Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Şangay Beşlisi listesinde de aynı OECD’de olduğu gibi hep en dipteyiz

    Güven Sak, Dr.25 Mayıs 2015 - Okunma Sayısı: 2409

    Bugünlerde Türkiye ile ilgili olarak bir tespit yapmam istense galiba hep aynı biçimde başlıyorum. “Türkiye’de pek kıyaslama yapılmaz” diyorum. Türkler her nedense kendilerini hep kendileri ile kıyaslarlar. Dışarıda bir dünya olduğundan pek de haberli sayılmazlar. İçlerine çok kapalıdırlar. Ama bir kıyaslama yapmak gerekirse de biz kendimizi hep Batı ile karşılaştırırız. Zinhar Orta Doğu’ya filan bakmayız. Asya ile fazla ilgilenmeyiz. Peki, OECD değil de Şangay Beşlisi listeleri olsa, sizce yerimiz nasıl olur hiç düşündünüz mü? Ben size hemen söyleyeyim. OECD değil de Şangay Beşlisi listesine de baksak yerimiz en dipten milim kıpırdamaz. Gelin anlatayım.

    Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomi ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP)’nun yıllık raporlarını hep ilginç bulmuşumdur. Türkiye dâhil Asya-Pasifik bölgesinin tamamını kapsadığı için perspektif geliştiricidir. 2015 UNESCAP raporu Asya-Pasifik bölgesinde kapsayıcılık üzerineydi. Biz genellikle kıyaslamayı hep Avrupa ile yaptığımız için içimiz kararır. UNESCAP raporu da doğrusu ya, içimizde güller açtıracak cinsten değil. Yine de iyi tarafından başlayayım.

    Asya-Pasifik bölgesinde tam 1,6 milyar insan, nüfusun yüzde 51’i, günlük 1,25 dolarlık yoksulluk sınırının altındaymış 1990 yılında. Şimdi bu oran yüzde 18’e gerilemiş. Son 25 yılda yoksulluk dünya ölçeğinde azaldıysa bu sayede azalmış. Türkiye’de de bu oran 1991’den bugüne yüzde 2,1’den yüzde 1,3’e tam yüzde 36 azalmış. Ama mesela Çin’de yüzde 60’tan yüzde 12’ye tam yüzde 80 azalmış. Büyüme olmuş. Yoksulluk azalmış. Peki, büyüme ne kadar kapsayıcı olmuş? Bölgede 1990-1999’dan 2000-2012’ye iktisadi büyüme bütün ülkelerde iktisadi açıdan baktığınızda kapsayıcı olmuş. İki ülke hariç. Hangileri? Gürcistan ve Türkiye. İsterseniz buna biraz bakalım. Türkiye 22 ülke arasında ekonomik kapsayıcılık endeksinde 16’ncılıktan 22’nciliğe doğru gerilemiş. Peki, ama ne olmuş?

    UNESCAP endeksinde ekonomik kapsayıcılık bahsinde kullanılan 5 ana parametre var. Birincisi, 1990-1999’dan 2000-2012’ye günde 1,25 dolarlık yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı artmış mı, azalmış mı? Azalmışsa kapsayıcı büyüme, yoksa değil. İkincisi, gelir dağılımını ölçen Gini katsayısı artmış mı, azalmış mı? Mesela Çin’de yoksulluk yüzde 80 azalmış ama Gini katsayısı da 30’dan 40 küsura çıkmış. Ne olmuş? Mutlak yoksulluk hızla azalırken, gelir dağılımı büyük bir hızla bozulmuş. Üçüncüsü, en üst yüzde 20’lik gelir diliminin toplam gelirden aldığı payın en düşük yüzde 20’lik gelir diliminin aldığı paya oranı 1990’lardan 2000’lere artmış mı, azalmış mı? Bir nevi en yüksek gelirlilerle en düşük gelirliler arasındaki farkın kat sayısı ne kadar inmiş ya da artmış sorusu bu da. Dördüncüsü, işsizlik oranı 1990’lardan 2000’lere artmış mı azalmış mı? Eğer memleket büyürken işsizlerin oranı da artıyorsa bakın bu da iyi değil kapsayıcılık açısından. Büyüme ne kadar kapsayıcı ise o kadar çok işsiz de iş bulabiliyor olmalı. Beşincisi ise, kadınların işgücüne katılım oranı 1990’lardan 2000’lere artıyor mu, artmıyor mu? Artıyorsa kapsayıcı, yoksa değil.

    Şimdi bu ilkelere göre hesaplanan kapsayıcılık endeksine bir bakın lütfen. Asya ülkeleri arasında Türkiye ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerini kapsayıcılığı açısından nerede yer alıyor?

    Birincisi, Türkiye 1990-1999 döneminde 22 Asya-Pasifik ülkesi arasında ancak 16’ncı sırada yer alabiliyor. OECD sıralamalarında nasıl bu konuda hep nal topluyorsak, burada da aynı manzara dikkat çekiyor. Tayland 1’inci, Kazakistan 2’nci, Laos 3’üncü, Çin 6’ncı, Hindistan 17’inci, Ermenistan ise 21’inci sırada kapsayıcılık endeksinde. Bu ilk nokta.

    Geleyim ikincisine. Türkiye 2000-2012 döneminde kapasayıcılık endeksinde 4 sıra gerileyerek 20’nciliğe geriliyor. Neden? 3 nedenle. Birincisi, köyden kente gelen kadınları istihdama katamıyoruz. Kadınların işsizlik oranı kentleşme oranı arttıkça artıyor. 8 yıllık kesintisiz eğitimle birlikte bu problemin nasıl çözülmeye başladığını artı somut olarak görmeye başlayacağız yakında. İkincisi, 1990’lardan 2000’li yıllara işsizlik oranı artıyor. İşsizlik 2001 krizi ile çıktığı yüzde 10’luk düzeyden bir türlü gerilemedi bu dönemde. Büyüme istihdam yaratmadı. Bir nevi 2000’li yıllarda büyümenin bereketi kaçtı. Üçüncüsü ise en yüksek gelir diliminin gelirden aldığı pay ile en düşük gelir diliminin aldığı pay arasındaki fark biraz daha açıldı 1990’lı yıllardan 2000’li yıllara. Hal böyle olunca, kapsayıcılık endeksinde Türkiye geriledi. Çin de 6’dan 10’unculuğa geriledi bu arada. Hindistan 17’de kaldı. Rusya 5’inci iken 7’nciliğe geriledi. Ama biz 22 ülke arasında 20’nci olduk. Şahtık şahbaz olduk bir nevi.

    Türkiye’yi Avrupa ile kıyaslamayı bırakalım, artık kıyaslamayı Asya ile yapalım deseniz yine de yüzümüzün gülme şansı yok benim gördüğüm. Kapsayıcılık endeksinde hem pek aşağılardayız hem de vaziyet iyiye doğru gitmiyor. Yarın hesabı Şangay Beşlisine göre yapmayı norm kılsak, OECD endekslerindeki yerimizden farklı bir yerimiz olmayacak. Yalnızca neşemiz daha da kaçacak. Çöken Batı medeniyeti içinde listelerin en dibindeydik, Asyalı listelerde de en dipteyiz.

    Vakıa dedikleri bu olsa gerek. Nereden nasıl bakarsan bak sonuç hiç değişmiyor. Zira ortada yapısal bir bozukluk var.

    Tablo: Seçili Asya ve Pasifik ülkelerinin ekonomik kapsayıcılık performansları

    Kaynak: UNESCAP, 2015 Asya Pasifik Ekonomik ve Toplumsal Araştırmaları Raporu

    Bu köşe yazısı 25.05.2015 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır