Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Türkiye Sefalet Endeksinde Kıbrıs’tan kötü durumdadır

    Güven Sak, Dr.29 Mayıs 2014 - Okunma Sayısı: 2263

    Ülkeler ikiye ayrılıyor: İçinde bulundukları durumun farkında olanlar ve içinde bulundukları durumun farkında olmayıp, bir hayal aleminde yaşayanlar. Ben son günlerde Türkiye’nin ikinci grupta liderliği garantilemek üzere olduğu kanaatindeyim. Neden böyle düşünüyorum? Bir süreden beri Arthur Okun’un 1970’lerden kalma Sefalet Endeksi’ni merak edip ülke ülke bakıyorum. Baktıkça başlangıçtaki kanaatim giderek güçleniyor. Türkiye, yalnızca içinde yaşadığı kavanozun dünyanın ta kendisi olduğunu düşünen küçük kırmızı balığa benzemiyor. Üstelik bir başka dünyanın mümkün olabileceğine de asla inanmıyor. Yoksa Türk’ün Türk’e propagandasının bir sınırı olabilirdi. Ama buyurun, yok işte.

    Benim gibi saçı beyazlamış iktisatçılar Arthur Okun’un Sefalet Endeksi (Misery Index)’ni hatırlarlar. Endeks son derece basittir. İki parametrenin toplamından oluşur: Enflasyon oranı ve işsizlik oranı. Endekse sefalet adının verilmesi tam da bundandır: İnsanlar hem artan biçimde işsiz kalıyor, hem de hayat giderek pahalılaşıyorsa, orada sefil bir durumun olması, hepimizin de buna üzülüyor olması gerekir. Endeksin çıkış noktası tam da budur. Ama bakın bu ortadaki diz boyu sefalet, doğrusu ya bizi üzmüyor. İki noktanın altını çizeyim, müsaadenizle.

    Birincisi, Türkiye’nin enflasyon oranı öyle böyle değil çok yüksektir. Yüzde 10’lara doğru tırmanan bir enflasyona uygar dünyada rastlamak mümkün değildir. Hele hele Çin’in entegre olduğu ve maliyetlerin bu nedenle azaldığı bir dünyada, yüksek enflasyon altında yaşamak için Venezuela gibi özellikle beceriksiz olmak gerekir. Zimbabve gibi demokrasi dışında yaşamak gerekir. Türkiye böyle değildir ama Türkiye yine yeniden yüksek enflasyonu kanıksamış gibidir. Dün yüzde 80 enflasyon bize normal gelirdi. Şimdilerde ise yüzde 8’lerde salınan bir enflasyon bize normal gelmektedir. En başta da Merkez Bankası’na normal gelmektedir. Merkez Bankamızın enflasyon hedefi yüzde 5’tir. Lafın gelişi ortada bir hedef varmış gibi yapmaktadır. 2006’dan beri enflasyon hedefe doğru yakınlaşamamakta, şimdilerde ise uzaklaşmaktadır. Merkez Bankamız yüzde 5 değil, yüzde 8-9 enflasyonu hedefliyormuş gibi yapmayı tercih etmektedir. Merkez Bankası neden hedefi değiştirmez? Anlayamam. Yüksek enflasyon, yüksek nominal faiz getirir. Son günlerde sıkça söylense de, faizin enflasyonu artırdığı iddiası yanlıştır. En azından şöyle diyeyim: Ben öyle bir şey duymadım. Türkiye, enflasyonla mücadele etmediği için, döviz kurunun değerlenmesine de seyirci kalmaktadır. Bu kötüdür. Önce bir hadiseyi tespit edelim. Vakıanın altını çizelim. Geleyim ikinci noktaya. Türkiye’nin işsizlik oranı hem yüksektir hem de artık inatçı bir nitelik kazanmıştır. Yüzde 10’larda dans eden bir işsizlik oranı yüksektir. Üstelik unutmayın işsizlik oranı 2001 krizi ile çıktığı noktadan son on yılda asla aşağı inmiş değildir. Şimdi bu iyi midir? Kötüdür.

    Bunları alt alta toplarsanız, Türkiye’nin bugünkü Sefalet Endeksi değerini bulursunuz: Türkiye için endeks değeri şimdilerde 20’ye doğru gitmektedir. Bu hem artıştır, hem de kötüdür.  Grafik Türkiye, Kore ve Güney Kıbrıs için sefalet endeksi serisini göstermektedir. Ne görüyoruz? Birincisi, Türkiye’deki ataletin kaynağı endeks değerinin dün çok yüksek olmasındandır. 100’lerin üstünden buralara gelince, mevcut 20 bize normal gibi gelmektedir. Yanlıştır. Kötüdür. İkincisi, Güney Kıbrıs’ın endeks değeri 15’lerdedir.  Türkiye’nin endeks değeri yaklaşık 20’dir. Kıbrıs’ta kriz vardır, Türkiye’de yoktur. Neden? Kıbrıs 2008 öncesinde normal bir ülkeydi. Sefalet endeksi 5’lerdeydi. Şimdi 15 onlar için artıştır. Türkiye için ise 20 acıtıcı gelmemektedir. Oysa gelmelidir. Kötüdür. Üçüncüsü, Kore’nin sefalet endeksi değeri 1980’lerden beri 5 etrafında salınmaktadır. Türkiye ise bu arada endeks değerinde dağların tepesine çıkmıştır.

    Grafik 1: Türkiye, Kore ve Güney Kıbrıs’ın Sefalet Endeksi (1991-2013)

    gs2905.520px

    Kaynak: WDI (World Development Indicators)

    Grafik bize Türkiye’nin 1990’ları nasıl heba ettiğini göstermektedir. Kore yürümüş, Türkiye geride kalmıştır. Neden? Onlar enflasyon problemini, işsizlik problemini halletmişler. Biz 21. yüzyılda hala geçen yüzyıldan kalma işlerle uğraşıyoruz. Bu israftır. Yazıktır.

    Ne demiştim? Ülkeler ikiye ayrılıyor: İçinde bulundukları durumun farkında olanlar ile içinde bulundukları durumun farkında olmayıp hayal aleminde yaşayanlar. Benim bu ikincilere baktığımda içim acıyor. Türkiye’ye baktığımda içim acıyor.

     

    Bu köşe yazısı 29.05.2014 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır