TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gıda ürünlerinde “tağşiş1” yapan hemen tümü küçük, adı ulusal düzeyde bilinmeyen ve hemen tümü yerel işletmeleri (üretici ve/veya perakendeci) kendi internet sitesinde zaman zaman duyurarak duyarlılık oluşturma konusunda çaba sarf etmektedir. Bu çabaların sonucunda belli bir süre sonra (5-10 yıl gibi) bazı ürünlerinde sağlıklı olmayan gıda maddeleri konusunda bilinç oluşturulmasında belli bir yere gelinebilecek ama tüm gıdada sağlıklı ve hijyen üretime geçilebilecek mi sorusu gündemden düşmeyecektir.
Özellikle bazı büyük işletmelerin kanserojen olduğu belirlenmiş olan ambalajlarda süt, yoğurt, su gibi ürünleri satmalarına engel olunamamakta ve bu ambalajlar bir şekilde sağlığa zararlı olarak da sayılmamaktadır. Süt ve et, eğer ağırlıklı olarak, içeriği tam olarak tanımlanamayan sanayi yemi ile üretiliyorsa bu da insan sağlığı açısından sorunlu bir alan oluşturmaktadır. İnsan sağlığı açısından halen tartışılan ve bazı ülkelerde kullanımı yasaklanan, bizim gibi ülkelerde de şüphe ile bakılan yem ham maddelerinin ve katkılarının kullanımı ya da kullanımına ilişkin belirsizlikler bilinçli tüketiciler açısından sorunlar doğurmaktadır.
Yukarıda örneği verilen ve çok sayıda örnekle zenginleştirilebilecek bu konular, insan sağlığı açısından “pek” konu edilmemektedir. Bu bağlamda, “sağlıklı gıda” denilince daha ziyade mikropsuz üretim/saklama/tedarik gibi konular dikkate alınmaktadır.
Özellikle sanayici açısından bu durumda tüketicinin bilinçlendirilmesine katkıda bulunarak ayrı bir tüketici kategorisi yaratılmasını sağlamak, hedef kitle açısından önemli olmaktadır. Ancak bu durumda da sanayicileri-markaların düşük gelirli tüketicileri kayıp etme ve bu grubun da “merdiven altı” üreticiler dediğimiz ve belli bir bölümü sağlıksız üretim yapanlara yönlenmesi riski oluşmaktadır.
Burada ortaya çıkan bir çelişkili durum söz konusudur. Bir yanda sağlıklı hammadde ile hijyen ve ileri teknolojik koşullarda üretim ve yine uygun koşullarda depolama ve dağıtım, diğer tarafta ise sağlıklı olamayan hammadde ile hijyen olamayan koşularda sağlıksız üretim, depolama ve dağıtım yapılması vardır. İlk grupta oluşan birim maliyetteki fazlalığın tüketici tarafından kabul edilmesi ve bu işletmelerin ekonomik açıdan sürdürülebilirliğinin sağlanması önem taşımaktadır.
Bilinçli bir kamuoyunun oluşturulması, üretimin tüm aşamalarının etkin olarak denetimi çok önem taşımakta olup, işletmecinin etik açıdan yaptığı üretim faaliyetinin sonuçlarını iyi değerlendirmesi gerekir. Burada topluma ve kendisine karşı duyduğu sorumluluk, etik olma ve vicdan gibi duygular ön plana çıkmalıdır.
Tarladan sofraya kadar geçen süreçte tüm aktörlerin etik açıdan taşıdıkları sorumluluklar sadece küçük ve yerel işletmeler için değil tüm sanayicilerimiz için önemlidir. Burada yanlış yapanların tümünün, hiçbir istisna ve saklama/saklanma çabası olmadan kamuoyu ile paylaşılması, insan sağlığının verilen cezalardan daha az değerli olamayacağının tüm toplumla paylaşılması gereklidir.
Etik açıdan sağlam bir üretim zincirinin oluşturulmasında sadece Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının tek başına hareket etmesini beklemek de naif bir yaklaşım olacaktır. Burada en alt düzeydeki eğitim aşamalarından başlayarak bir bilinçlenme ve otokontrol sisteminin oluşmasına gayret edilmelidir. Öte yandan piyasa mekanizmaları ve yapılan üretim konusunda tüketicilerin ve dolayısıyla piyasanın doğru bilgilendirilmesi de sağlıklı üretim ve etik yaklaşıma katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda “iyi tarım”, “organik tarım”, “doğal üretim” gibi farklı ancak hemen herkesin ortak anlayışında olan üretim biçimleri ve etkin etiketlendirme piyasa mekanizmasının etkin hale gelmesine katkı sağlayacaktır.
Ekolojik pazarlar, doğal ürünlerin satıldığı belli alanlar bilgilendirme ve piyasa mekanizmasının kontrolünün gelişmesi açısından önemlidir. Ancak bu tip pazarlarda ortaya çıkan fiyat farklılıklarının – artışlarının doğuracağı diğer bir konu da emin ve sağlıklı gıdalara varsılların daha kolay ulaşmasının yaratacağı toplumsal sorunlar olacaktır. Bunun da sadece üretici etiği değil toplumsal etik açısından tartışılması kaçınılmazdır.
1 Gıdada tağşiş, gıda maddesi ve gıda ile temasta bulunan malzemelerin mevzuata ve izin verilen özelliklerine aykırı olarak üretilmesidir. Tağşiş edilmiş gıdanın, besin değeri düşürülürken, gıdada yer alan bir madde yerine aynı değeri taşımayan başka bir madde konuluyor. Taklit, gıda maddesinin kendisinde olmayan özelliklere sahipmiş gibi gösterilmesidir.
Burcu Aydın, Dr.
28/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024