Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Tablo açık; yoruma gerek var mı?(7)

    Fatih Özatay, Dr.29 Mart 2014 - Okunma Sayısı: 1703

    Bizim dışımızda kalan ülkeler 'harikalar' yaratan ülkeler olsalar, "ne yapalım onlar müthişler" diye avunabiliriz. Ama durum öyle değil.

    Bir süredir bize benzer ülkelerle bizi karşılaştırıyorum. Önce kısa vadeli sorunlar açısından yaptım karşılaştırmayı. Son üç yazıda ise daha ‘derin’ sorunlara ışık tutacak göstergelere baktım. Bunlar, yatırım oranımız, eğitim düzeyimiz ve yüksek teknolojili ihracatımızın toplam ihracatımız içindeki payıydı.

    İki noktaya dikkat çekmek gerekiyor. Birincisi, ‘daha derin sorunlara ışık tutacak göstergeler’ tanımlamasını özellikle kullandım. Zira bize benzer ülkelere kıyasla daha az yatırım yapmamızın ya da yüksek teknolojili ürünlerin sanayi ürünleri ihracatımız içindeki payının ‘yok’ mertebesinde olmasının temelinde daha da derin sorunlar var. Asıl bunlar üzerinde durmak gerekiyor. Bunları ayrıntılı biçimde incelemeden mesela neden daha az yatırım yaptığımızı tam olarak anlamak mümkün olmaz.

    İkinci nokta, son yazımı bitirirken kısaca değindiğim nokta. Bugün biraz daha açmak istiyorum. Şu: Hem kısa vadeli göstergeler hem de daha derin sorunlara ışık tutan üç yapısal sorun açısından, Türkiye karşılaştırmada kullandığım on beş (bazen on dört) ülkeye kıyasla oldukça kötü bir konumdaydı. Ya son sıradaydı (kısa vadeli sorunlar açısından) ya da en sonda yer alan üç ülke içindeydi (yapısal göstergeler açısından). Bizim dışımızda kalan ülkeler ‘harikalar’ yaratan ülkeler olsalar, “ne yapalım onlar müthişler” diye avunabiliriz. Ama durum öyle değil. Bu ülkelerin ancak birkaçı zengin ülkelerle aralarındaki gelir farklığını kapatmış ya da kapatabilecek durumdaki ülkeler. Diğerleri, bu açıdan başarısızlar. Dolayısıyla, ele aldığım ve rastgele seçilmemiş, her birinin özel bir önemi olan göstergeler açısından son sıralarda gelmemiz çok sevimsiz bir durum.

    Tabloda bu karşılaştırmalarda kullandığım on beş ülkeyi bir de ABD’nin kişi başı gelirine oranla kişi başına gelirleri açısından karşılaştırdım. 1950-1980, 1981-2013 ortalamaları ve 2013 yılı değerleri var. Ayrıca son sütunda 2013’teki oranının 1950-1980 ortalamasından ne kadar yüksek olduğu belirtiliyor. 

    2013’teki kişi başına gelir düzeyinin yüksekliği açısından iki ülke diğerlerinden hemen ayrışıyor: Tayvan ve Kore. Bu iki ülkenin Rusya ile birlikte nüfusu en eğitimli ilk üç ülke olduklarını hatırlatayım. 1950-1980 dönemine kıyasla kişi başına gelir farklılığını hızla yükselten ülkeler de önemli. Tayvan ve Kore’yi, Malezya, Çin ve Tayland izliyor. Biz ise orta sırada yer alıyoruz. Yine dikkat: Orta sırada yer almamız olumlu anlamda pek bir şey ifade etmiyoruz. Zira 1950-1980 dönemindeki durumumuza kıyasla pek de bir yol almamışız 2013 itibariyle.

     

    Bu köşe yazısı 29.03.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır