Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Oh ne ala, Mualla

    Güven Sak, Dr.14 Temmuz 2015 - Okunma Sayısı: 2538

    Cep telefonu ve tablet bilgisayarlara Vestel vergisi getirilecekmiş. Bu sabah sosyal medyada başlayan #vestelvergisinehayır başlıklı kampanyadan benim anladığım bu oldu. Ekşi Sözlük’teki “Vestel’in ithal telefonlar için vergi talep etmesi” başlığı da 37 sayfayı bulmuş. Müsaadenizle bugün lafa buradan gireyim.

    Öncelikle bu kampanya sayesinde ben, geçen haftanın başında Gülten Teyze’nin neden “Ben de çıkıp cep telefonumu vergi gelmeden bir an önce yenileyeceğim” dediğini de anlamış oldum. O vakit anlamamış, ne vergisi diye bakmıştım. Meğer zaten Ekonomi Bakanlığını yürütmekte olan Sayın Nihat Zeybekçi böyle bir açıklama bile yapmış geçen haftanın başında. Ben cep telefonları ve tablet bilgisayarlara ek vergi getirilmesine ilişkin haberleri doğrusu ya, hiç beğenmedim. Bana “Vestel vergisi hakkında ne düşünüyorsun?” diye sorsalar ne derdim? Herhalde “Oh ne ala, Mualla” derdim. Başka bir açıklama yapılamayacağını düşünüyorum doğrusu. Gelin bakın neden öyle derdim?

    Öncelikle yanlış anlamaya meydan vermeyeyim. Bir açıklama yaparak lafa gireyim. Ben devletin bir sanayi politikası olmasına, gerektiğinde koruma önlemi filan almasına karşı değilim. Ama doğrusu ya, ithal teknoloji ürünlerine getirilecek bir vergi ile yapılmaya çalışılanı anlamakta güçlük çekiyorum. İsterseniz size böyle durumlarda kullanılabilecek bir parmak hesabı yolu söyleyeyim: Almakta olduğunuz tedbir, ülkenizin yüksek teknolojili ihracatını kısa vadede artırabilecek bir sonuca yol açacaksa iyidir. Değilse milleti kalitesiz Anadol’a binmeye zorlamaktır. Vestel vergisi, 1930’ların devletçiliğini yok yere hortlatmaya benzemektedir. Kötüdür. Lamı cimi yoktur.

    Peki, böyle bir tedbir, ithalatı azaltıp cari işlemler açığına katkıda bulunmaz mı?  Güldürmeyin beni Allah aşkına. Tam da “Oh ne ala, Mualla” dediğim o zaten. Yerli malı adı altında üretilen cep telefonu ve tablet bilgisayarlar zaten yoğun bir ithal girdi kullanımı ile yapılıyor. Telefonun içinde nesi var, nesi yok zaten dışarıdan ithal ediyoruz. Telefonda Android teknolojisi kullanıyoruz. Aynı Samsung gibi. Çin’den aldığımız parçaları birleştirip telefon yaptık diyoruz. Yazılımların sertifikasyonunu bile dışarıdan yaptırmak gerekiyor. Türkiye olarak bu alanda ne yapabiliyoruz? Mevcut teknoloji düzeyimizle olsa olsa cep telefonunun deri kılıfını yapabiliriz, ben size söyleyeyim. Ülkeler ikiye ayrılır: Tablet yapabilenler ve tablet kılıfı yapabilenler. İşte biz ikinci gruptayız. Tablete vergi koyup birinci gruba geçebilmemiz de mümkün değil. Ben bu hikayede Türkiye’nin cari işlemler açığını düşürecek bir tarafı asla görmüyorum. Bu birincisi.

    Geleyim ikincisine. Kore daha önce bu tür tedbirler almadı mı? Aldı ama akıllıca aldı. Tedbirler alınırken, Koreli üretici zaten bir dizi destekten yararlanmış, yurt dışındaki rakibi ile baş edebilecek hale gelmişti. Böyle bizim olayda olduğu gibi “hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten” değildi. Kore, 2010’da Apple’ın iPad 2’sinin Kore’ye girişini 8 ay geciktirirken, Samsung, ona rakip olacak Galaxy’yi farklı bir teknoloji ile zaten çıkartmak üzereydi. Böyle küt diye bir vergi filan da koymadı Apple ürünlerine. Ne yaptı? O arada gelen yeni iPad’lerin kullanılabilmesi için Kore Telekom Otoritesi’ne kayıt yaptırma zorunluluğu getirdi. İşi zorlaştırdı. Yasaklamadı. Akıllıca tasarlanmamış teşvik yarardan çok zarar verir. Yasakçı zihniyet ise her zaman için kötüdür.

    Üçüncüsü, Türkiye’nin temel problemi yüksek teknolojili ihracatın toplam ihracat içindeki payının çok düşük olması ve  bir türlü artırılamamasıdır. OECD ülkelerinin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 16’sı yüksek teknolojili ürünlerden oluşurken, bu oran Türkiye’de yüzde 4 dolayındadır. Türkiye zaten yıllardır dünyanın en pahalı akıllı telefonlarının satıldığı ülkelerden biri. Kişi başına düşen milli geliri Türkiye’nin sekiz katı olan İsviçre’de iPhone 6 bizdekinden ortalama 300 dolar daha ucuz. Üstüne üstlük, yıllardır süregelen bu pahalılığın henüz yüksek teknolojili ürün ihracatımıza olumlu bir etkisini de göremedik. E peki, şimdi dışarıdan gelen cep telefonu ve tablet bilgisayarlara ek vergi koyunca, bu ürünleri daha da pahalı yapınca, Türkiye bu mallarla uluslararası pazarlarda daha iyi mi rekabet edecektir? Hayır. Tam tersine iç pazarını rekabete kapatmış olacaktır. Halbuki rekabet güzeldir. Tüketici için faydalıdır. Yerli şirketler için vesayetçi bir rejim kurmak kötüdür.

    Türkiye iki arada bir derede kalmış, ne yapacağını bilmediği için sürüklenip giden bir ülke görünümündedir. Bu aralar hep onu diyorum. Koca Fatih Projesi’nden sağlam bir lokalizasyon projesi çıkartmayı becerememiş bir ülkeyiz biz. Tarih neden yapamadığımızı yazacak, olmadı ben beklemem arada yazarım. Türkiye kocaman bir kamu alım programına rağmen, yabancı teknoloji ile burada tablet bilgisayar ürettirmek için gül gibi fırsatı kullanamamıştır. Şimdi buradan gereken dersi çıkarmadan bir yeni maceraya atılmanın hiç lüzumu yoktur.

    Doğrusu benim burada merak ettiğim şudur: Acaba Fatih Projesi için alınacak milyonlarca ithal tablet bilgisayar için de devletimiz bu ek vergiyi ödeyecek midir? Yoksa o iş bu vergiden muaf mı olacaktır?

    Ben yöneticilerimizin ne yapmaya çalıştıklarını anlamıyorum. Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor. O vakit geriye bir tek “Oh ne ala, Mualla” demek kalıyor. Ben de onu söylüyorum zaten.

    Bu köşe yazısı 14.07.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır