Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Tablo açık; yoruma gerek var mı?(2)

    Fatih Özatay, Dr.06 Mart 2014 - Okunma Sayısı: 2026

    Ulaşamayacağı hedeflerin peşinde koşmayı bırakıp, asıl işi olan enflasyonla mücadeleye dönmeli Merkez Bankası.

    Para politikası 2010’un son aylarında önemli ölçüde değiştirildi. Bu değişiklik, geçtiğimiz ocak ayındaki olağanüstü toplantıya kadar sürdü. Merkez Bankası, bu sürenin büyük bir kısmında enflasyonla değil, başka değişkenlerle ilgilendi. Bu başka değişken kimi zaman kredi artış oranı oldu kimi zaman da döviz kuru. Zira cari işlemler açığımız oldukça yüksek bir düzeydeydi ve enerji fiyatlarının yüksekliği dışında bu olgunun arkasındaki iki temel nedeninin yüksek kredi artış oranı ve paramızın reel olarak değerlenmesi olduğu saptaması vardı.

    2010-2013 döneminde bu değişkenlere ait gelişmeleri gösteren bir tablo veriyorum. 2010 sonu değerlerini, yeni politika başlatıldığındaki ‘durum’ olarak alabilirsiniz. Enflasyon açısından yeni politikanın başarı performansını ölçmek için hem yıl sonu enflasyon hedefini hem de yıl ortası enflasyon hedefini (bir önceki yıl sonu hedefi ile cari yıl sonu hedefinin ortalamasını) veriyorum. 

    Yıllık kredi artış oranı için yüzde 15 üst sınırı telaffuz ediliyordu. Dolayısıyla, kredi artış oranı açısından yeni politikanın başarı performansını ölçmek için, gerçekleşmeleri hem yüzde 15 çıtası ile hem de 2010 yılındaki artış oranı ile karşılaştırmakta yarar var. Tabloda yer alan ‘reel değerlenme’, liranın yabancı paralar karşısında reel olarak ne kadar değerlendiğini gösteriyor. Eksi rakamlar değer kaybına işaret ediyor. Kredi artış oranını ve liranın reel değerindeki oynamayı sınırlamayı amaçlayan politika cari açığı düşürmeye yardımcı olmak adına uygulanmıştı. Bu çerçevede, kestirmeden cari açıktaki gelişmelere bakmak da yeni para politikasının başarı performansı açısından fikir verebilir.

    Durum şu: Birincisi, yeni para politikası enflasyon açısından başarısız. İkincisi, kredi artış oranını dizginleme açısından 2012 haricinde başarısız. Üçüncüsü, yıl ortalaması değerleri dikkate alındığında son iki yılda reel kurdaki oynaklıkta azalma var; bu açıdan başarlı bulabiliriz yeni para politikasını. Ama ‘neticeye bakarsak’, cari açık tüm bu dönemde oldukça yüksek düzeyde. Üstelik, düşe düşe ancak gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 6.2’sine düştüğü 2012’de, büyüme oranımız yüzde 2.2 gibi çok düşük bir düzeyde gerçekleşmişti.

    “İyi de cari açık sadece para politikasının işi değil” derseniz, haklısınız; benim de meramım ondan başka bir şey değil zaten. Ulaşamayacağı hedeflerin peşinde koşmayı bırakıp, asıl işi olan enflasyonla mücadeleye dönmeli Merkez Bankası. Zaten bu beyhude uğraş neticesinde bizim gibi ülkeler arasında en yüksek ikinci enflasyon Türkiye’de değil mi (bakınız salı günkü yazım)?

     

    Bu köşe yazısı 06.03.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır