Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Gazetecilerin değil, asıl reklamcıların işi zor

    Güven Sak, Dr.20 Haziran 2014 - Okunma Sayısı: 1337

    Radikal’de de durum benzer. Okuyucunun internet okuryazarlığı ne kadar yüksekse, gazeteyi kâğıt üzerinde satmak da o denli zor.

    Ben, 1996 yılında Radikal’de ekonomi yazıları yazmaya başladım. O zaman dünya bir başkaydı. Dünyamız daha çok ”Hazine bu hafta borcunu döndürebilir mi, döndüremez mi?” etrafında dönerdi. Yalnız benim değil, o vakit, iktisat muhabbetlerinin konusu da öyleydi. Şimdi Türkiye değişti; kamu borç stoku 2000’lerin başındaki yüzde 100’lerden yüzde 30’lu rakamlara geriledi. Ekonomi sütunlarının sohbet konusu faiz-kur-borsa üçgeninin dışına çıkabildi. Ben pek memnun oldum. Doğrusu bu değişikliğin tadını çıkarıyorum. 1996’dan beri Türkiye olumlu yönde değişti.

    1996 yılında iPhone daha yoktu. Akıllı telefon nedir bilmezdik. iPhone çıkalı henüz 7 yıl oldu. Twitter ve Facebook da yoktu. O zamanlar bir tek gazete okur, bir de televizyon seyrederdik. Ama artık bu durum değişmeye başladı.

    1996’da yazı yazmaya başladığım Radikal artık basılı olarak çıkmayacak. Kâğıt israfı olmayacak. Radikal,  sanal bir gazete olacak. Dünya değişince, değişime uyum sağlamak gerekir. Ben de bundan böyle sanal bir gazete yazarı olacağım. Vakıa ile kavga edilmez.

    Ama Eyüp Can arayıp da gazetemizin artık basılı olarak çıkmayacağını söylediğinde azıcık bozulduğumu itiraf etmeliyim. Öncelikle aklıma ”Neden Radikal?” sorusu gelmedi değil. Ama daha sonra bir süredir aklımı kurcalayan bir başka meseleye bağlandı isyanım. Okurları arasında internet okuryazarlığının bu kadar yüksek olduğu bir gazete sanal hale dönüşmesin de, ne yapsın?

    Türkiye’nin ancak yarısı internete bağlanabiliyor. Erkekler, kentliler ve batılılar. Daha gençler. Sanırım bu nitelikler Radikal’in okur profili ile de uyuşuyor. Böyle bakınca, Türkiye’de böyle bir deneye başlayacaksak, Radikal’in buna son derece uygun olduğunu düşünüyorum. Hatta imkânlar setinin genişliği ile heyecanlanmaya bile başladım. Artık yazılara bağlantılar da ekleyebileceğim yeni bir mecrada olacağım. Benim de keşfetmem gerekenler var. Kulağa hoş geliyor doğrusu.

    Geçenlerde okuduğum, Amerika’da ileri teknoloji köpüğünün 1990’larda sönmesi sonrası hisse senedi piyasalarının çöküşünün neden olduğu tüketim daralmasını 2008 krizinin neden olduğu tüketim daralması ile karşılaştıran bir kitapta ana konu, tam da böyleydi. Hisse senedi, yalnızca en üst yüzde 20’lik gelir diliminde olanların tasarruf aracıymış. Buna göre hisse senetlerinin yüzde 90’ı zenginlerin elinde. İleri teknoloji köpüğü patlayıp, gelirler olumsuz etkilenince, o vakit yalnızca zenginler zarar görmüş. Hatırlayın; bizde de kamu borç stoku yüzde 100’den yüzde 30’a düştü. Bütçede faiz harcamaları azaldı. Ama tüketim bundan olumsuz etkilenmedi. Hâlbuki son kriz, toplumun en çok borçlu, en alt gelir diliminde yer alan kesimlerini vurdu. Ne oldu? İşte o zaman tüketim azaldı. Büyüme durdu. Kriz her yere sirayet etti. Neticede krizin fakirleri vuranı daha etkili oluyor.

    Radikal’de de durum benzer. Okuyucunun internet okuryazarlığı ne kadar yüksekse, gazeteyi kâğıt üzerinde satmak da o denli zor.

    Ama siz yine de gazetecilere üzülmeyin. Bu tenolojik değişime rağmen herkes sağlıklı haber almak, doyurucu bilgilenmek istiyor. Burada bir problem yok. Asıl reklamcıların işi zor.

    Amerika’da akıllı telefon dönemi çocukları haftada yarım saatten daha az televizyon seyrediyormuş. İnsanlar artık kendi programlarını kendileri tasarlıyorlar. Reklamsız Netflix her yeri sarıyor. Ben size söyleyeyim, artık eskisi gibi, esir bir reklam izleyici kitlesi yok. Ne olacak? Yeni bir reklamcılık konsepti ortalığı saracak. Hayat reklamcılar için daha zor olacak. En azından bana öyle geliyor.

    Ne demiştim? Vakıa ile kavga olmaz. Bundan sonra, internetteki Radikal’de görüşürüz.

     

    Bu köşe yazısı 20.06.2014 tarihinde  Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır