TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Kamu projeleri değerlendirilirken artık bakkal hesabını bırakıp, fırsat maliyetlerine bakmamız lazım. Tabii bunu yapabilmek için, kamu kaynaklarının kullanımı ile ilgili tartışmalarda neredeyse hiç değinilmeyen “fırsat maliyeti” kavramını bilmek gerekiyor. Gelin, önce “fırsat maliyeti” nedir ona bakalım. Sonra da kamu kaynakları söz konusu olduğunda bu kavramın nasıl faydalı olabileceğini tartışalım.
Düdüğün Gerçek Maliyeti
Diyelim ki bugün elinizde 50 TL vardı ve harcayabileceğiniz bütün para buydu. Şimdi bu parayı bir düdük almak için kullandığınızı düşünelim. Düdüğün size maliyeti nedir? Eğer fırsat maliyeti kavramından haberdar değilseniz, düdüğün maliyetinin sadece 50 TL olduğunu düşünebilirsiniz. Ama kabul edersiniz ki, elinizdeki tüm para olan 50 TL'yi bir düdük için harcayarak, o gün o parayla yapabileceğiniz pek çok şeyden vazgeçmiş oldunuz. Örneğin, bu parayı, karnınızı doyurup üstüne de güzel bir kahve içmek için kullanabilirdiniz. Dolayısıyla, 50 TL’nizi düdük satın almak için kullanarak, güzel bir yemek yiyip üstüne de bir kahve içme fırsatını kaçırmış oldunuz. Kaçırdığınız bu fırsatın sizin için değeri, fırsat maliyetiniz olarak adlandırılabilir.
Akılcı kararlar verebilmek için fırsat maliyetlerini hesaba katmamız gerekir. Örneğin, düdük alıp almamaya karar verirken, düdük çalmaktan aldığımız zevk ile güzel yemek + kahveden alacağınız zevki karşılaştırmamızda fayda vardır. Eğer düdükten daha fazla fayda sağlayacağımızı düşünüyorsak, düdük almamız mantıklıdır; ama eğer yemek + kahve bizim için daha değerliyse, 50 TL'mizi pek akılcı bir şekilde kullandığımız söylenemez.
Düdüğün gerçek maliyeti nasıl kaçırılmış en iyi fırsatın (yemek + kahvenin) değerini içeriyorsa, bir kamu projesinin gerçek maliyeti de o proje için kullanılan kaynakların görünürdeki maliyetine ek olarak, aynı kaynaklarla yapılabilecek en iyi alternatif projenin değerini de içerir. Yani, projenin gerçek maliyeti mahrum kaldığımız fırsatları da içerir. Şimdi gelin farazi bir belediye projesine bakarak bunu görmeye çalışalım.
BİRYER – natamam inşaat – Belediyesi
Rivayet o ki, BİRYER'in tam göbeğinde garip bir inşaat varmış. BİRYERLİLER neredeyse 10 yıldır bu natamam ne idüğü belirsiz inşaat ile yaşıyorlarmış, haklı olarak bu projeden şikâyetçilermiş ve kamu kaynaklarının iyi kullanılmadığını, belediyeye zarar ettirildiğini söylüyorlarmış. Ne var ki, belediye başkanı, belediyenin bu projeden kesinlikle zarar etmediğini, hatta bu arazi için kira geliri elde ettiği için bunun kârlı bir proje olduğunu iddia ediyormuş.
Fırsat maliyetine bakarak, belediye başkanının yanıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Belediyenin kaçırdığı fırsat nedir? Aynı arazi, aynı bedel karşılığı kiraya verilip, vatandaşa çok daha fazla fayda sağlayacak şekilde kullanılabilirdi. Mesela, bu arazi vatandaşa kültür hizmetleri de sunacak birisine veya bir firmaya kiralanabilirdi. Dolayısıyla, BİRYER'in göbeğindeki natamam inşaat projesinin gerçek maliyeti BİRYERLİLER'in aynı kaynaklarla yapılabilecek çok daha iyi bir projeden mahrum kalmasını da içerir. Bakkal hesabıyla sanki kârlıymış gibi görünen böyle projelerin, fırsat maliyeti de dikkate alındığında safi zarar olduğunun ortaya çıkması çoğu zaman bir sürpriz değildir!
Kamu yararı
Tabii kamu projeleri söz konusu olduğunda, fırsat maliyetini değerlendirebilmek için sadece "acaba başka bir proje yapıp daha fazla kâr elde edebilir miydik?" diye sormak yeterli değildir. Biraz da tanımı gereği, kamunun kâr-zarar hesabının ötesine geçip, sosyal fayda ve zararları da dikkate alması gerekir.
Bir kamu otoritesinin süper "kârlı" bir proje yapması, vatandaşlara her koşulda fayda sağladığı anlamına gelmez. Örneğin, şehrin merkezindeki nadir yeşil alanlardan birini yok edip, yerine bir AVM inşa etmek, belediye açısından, bakkal hesabıyla, çok kârlı bir proje olabilir ama bunun sosyal fayda sağlamadığı da çok açıktır. Öyleyse, şehrin merkezine yapılan AVM'nin gerçek maliyeti, hem kaybolan yeşil alanı, hem kaybolan sosyal faydayı, hem de bu projenin alternatifi olarak yapılabilecek (örneğin) bir park güzelleştirme ve genişletme çalışmasının değerini de içecektir. Park yok edildiği için yeşil bir alanda koşup oynayarak sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyüme fırsatını kaybeden çocukları da düşündüğümüzde, örneğimizdeki AVM projesinin ne kadar maliyetli olduğu daha iyi anlaşılabilir.
Karşımıza çıkan her proje için aynı mantığı yürütebiliriz. Şehrimize yeni bir havalimanı, yeni bir köprü veya yeni yollar mı yapılacak? Hemen şu soruları sorabiliriz: Yapılacak projenin maliyeti ve getirisi nedir? Sosyal faydayı arttırıyor mu? Yeşil alanları yok ediyor mu? Çevreye zarar verecek mi? Verecekse başka bir yerde, başka bir şekilde yapılabilir mi? Hiç yapılmasa daha mı iyi olur?... Ama asıl, "Yapılacak projenin fırsat maliyeti nedir?" diye sormamız gerekiyor. Projenin gerçek sosyal fayda ve zararları nelerdir? Projeyi yapmak için kullanılan kaynaklar başka şeyler yapmak için kullanılabilir miydi? Bu başka şeyler vatandaşa daha fazla fayda sağlayabilir miydi? Nelerden vazgeçiyoruz?...
Özetle, bize sunulan her hizmetin bir fırsat maliyeti vardır. Kamu kaynaklarının nasıl kullandığı hakkında düşünürken, sosyal faydayı (kamu yararını) da dikkate alarak fırsat maliyetlerinin göz önüne alınması gerekir. Daha geniş bir perspektiften bakıp kamudaki yolsuzlukları da aynı şekilde ele alabiliriz. Yolsuzluk hemen her durumda kamu kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılmasını engeller. Dolayısıyla, yolsuzluğun gerçek maliyeti, kaynakların etkin olarak kullanılması durumunda elde edebileceğimiz hizmetlerden mahrum kalmamızı da içerir. Yani, yolsuzluğun biz vatandaşlar için maliyeti göründüğünden çok çok daha fazladır.
Neyi seçtiğimiz kadar neyi seçmediğimiz de önemlidir
Kamu projeleri değerlendirilirken artık bakkal hesabını bırakıp, fırsat maliyetlerine bakmamız lazım. Kaçırılan fırsatları ve dolayısıyla alternatifleri dikkate almak daha akılcı kararlar almamıza yardımcı olur. Özellikle de kamu kaynaklarının kullanımı söz konusu olduğunda... Ancak, seçimle gelip 4-5 yıl hizmet verecek birinin fayda-maliyet değerlendirmesi, kamu hizmetlerini kullanan vatandaşların değerlendirmesinden farklı olabilir. Bu sebeple, her vatandaşın biraz şüpheci olup, "Acaba bana ait kamu kaynakları kötüye kullanılıyor olabilir mi?" diye düşünmesi özellikle faydalıdır. Kamu yararını koruyacak kontrol mekanizmaları, ancak, kaynakların nasıl daha iyi kullanılabileceğini düşünen vatandaşlar sayesinde gelişebilir. Evet, her seçim kaçırılmış bir fırsat demektir. Neyi seçtiğimiz kadar neyi seçmediğimiz de önemlidir.
*Emrah Aydınonat