TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), geçenlerde Kredi Kayıt Bürosu ile bir protokol imzaladı. Buna göre, ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsalarına üye olanlar, isterlerse, oda ve borsalarına kayıt yaptırarak kendilerine ait Çek ve Risk raporlarını görebilecek ve bu raporları üçüncü kişilerle de paylaşabilecekler. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun konu ile ilgili açıklaması, bu düzenlemenin alışverişlerde güvenli çek kullanımına imkan sağlamak için yapıldığını anlatıyor. Herkes güvenle çek kullanmaya başladığında, alışveriş hacminin yeniden büyümesi bekleniyor. Ama Amerikan Merkez Bankası Fed’in son çalışma tebliğlerinden biri, bu düzenlemenin önceden tasarlanmamış bir başka etkisinin daha olduğunu gösteriyor. Çek ve Risk raporlarını üçüncü kişilerle paylaşmaya imkan veren düzenleme ile meğer evlilik kurumunu sağlamlaştırmak da mümkünmüş. Yapılan çalışmanın bulguları tam da böyle. Gelin bakın nasıl?
Çalışma, bu yılın Ağustos ayında, Vaşington Fed’in Finans ve İktisat Tartışmaları serisinde yayımlandı. Jane Dokko, Geng Li ve Jessica Hayes tarafından yapılan araştırmanın ismi güzel: “Kredi Skorları ve Adanmış İlişkiler”. Çalışma, tam da adının ima ettiğini söylüyor. Aslında insiyaki olarak zaten bildiğiniz bir sonucu istatistiksel olarak gösteriyor. Nedir? Bankalar kredi almak isteyenlerin güvenilir olup olmadığını kredi skorlarıyla ölçüyorlar. Şimdi çek kullanımı konusunda beklenen de aynı. Çek kesen kişinin yükümlülüğünü yerine getirip getirmeyeceğine ilişkin bir değerlendirme yapabilmek için, istenirse, çek verdiğiniz üçüncü kişiye kredi raporunuzun da iletilmesini sağlayabiliyorsunuz.
Çalışmaya göre, kişilerin kredi risk skorlarına dayalı olarak en baştan görece sağlam bir hayat arkadaşlığı inşa edip edemeyeceklerini tahmin etmek mümkün görünüyor. Kredi skoru yükseldikçe adanmış bir uzun vadeli ilişkiye 1 yıl içinde başlama ihtimali artıyormuş. Bu ilk temel bulgu. Bunu da öyle birkaç veri parçasına bakarak söylemiyorlar. 15 yıldır, kredi alan 12 milyon kişiyi takip ediyorlar veri seti sayesinde. Aynı adreste oturanlara ayrıca bakabiliyorlar. Dolayısıyla boru değil söyledikleri, somut veri.
İkinci olarak ise her iki tarafın kredi notu ne kadar yüksekse ilişkinin kısa sürede sona erme ihtimali o kadar azalıyormuş. Bu ne demek? Kredi skoru arttıkça evliliklerin dayanma gücü de artıyor demek. İlki ile birleştireyim: Kredi notu yükseldikçe 1 yıl içinde uzun vadeli ilişkiye girebilme ihtimaliniz yükselirken, aynı zamanda evliliğinizin daha uzun süreli olacağını da tahmin edebiliyorsunuz. Daha açık diyeyim: Ortalama olarak daha yüksek kredi notuna sahip bir çiftin ikinci yılda ayrılma ihtimali, ortalama olarak daha düşük bir kredi skoruna sahip bir çifte göre daha zayıf oluyormuş. Nitekim başka çalışmalar da gösteriyor ki, A.B.D.’de düşük gelirli çiftler arasında boşanma oranları daha yüksek. Düşük kredi notunu da bu maddi sıkıntıların bir göstergesi olarak düşünmek mümkün.
Geleyim üçüncüsüne. Kredi notunun düzeyi de ayrıca önemliymiş. Birbirine münasip çiftlerin, yani kredi notları arasındaki fark en az olan çiftlerin evlilikleri daha uzun süreli oluyormuş. Çünkü kredi notlarının düzeyi, insanların kişilikleri ve uzun dönemli bağlılıklara yatkınlıkları hakkında bilgi verebiliyormuş. Atalarımızın davul bile dengi dengine dedikleri içinde bu husus da var mı bilmem ama bakın burada güvenilirlikte dengi dengine çıkıyor. Öyle anlaşılıyor ki, bundan böyle çöpçatanlık büroları da Kredi Kayıt Bürosu’nun müşterileri arasına girebilirler.
Şimdi buradan ne çıkar?
Birincisi, Kredi Kayıt Bürosu’nun kredi skorları normal şartlar altında üçüncü kişilere açık olmadığı için, adayların güvenilirliği ile ilgili bilgi verecek bir parametreden mahrum oluyorduk. Ama TOBB’un Kredi Kayıt Bürosu ile imzaladığı protokol, istendiği takdirde, kredi skorlarının üçüncü kişilerle paylaşılmasına imkan veriyor. Çalışmayı okuduğumda benim aklıma takılan ilk nokta bu oldu. Bundan böyle, damat nasılmış diye etrafa sorarken bir de kredi skorunu istemek mümkün olacak. TOBB’un çekler daha yoğun kullanılsın, şu kasvetli günlerde alışveriş artsın diye bulduğu bir çözüm yolu, meğer evliliklerin daha münasip olmasının da yolunu açıyormuş. Damat adaylarına aman dikkat diyeyim ben. Artık kaynananız da kredi skorlarınıza bakabilecek.
İkinci nokta ise şu: Aklınıza takılabilir, neden Fed böyle bir çalışma ile ilgilenir diye düşünebilirsiniz. Fed iktisatçılarının işi yok mudur diye düşünmeyin. Böyle bir çalışma yapılmasının nedeni nasıl daha sağlam evlilik olur diye araştırma yapmak değil elbette. Amaç, güvenilirlik ile ilgili somut bir gösterge türetmek. Güven ve güvenilirlik, bir ülkenin, bir bölgenin, bir ilin sosyal sermayesinin temelidir. Güven ve güvenilirlik yoksa orada oturanlar birlikte iş yapamazlar. Birbirine güvenmeyen insanlar birbirleri ile ortak filan olmazlar. Kimse bir diğeri ile birlikte bir işin ucundan tutmak istemez. O vakit, orada iktisadi aktivite zayıf olur. El cevap: Büyüme ve kalkınma ile ilgilenenler için güven konusunda somut gösterge bulmak önemlidir. Bugüne kadar bu amaçla kullanılan Dünya Değerler Anketi’nin o meşhur sorusunu yetersiz bulanlar için bu çalışma önemlidir.
Peki, nedir şimdi sonuç?
İki çıplak bir hamama yaraşır mı? Parası olmayan hiç evlenmesin mi? Hayır. Burada kişilerin gelir düzeyine değil, verdikleri sözü tutma konusunda ne kadar duyarlı olduklarına bakılıyor yalnızca. Sözünü tutma skoru daha yüksek olanları güvenilir olarak kabul ediyor çalışma. Buna bakarak söz konusu kredi büyüklüklerini dikkate almadan, yalnızca ortalama kredi skoru yüksek kişilerin yaşadıkları yerlerle bu ortalamanın düşük olduğu yerleri ayırt etmek mümkün olabilir. Sonra oturup sosyal sermayesi daha zayıf olan yerler daha mı çok gelişmiş, yoksa daha mı az gelişmiş bakmak da mümkün olur.
Bu köşe yazısı 09.10.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024