık Türkiye’den giderek daha temel ihtiyaç maddeleri alıyor. İşlenmiş değil, işlenmemiş mal satıyoruz artık Suriye’ye. Bu da yine kitaba göre normal. Ama hepimizin kaybı.
Türkiye’de kurulan her 40 şirketten biri artık Suriyeli. Acaba Suriyeli girişimcilere kolaylık sağlasak bu rakam ne olur? Bilmiyoruz, çünkü kamu idaremiz bugünlerde her tür gereksiz işle ilgileniyor doğrusu. Ama Amerika’da ne olmuş biliyoruz: 2012 yılında yapılmış bir araştırmaya göre, ABD’de ileri teknoloji sektörlerde faaliyet gösteren startup şirketlerin dörtte biri göçmenler tarafından kurulmuş. Silikon Vadisi’nde ise bu oran %40’ın da üzerinde.
Türkiye’nin Suriyeli göçmenlerle ilişkisi, Türkiye’nin kırdan kente göçenlerle ilişkisine benziyor. Türkiye, kırdan kente göçenlerin kenti bozduğunu söyledi hep. Onları bir hata terimi gibi gördü. Yasaları çiğnediklerini söyledi. Kırdan kente göçü sözde imar afları ile yönetti. Düzenlemeleri hayata uyduracağına, bir nevi, hayatı kendi düzenlemelerine uydurmaya çalıştı. Başarısız oldu. Ama Türkiye, kırdan kente göçenler sayesinde tempolu bir biçimde büyüdü. Taşradan şehir merkezlerine milyonları taşıyarak geldik bugüne.
Bugün de Suriyeli göçmenleri bir hata terimi gibi görüyor devletimiz. Onlara hala utanmadan misafir diyor. Ama bakın Türkler ve Suriyeliler kendi göbeklerini kendileri kesiyorlar. Devlete bir nevi nanik yaparak üstelik. “Sen istediğin kadar kararları sen veriyormuşsun gibi yap” diyorlar ve elbette hayat devam ediyor.
Tablo 1: Suriyeli Ortakla Açılan Şirket Sayısının Toplamdaki Payı
*İlk 7 ay kümülatif
Kaynak: TOBB Veritabanı
Tablo 2: İllere göre Suriye ile ihracat değerinin 2011-2014 arasındaki değişimi
Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri
Şekil 1: Türkiye’nin Suriye’ye olan ihracatı (1996-2014)
Kaynak: UN Comtrade
Bu köşe yazısı 26.10.2015 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024