Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    TOMA yapan şirketin hisseleri borsada neden dip yaptı?

    Güven Sak, Dr.09 Haziran 2015 - Okunma Sayısı: 2309

    25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri yapıldı. 4 partili bir meclisimiz oldu. Hiçbir parti hükümet kurmak için gereken salt çoğunluğa ulaşamadı. Koalisyon kurmayı engelleme gücü açısından bakarsanız, millet aslında meclisteki bütün partileri eşitledi. Bundan sonra ne olur? Şimdi millet ne dedi? Ne düşündüğümü anlatmak isterim.

    İsterseniz önce ikincisinden başlayayım. Benim dikkatimi evvelki gün Hürriyet’te yer alan bir haber çekti. Anlatayım ki birlikte düşünelim. Habere göre, Borsa İstanbul’da TOMA üreticisi olan Katmerciler Araç Üstü Ekipman Şirketi’nin hisse senetleri yüzde 10 düşmüş. Bir seansta bir hisse senedinin fiyatı zaten devre kesici tedbirler nedeniyle yüzde 10’dan fazla düşemiyor. Onu da ekleyeyim. Neymiş? Borsa zaten düşüyormuş ama bu hisse senedinin fiyatı serbest düşüşle dip yapmış. Biliyorsunuz, TOMA, Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı anlamına geliyor. Biz bu TOMA’ları Gezi hadisesinden beri etrafta daha bir yoğun görüyoruz. Neydi bunlar? Bir siyasi iklim değişikliğinin simgeleriydiler. Peki bundan ne çıkar? Finansal piyasa aktörleri önümüzdeki dönemde bu şirketten daha az TOMA alınacağını öngörüyor denilebilir. Şimdi millet ne dedi bahsinde finansal piyasa aktörleri demek ki böyle düşünüyorlar. Bu arada İpek Holding ve Doğan Holding hisse senetlerinin düşen borsada tavan yaptığını da ekleyeyim malumat setinize. Eksiklik olmasın.

    Bunlar ne anlama geliyor? Bana sorarsanız, seçim sonuçlarının siyasi iklimde yumuşamaya yol açacağı beklentisidir. Manasız mıdır? Hayır, manalıdır. Şimdi iklimdeki bu ani değişikliğe siyasi partilerimizin ne kadar süratli intibak etmelerini beklemek gerekir? Günün sorusu esasen budur. Bu soruyu cevaplayabilmek için öncelikle seçim sonrası içinde bulunduğumuz durumla ilgili üç tespit yapmak isterim.

    Birincisi, 2015 milletvekili seçimleri ile birlikte siyasetin karar merkezi Başbakanlık Çalışma Ofisi’nden Türkiye Büyük Millet Meclis (TBMM)’ine taşınmıştır. Bu gelişme, son 13 yıldır alıştığımız iş yapma biçiminde önemli bir değişiklik anlamına gelmektedir. Bu değişiklik geçici değil, kalıcı bir değişiklik olmaya adaydır. Bir erken seçimin sistemi eski haline döndürmesi söz konusu değildir. Olan artık olmuştur. Yeni Türkiye daha fazla uzlaşma arayışını gerektirmektedir.

    İkincisi, siyasette karar merkezinin Başbakanlık Çalışma Ofisi’nden TBMM’ye taşınması kötü değil, iyidir. İlk bakışta TBMM’de iş yapma biçiminin çok daha zor ve karmaşık olduğu söylenebilir. Pazarlıkların mide bulandırıcı olduğundan bahsedilebilir. Ama parlamenter sistemin güzel yanı, bütün bu mide bulandırıcı pazarlıkların herkesin gözü önünde şeffaf bir biçimde yapılıyor olmasıdır. Pazarlıkların kapalı kapılar ardında değil de herkesin gözü önünde yapılıyor olması kötü değil, iyidir. Görmüyor olmanız, olmadığı anlamına gelmez.

    Üçüncüsü, mevcut parlamento aritmetiğine göre bütün partiler esasen aynı kuvvettedir. Demokratik siyasetin amacı hükümet etmektir. Bu parlamento aritmetiğine göre, 7 koalisyon ihtimali mevcuttur. Bunların 6 tanesi, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kabul etmezse olmaz. Nitekim AKP, meclisin koalisyon engelleme gücü açısından en kuvvetli partisi konumundadır. Meclisin kalan 3 partisinin her birinde 2’şer koalisyonu engelleme gücü vardır. Nedir? Kalan 3 partinin politik kuvveti birbirine eşittir. Bu çerçevede, Halkların Demokratik Partisi (HDP), 1950’den beri mecliste politik gücü en yüksek küçük siyasi parti konumundadır. Kalan 3 partinin biri veya bir bölümü ile uzlaşamazsa, AKP’nin iktidarda kalabilme şansı yoktur. Bu çerçevede, herkesin kuvveti esas olarak birbirine eşittir. Bunu akılda tutmakta fayda vardır.

    Şimdi bu durumda buradan ne çıkar? Bir tür koalisyon çıkar elbette. Milletin beklediği siyasi iklimin yumuşaması, bir nevi, havanın ılımanlaşması ise siyasetin isteneni sağlaması esastır.

    Bu köşe yazısı 09.06.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır