Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    İsteyen 2003-2007 ile avunadursun biz gerçek duruma bakalım

    Fatih Özatay, Dr.28 Kasım 2014 - Okunma Sayısı: 2274

    Ekonomideki her bir puanlık büyüme için ihtiyaç duyulan borçlanma çok arttı. Bu yolla sağlanan büyüme, Türkiye'nin riskini arttırıyor. Dolayısıyla, bu büyüme artışı kalıcı olmuyor.

    Çok çarpıcı ve bir o kadar da düşündürücü: Son yıllarda, ekonomimizin her bir puanlık bir büyüme oranı için ihtiyaç duyduğu net dış finansman (dış borçlanma) çok arttı. Farklı bir biçimde de ifade etmek mümkün: Büyüme oranımız belirgin biçimde azalırken, hem cari işlemler açığımız hem de net dış borçlanmamız hızla yükseldi.

    2003-2007 dönemi ile 2008-2014 dönemi karşılaştırıldığında bu olumsuz gelişme hemen belirginleşiyor. Ama dahası da var. Karşılaştırma 2012 ve sonrası için yapıldığında çok daha sevimsiz bir gerçek karşımıza çıkıyor. Net dış borçlanmamız zirveye ulaşırken, özel kesimin yatırımlarının artış oranı negatif oluyor. Yani, sadece yatırımların artış oranı azalmıyor, bir de eskisine kıyasla daha az yatırım yapılıyor. Dikkat: Daha çok dış borçlanma ve daha az yatırım birlikte gerçekleşiyor.

    Ve yine dikkat: Çok daha fazla net dış finansman kullanılarak yapılan bu yatırımların, azımsanmayacak bir kısmının inşaat yatırımı olduğunu unutmamak gerekiyor. Yani, verimliliği artıran, daha ileri teknoloji kullanarak üretim yapan ve ihracata dönük tesislerin kurulmasına yönelik bir dış borç artışından söz edip, “borcumuz arttı ama ileride bu borcu rahatlıkla ödeyecek bir üretim yapısına kavuştuk” diyemiyoruz.

    Şimdi sıra sözünü ettiğim dönemler için bu gelişmeleri gösteren tabloya geldi. Tabloda, 2003’ten bu yana (AKP’nin işbaşına geçtiği 2003 yılından itibaren) gerçekleşen gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesi ve özel yatırım artış oranları ile cari işlemler açığının ve net dış finansmanın milli gelire oranları var. Son sütunda ise her bir puanlık GSYH büyüme oranına karşı gelen GSYH’nin yüzdesi olarak net dış finansman yer alıyor.

    fft16 mf2712895.520px

    Bu yılın ikinci yarısı ile 2015’te bu tablonun olumlu yönde değişme olasılığı var mı? Ne yazık ki yok.

    Üçüncü çeyreğe ilişkin GSYH değerlerini iki hafta sonra öğreneceğiz. Ancak daha önce yayınlanan veriler, 2014’ün GSYH büyüme oranının 2012 ve sonrası dönemdeki ortalama büyüme oranı kadar olacağını ima ediyor. Özel yatırımlardaki düşüş ise daha şiddetli bir düzeyde seyrediyor. Buna karşılık, hem cari açıkta hem de net dış finansmanda bir miktar düşüş olacak. Yine de cari denge 2003-2007 ortalamasının oldukça üzerinde bir açık verecek.

    2015’te büyüme oranımızın ne değer alacağı üç unsura bağlı. Yurtdışı finansal piyasalarda gerçekleşmesi en muhtemel senaryo, bizim gibi ülkelere daha az net dış finansman geleceği senaryosu. Bu, büyüme oranımızı düşürücü yönde çalışacak. Buna karşılık, seçim yılı olmasının da etkisiyle kamu harcamaları artabilir ve büyüme oranını yükseltici yönde çalışabilir. Üçüncüsü, yine seçim yılının etkisiyle, tüketici kredilerinin artış oranının yükselmesini engelleyen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu kararları gevşetilebilir. Bu da büyüme oranını artıracak bir gelişme olur.

    Bu üç unsurun büyüme üzerine net etkisi ne olur? Şimdiden belirtmek zor. Zira kamu harcamalarının ne kadar artırılacağına ve kredi kısıtlarının ne kadar gevşetileceğine bağlı. Ama şunlar kolaylıkla belirtilebilir: Bir: Bu yolla sağlanan büyüme, net dış finansmanın azaldığı bir ortamda Türkiye’nin riskini artırır. İki: Dolayısıyla, bu büyüme artışı kalıcı olmaz.
    Bu rahatsızlık verici tablodan kurtulmak isteyen herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi gerekiyor. Düşünmek istemeyen ise 2003-2007 dönemi ile avunmaya çalışabilir.

    Tabloya ilişkin not: Verilen değerler, her çeyrek yılda gerçekleşen değerlerin ortalamaları. Tam olarak şöyle: Yatırım ve GSYH artış oranları için ortalamalar, her çeyrekteki yıllık artış oranlarının ortalamaları. Cari açık ve net dış finansman için verilen ortalamalar ise, herhangi bir çeyrekte bu değişkenlerin aldıkları değerlerin o çeyreğin GSYH’sına oranlarının ortalamaları. Son sütunda (beşinci sütunda) yer alan değerler ise, basitçe dördüncü sütundaki, değerlerin ikinci sütundakilere bölünmesiyle elde ediliyor.

     

    Bu köşe yazısı 27.11.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır