Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Bunlar neden bizim başımıza geliyor?

    Güven Sak, Dr.16 Mayıs 2014 - Okunma Sayısı: 2481

    Gelişen teknolojiyi yeniden keşfetmek gerekmiyor. İş güvenliği standartları da dünyanın her tarafında benzer.

    Doğrusu Soma faciası konusunda söylenecek çok şey var. Ama kayıplarımızın sayısı hala artıyor. Hadise devam ediyor ve biz milletçe ağlıyoruz. Bir taraftan da bunlar neden bizim başımıza geliyor diye düşünüyoruz. Halbuki maden kazaları dünyanın her tarafında oluyor. Ama ateş illaki düştüğü yeri kavuruyor. Bugün müsaadenizle size dünyadan birkaç rakam vereyim.

    Kömür, birinci sanayi devriminin itici gücüydü. Buhar makinesini işleten güç oradan geliyordu. Şimdi ikinci sanayi devriminin tam başındayız. İkinci sanayi devrimi, internetin ekonomimizin işleyişini değiştirmesi ile daha yeni başlıyor. Ama işin aslına bakarsanız elektrik olmadan internet de olmuyor. 2011 yılı rakamlarına göre, Amerikan elektriğinin yüzde 42’si kömürden geliyor. Bu oran Türkiye’de daha yeni yeni yüzde 30’a doğru yükselmeye başladı. Bu açıdan bakarsanız, Türkiye’nin kendi yerli kömür yataklarını daha yoğun kullanma ve bunlardan daha etkin faydalanma politikası son derece yeni. . Kömür 19uncu yüzyıldan kalma bir enerji kaynağı olsa da 21inci yüzyılda hala yoğun olarak kullanılıyor. Bir taraftan bakarsanız, dünya hızla değişiyor. Bir taraftan bakarsanız, güneşin altında 19uncu yüzyıldan beri yeni bir şey yok.

    Madencilik dünyanın en tehlikeli işlerinden biri. Kömür madenciliği ise , madencilik faaliyetleri arasında en tehlikelisi. . Sayın Başbakanımızın evvelki gün dediği, aslında içerik açısından pek de yanlış değil : Kömür madenlerinde daha fazla iş kazası oluyor.

    Amerika’da 2013 yılında kömür madenlerinde 20 madenci hayatını kaybetti. 19uncu yüzyıldan bugüne, rakamlar şöyle görünüyor: 1880’den 1910’a kadar Amerika’da her yıl kömür madenlerinde binlerce kişi hayatını kaybediyordu. Yalnızca 1907’de 3242 kişi kömür madenlerinde çalışırken can verdi. O yıl Batı Virginia, Monongah’taki tek bir madende 358 kişi aynı kazada hayatını kaybetti. En çok kayıp o yıl, tek bir patlamada verildi. i. 20inci yüzyılın ilk yarısında yıllık ortalama kayıp sayısı 1000’in altına hiç düşmedi. Sonra 1950’lerde ortalama kayıp sayısı 451’e geriledi. 1970’lerde ortalama 141 oldu. Sonra 1984’ten itibaren yıllık toplam madenci ölümleri 100’ün altına düştü. 1993’ten sonra ise yıllık kayıp sayısı 50’yi hiç aşmadı. 2006-2010 arasında ortalama 35 oldu. 2012-2013’te ise 20 oldu. Bir taraftan bakarsanız, dünya hızla değişiyor.Bir taraftan bakarsanız, güneşin altında 19uncu yüzyıldan beri değişen bir şey yok.

    Amerikalılar kömür çıkarmaya 1880’lerde başladılar. O günkü kömürle bugünkü kömür arasında bir fark yoktu. Kömür yine aynı kömür. O gün de kömürü çıkarmak için insanlara ihtiyaç vardı.. Bugün de öyle. Maden işçileri olmadan kömür çıkartılamıyor. Bugünkü maden işçileri ile o günkü maden işçileri arasında biyolojik bir farklılık da yok. Ama eskiden binlerce madencinin canı pahasına çıkartılan kömür şimdi çok daha az can kaybıyla çıkartılabiliyor. Elbette tek bir kişinin kaybı bile bir dünyanın sona ermesidir. Ama madencilik teknolojisindeki ilerlemeler ve iş güvenliği için getirilen standartlar sonucunda kömür üretmek için katlandığımız kayıpları sınırlandırmak mümkün hale geldi. Burada bir ilerleme olduğunu rakamlar gösteriyor. Bir taraftan bakarsanız, dünya hızla değişiyor. Bir taraftan bakarsanız, güneşin altında yeni bir şey yok.

    Peki, buna rağmen olan kazalarda yaşamını yitirenlere nasıl bakabiliriz? öyle ya, gelişen teknolojiyi yeniden keşfetmek gerekmiyor. İş güvenliği standartları da dünyanın her tarafında benzer. Tekerleği yeniden keşfetmemize de gerek yok. Peki, fark nerede? Neden bazı ülkelerde diğerine göre daha fazla insan ölüyor? Neden insan ölümleri sıfırlanamıyor?

    Geçen yılın başında Amerikan Harvard Business Review dergisinde ilginç bir makale vardı. Ocak-Mart 2013 sayısıydı. Ben okuyunca öğretici bulmuştum doğrusu. Araştırmacılar Çin’de madenciliği de içeren bir dizi tehlikeli sektörde çalışan 276 firma üzerine bir çalışma yapmışlar. Çalışma, “Çin’in Ahbap Çavuş Kapitalizminin Güvenli Olmayan Yanı” adını taşıyor ve 2008-2011 yılları arasında ölümle sonuçlanan kazaları ele alıyordu. Çalışmada firmaları ikiye ayırmışlar: Ortaklarından en az biri Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile ilişkili olan şirketler ile ÇKP ile ilişkisi olmayan şirketler. Sonuçlar ilginç: ÇKP ile bir siyasi bağlantısı olan şirketlerde can kaybı, siyasi bağlantısı olmayan şirketlere göre 5 kat daha fazla çıkmış. Siyasi kayırmacılık ve yolsuzluk oldukça belirgin bir biçimde görünür hale gelmiş. İlk tür şirketlerde teknoloji ve güvenlik tedbirleri üzerindeki kamu kontrolleri yeterince sıkı olamayabiliyor diye anlatıyordu çalışmayı yapanlar. İş güvenliği düzenlemeleri sağlam olsa bile, uygulama bir başka hikâyeydi.

    Bu köşe yazısı 16.05.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır