Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ayinesi 'işe yarayan istatistiktir' kişinin...

    Fatih Özatay, Dr.18 Şubat 2014 - Okunma Sayısı: 1331

    Kişi başına milli gelir artış oranı, büyükten küçüğe doğru sıralandığında 'kırılgan beşli' arasında 11'inci sıradayız. Buna karşılık oynaklık sıralamasında 1'inciyiz.

    Uzun dönemli eğilimler açısından bakıldığında Türkiye’nin iyi bir yerde olmadığı ortada. Zengin ülkelerle aramızdaki gelir farklılığı çok yüksek ve dahası herhangi bir kapanma eğilimi göstermiyor. Bu nedenle, hükümet yetkilileri bu tür karşılaştırmalardan kaçınıyorlar. “Avrupa’ya kıyasla son zamanlarda nasıl da büyüdük, işsizlik oranımız İspanya’dan ne kadar düşük, kamu borcumuz Avrupa’ya kıyasla çok az, enflasyonu 2003 öncesi ile karşılaştırılamayacak ölçüde düşürdük, inşallah 20123’te onuncu büyük ekonomi olacağız…” falan gibi bir söylem tutturuyorlar. 

    Ne var ki elalemin ağzı torba değil; büzemezsin. Onlar ‘işlerine gelen’ değil ‘işlerine yarayacak’ istatistiklere bakıyorlar. Bakınca da Türkiye için pek olumlu konuşmuyorlar. Üstelik baktıkları istatistikler arasında bizim ‘nasıl da düşürdük’ falan dediğimiz göstergeler de var. 

    Amerika Merkez Bankası (FED) geçen hafta içinde bir rapor yayınladı. Rapor FED Başkanı Yellen’in Kongre’de yaptığı açıklamaların altyapısını oluşturuyordu. Rapor bizim basında oldukça önemli bir yer kapladı. Zira 35 sayfalık raporun iki sayfası 15 yükselen piyasa ekonomisinin FED kararlarından nasıl etkileneceğine ayrılmıştı. En çok etkilenecek ülke olarak da Türkiye gösteriliyordu.

    Raporda FED kararlarının etkisini ölçmek için bir kırılganlık endeksi oluşturuluyor. Altı göstergeye dayanıyor her ülkenin kırılganlık endeksi. Ne var ki raporda tekil göstergeler bazında ülkelerin sıralaması yok. Merak bu ya; gece uyku tutmadı, her bir göstergeye göre ülkeleri sıraladım. FED’in raporunda yer alan ülkeler şunlar: Brezilya, Çin, Şili, Kolombiya, Hindistan, Endonezya, Malezya, Meksika, Filipinler, Rusya, Güney Afrika, Güney Kore, Tayland, Tayvan ve Türkiye. Tayvan için gerekli verilerin bir kısmına ulaşamadım. Geriye kalan on dört ülke için FED’ten farklı olarak 2008-2012 dönemine baktım. Bu dönemin ortalaması dikkate alındığında Türkiye’nin on dört ülke içindeki sıralaması şöyle:

    Döviz rezervlerinin milli gelire oranı açısından 12’inci (ne kadar yüksekse o kadar iyi). Dış borcunun ihracata oranı açısından 1’inci (ne kadar yüksekse o kadar kötü). Son beş yıldaki kredi-milli gelir oranının değişimi açısından 4’üncü (ne kadar yüksekse o kadar kötü; arttıkça finansal risk artıyor çünkü). Son üç yıldaki ortalama enflasyonu açısından 2’inci (ne kadar yüksekse o kadar kötü). Kamu borcunun milli gelire oranı açısından 8’inci (ne kadar yüksekse o kadar kötü) ve cari açığının milli gelire oranı açısından 1’inci (ne kadar yüksekse o kadar kötü).

    Sonuçta bu sıralamalar kullanılarak 2008-12 dönemi için tek bir kırılganlık endeksi oluşturulduğunda, Türkiye en kırılgan ülke olarak beliriyor. Arkasından Brezilya, Kolombiya, Hindistan ve Güney Afrika geliyor. 2008-12 dönemine takılmamın nedenini hatırlayacaksınız; 2002-07 dönemine kıyasla büyüme oranımız keskin biçimde düşüyor, buna karşılık son derece oynaklaşıyordu.

    Sorun sadece bu olsa iyi. Bu ülkelere kıyasla büyüme oranımız iyi bir konumda değil: Kişi başına milli gelir artış oranı, büyükten küçüğe doğru sıralandığında bu ülkeler arasında 11.’inci sıradayız. Buna karşılık oynaklık sıralamasında 1’inciyiz.

    Ne demişler? Ayinesi ‘işe yarayan istatistiktir’ kişinin lafına bakılmaz…

     

    Bu köşe yazısı 18.02.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır