TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Daha önce hiç aklıma gelmemişti. Memlekette Osmanlıca tartışmaları alevlenince hatırladım. Ben geçenlerde Çin’de dolaşırken, Çin parası Yuan’ın üzerinde “Osmanlıca” ’nın da yer aldığını görerek şaşırmıştım. Yuan’ın arka yüzünde 5 farklı alfabe ile, 5 farklı dilden yazılmış bir ifade var. Elinizdeki 1 Yuan ise üzerinde 5 ayrı dilde, 5 ayrı alfabede ‘1 Yuan Çin Halk Bankası” yazıyor. Ben önce Osmanlıca değil, Arapça sandım. “Yok, o Türkçe” dediler, Uygur Türkçesi ama Arap alfabesi ile yazılmış. Uygurlar, İslam’la birlikte Arap alfabesine geçmişler, Çin idaresinde ise 1960’lardaki Kültür Devrimine kadar Latin alfabesini kullanıyorlarmış, sonra Arap alfabesine geçmişler. Ne olmuş? Arap harfleri ile yazılmış Türkçe. Yani? Fonetik ve yapı bakımından bazı farklılıklar mevcut ama Osmanlıca demekte bir mahsur olmasa gerek. Osmanlıca dediğiniz başka nedir ki? Uygur Türkçesinin tamamını anlayamayabilirsiniz, o kelimeleri o aralar nereden aldıklarına bağlı. Aynı Osmanlıca gibi. Alfabeyi öğrenseniz bile o dönemdeki Türkçe, Farsça, Arapça kelimelerin terkibi önemli. Önerim şudur: Madem Osmanlıcayı canlandırmak istiyoruz, Çin’de kanlı canlı hala kullanılanı var. Uygurları ihmal etmeyelim, onlarla da ilgilenelim lütfen.
Tayvanlı yönetmen Ang Lee’nin filmlerini izlemeyi sever misiniz? Ben hepsini pek severim. En son 2013 yapımı Pi’nin Yaşamı (Life of Pi) ile En İyi Yönetmen Oscar’ını da almıştı. Bundan yıllar önce Ang Lee’nin bir başka filmini “Crouching Tiger, Hidden Dragon” (buradaki sinemalarda galiba Kaplan ve Ejderha adıyla oynamıştı)’ı seyrederken ilk kez Uygurların ne kadar bizden olduğunun farkına vardım. Benim hatam. Filmin içindeki şarkının tınısı zaten yabancı gelmemişti. Sonra birden şarkı söyleyen “gördüm bir güzel kız” dedi. Üstelik aynı bizim Anadolu Türkçesi ile. Kalanı anlaşılmazdı. Ama bana yetti. Film 2001’de yapılmış olduğuna göre, demek ki, 2003’ten filan bahsediyorum. İşte o zamandan beri, Uygurlara neler oluyor diye arada bir bakıyorum. Filmdeki şarkıyı da doğrusu ya hiç unutmadım.
Dünyada Çinlilere göre 10 milyon Uygurlara göre ise 35 milyon kadar Uygur Türkü yaşıyor. Onlar yaşadıkları topraklara Doğu Türkistan diyorlar. Çinliler ise ŞinCang (XinJiang) diyorlar. Çince manası da pek Uzay Yolu dizisi tınısında. Xin yeni, Jiang ise sınır demek. Geçenlerde bir Çinli diplomat bana “Biliyorsun, Doğu Türkistan” diye bir yer yok dedi. Ben de, “Tabii, Batı Ermenistan diye bir yer de yok” diye cevap verdim. Ne yapalım akıllarda bir yerde duruyor işte. İsteseniz de öyle, istemeseniz de öyle.
Neyse konuyu daha fazla dağıtmayayım. Bundan birkaç hafta önce Çin’de dolaşırken, bir dostum, Çin parası Yuan’ın üzerinde kaç yazı türü olduğunu bilip bilmediğimi sordu. 1 Yuan’ı bana gösterince, “bu herhalde Arapça” dedim, sol alt satırdaki ifadeye bakarak. “Yok canım”, dedi dostum. “Orada 1 Yuan Çin Halk Bankası yazıyor. Türkçe olarak” dedi. Yuan’ın üzerinde 5 ayrı alfabeyle “1 yuan Çin Halk Bankası” yazıyor. Han Çincesi, Moğolca, Uygurca, Çuang (Zhuang) Çincesi Tibet dilinde. Uygur Türkçesi söz konusu olduğunda, halk karşılığında helq’mi demek lazım, xaliq mi diye bir doktrin münakaşası var. Ama Türkçe işte. Arap harfleriyle yazılmış Türkçe. Nedir? “Osmanlıca”. Ben bu durumda, Uygurca’nın yaşayan Osmanlıca olarak kabul edilip, üzerinde çalışılmaya başlanmasını önerebilirim.
Hem belki bakarsınız Osmanlıca vesilesiyle Şincang Uygur Özerk Bölgesi ile daha yakından ilgilenmeye başlarız. Oralarda Çinli dostlarımızın söylediği gibi İslamcı terör örgütleri mi var, yoksa Uygur Türkleri yaşam mücadelesi mi veriyor? Onunla da ilgileniriz. Dünyanın neresinde Müslümanların bir derdi varsa ilgilenmeye çalışıyoruz. Ben en son Mindanao Müslümanlarının Filipinler hükümeti ile ateşkes imzalanmasını ilgiyle izlemiştim. Moro İslamcı Kurtuluş Cephesi barış masasına yeniden oturdu. Arabuluculuğu İsviçrelilerin yapmasından pek hoşlanmadığımı da hatırlıyorum. Belki İsviçre Dışişleri Bakanlığı’ndaki dostlarımı kıskandığımdandır. Ben bari bu vesileyle olsun Uygur Türkleri ile azıcık ilgilenelim derim. Hem dilleri “Osmanlıca”, hem Müslümanlar, hem de üstüne üstlük Türkler. Ne diyeyim? Yoksa ortadaki tartışma, fazlasıyla geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler bir tartışma gibi duruyor.
Bu köşe yazısı 26.12.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024