Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Enflasyonu takmazsan, küme düşersin

    Güven Sak, Dr.10 Temmuz 2014 - Okunma Sayısı: 1728

    Avrupa Birliği Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi yüzde 2, Avrupa’da gerçekleşen enflasyon yüzde 0,05. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi yüzde 5, Türkiye’de gerçekleşen enflasyon oranı yüzde 10 sınırında. Avrupa’da faiz düşse mi diye bir tartışma var. Türkiye’de faizi indiriyoruz. Ben bu son günlerde enflasyonu fazla takmadığımız kanaatindeyim. Zaten başka ülkelerle kıyasladığınızda da, Türkiye’de enflasyon oranı düşük değil, yüksek görünüyor. Geçenlerde Economist Intelligence Unit (EIU) tam da böyle bir tablo yayınladı. Tabloya bakınca, ‘Enflasyonu takmazsan, küme düşersin.’ diye düşündüm. Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan evvelki gün, ‘Doğrusu neyse siz onu yapacaksınız ve söylenenlere aldırış etmeyeceksiniz.’ dedi ya, gelin bir kez daha altını çizeyim.

    EIU’nun grafiğine bakarken, aklıma üç konu takıldı. Birincisi, Türkiye’nin yüksek enflasyonlu ülkeler listesindeki 17ciliği bizi birlikte anılmak istemeyeceğimiz ülkeler listesine yerleştiriliyor. Liste başı Venezuela, ikincisi Arjantin, üçüncüsü Suriye. Ukrayna, Mısır ve Nijerya da listede. Bu arada Nijerya, enflasyon performansında da bizden iyi durumda. Şimdi bana söyler misiniz? Bu listede, bu ülkelerle birlikte anılmak, Türkiye gibi hayalleri olan bir ülke için manalı mıdır? Değildir. Utanç vericidir.

    Bu listede yer alan ülkeler kendi ekonomilerini yönetme problemi olan ülkeler. Venezuela iç karışıklıklarla baş etmeye çalışıyor. Popülizmden ekonomiyi yönetmeye vakit yok. Mısır içine düştüğü iç siyasi çalkantı nedeniyle, reform yapamayan, ekonomisini yönetemeyen bir ülke. General Sisi kendisini cumhurbaşkanı yaptı ama ekonomi ile ilgilenmeye daha başlayamadı. Reform diye en son yapa yapa, bira üzerindeki vergileri yüzde 200 artırdı. Müslüman Kardeşler muhalefetinin karşı çıkmayacağı ekonomi tedbirleri bularak, Mısır’ın yönetilebilmesi mümkün değil. Nijerya hala İslami terör saldırıları ile baş etmeye çalışan bir ülke konumunda. Devletin bir de ekonomi yönetecek hali yok. Sudan’da daha devlet yok. Nerede kaldı birileri ekonomiyi yönetsin. Arjantin, hala dünya ekonomisinin uyumlu bir parçası haline gelemedi. Cumhurbaşkanı’nın en son ataması ilginçti. Ricardo Mortes, Milli Fikrin Stratejik Koordinatörü oldu. Milli fikir diye bir şeyin olduğu yerde ne olur?  Hadi siz farz edin bakalım. Normal değil yani.

    İkincisi, Türkiye bundan otuz yıl önce, yirmi yıl önce hep enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler listesindeydi. Şimdi hala oradayız. Arada enflasyon oranımızı yüzde 80’lerden yüzde 8’lere indirdik ama hala aynı listede önde gelen ülkelerden biriyiz. Bu performans, orta gelirli ülkeler listesinden yüksek gelirli ülkeler listesine geçmek isteyen bir ülke için tezattır. Çin’in uyanması ile dünyada enflasyon bir problem olmaktan çıkmıştı. Sonra küresel kriz ile kuruyan talep enflasyonu bitirdi. Nerede kaldı? Türkiye’de. Bir nevi dünden kalma hadisesi yani.

    Peki, neden böyle? İç talebe dayalı büyümenin Türkiye ekonomisinin kapasite kısıtlarını belirgin hale getirmesinden bana sorarsanız. Türkiye’de özel sektör düne kadar yoğun bir biçimde yatırım yaptı. İç talebi o yatırımlar körükledi. Ama bir ülkenin hastanesi neyse, postanesi de öyle oluyor. Yatırım üzerine yatırım da yapsanız, eğitim sisteminiz çalışmıyorsa, hukuk sisteminiz işlemiyorsa, vergi sisteminiz Nuh’tan kalmaysa, bir halden ötekine doğru geçemiyorsunuz. Beceriksiz olan yalnızca dünden kalma devlet aygıtı değil. Şirketlerimiz de beceriksiz. Belli bir ölçeğe ulaşınca şirketleri verimli bir biçimde işletmek mümkün olmuyor.  Ne oluyor? Yatırımlarınızın verimliliği giderek azalıyor. Yatırımın bereketi olmuyor. Şirket büyütmek demek, patronunun hanımında bile bir davranış değişikliği demektir. Ama biz oralarda henüz değiliz. Zor iş yani.

    Üçüncüsü, ben bu listede esas olarak bir tek Türkiye’nin işinin zor olduğunu düşünüyorum. Yabancı yatırımcı bu listeye baksa, kısa vadeli olarak öncelikle Türkiye’ye gelmek ister. Ama ancak kısa vadeli ister. Ne olur? Şöyle olur: Yüksek enflasyon, yüksek nominal faiz demektir. Yabancı yatırımcı yüksek reel getiri aramaz, nominal faize bakar. Ne olur? Sıcak para gelir. Vadesi kısadır. Kur değerlenir. Ülkenin dengesi bozulur. Nitekim bize de böyle oluyor. Nominal faiz enflasyon nedeniyle yüksek alıyor. Türkiye sıcak para cenneti oluyor. Büyüyoruz sanıyoruz ama aslında geleceğimizi yiyoruz. Kötü oluyor.

    Ben Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme patikasında olmadığı kanaatindeyim. Bu yolla yüksek gelirli ülke olunmayacağını düşünüyorum. Ne yapalım? Hem yiyerek, hem de zayıflanamıyor. Emek olmadan yemek olmuyor.

    Enflasyonu takmayan işte böyle küme düşer.

    gs1007.520px

     

    Bu köşe yazısı 10.07.2014 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

     

    Etiketler:
    Yazdır