Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Aile Bakanlığı niye kadın meselesiyle ilgilenmez?

    Güven Sak, Dr.04 Şubat 2014 - Okunma Sayısı: 1840

    Zaman galiba kadın meselesini, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan ayırma zamanıdır.

    Türkiye’de kadın meselesi diye bir mesele var. Bilmem günün manasız siyasi tartışmaları arasında, bu aralar, bir nebze de olsa aklınıza geliyor mu? Bizi yönetenlerin aklına gelmediği kesin. Bari siz aklınızda bir yerlerde saklayın. Bu itişme nasıl olsa bitecek, günün çalkantıları geçecek, ama kadın meselesi Türkiye için bir utanç kaynağı olmaya devam edecektir. Neden? Gayet basit bir nedenle: Türkiye kadın meselesi ile ciddi bir biçimde ilgilenmemektedir. Bu iş öyle kadın meselesine bakmış gibi yapsın diye bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurmakla olmaz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın dostlar alışverişte görsün, “kalbimiz dayak yiyen kadınlar için nasıl sızlıyor anlayın” gösterileri ile de yoluna girmez. Kadın politikası olmadan sorun çözülmez. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Türkiye’nin sanayi politikası ile ilgilenmeden olmaz. O bakanlık, memleketin olmayan eğitim politikasına el atmadan olmaz. Kadın meselesi, imzalanan her serbest ticaret anlaşmasında bir kere hatırlanmadan olmaz. Kadın meselesi ancak hiç aklımızdan çıkmazsa çözülebilir. Türkiye’de kadınların donanımlarının ve görünürlüğünün artırılması için gereken budur. Konuşanı çoktur, yapanı ise yoktur. Neden böyledir? 

    Önce Türkiye’nin kadın meselesi ile ilgili birkaç rakam vereyim size. OECD ülkeleri arasında kadınların işgücüne katılımı açısından yüzde 30’lara ancak yetişen, en güdük memleket Türkiye’dir. Bu ayıp bize yetmezmiş gibi, dünyanın 17’nci büyük ekonomisine sahip olan memleketimiz, Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde 68inci sıradadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun Toplumsal Cinsiyet Ayrımcılığı sıralamasında Türkiye 136 ülke arasında 120’nci sıradadır. Kadınların işgücüne katılımı bugünkü yüzde 30’lardan, yüzde 50’lere doğru çıkmadan 2023’te kişi başı 25 bin dolar hedefine ulaşmak mümkün değildir. Kadınların görünürlüğü artmadıkça, Türkiye orta gelir tuzağına mahkumdur, vesselam.

    Peki, yapılacak olan nedir? Ben üç husus görüyorum çıkış yolunda. Birincisi, kadınlarımızın daha iyi eğitim almasıdır. Türkiye burada doğru yoldadır. Bugün 50-55 yaş grubundaki kadınlar arasında üniversite mezunu olanların oranı yüzde 9’lardadır. Halbuki 25-29 yaş grubunda aynı oran yüzde 20’ye vurmaktadır. Bu nedir? Doğru yolda ilerlemedir. Türkiye önümüzdeki dönemde daha fazla mühendise, daha fazla temel bilimciye ihtiyaç duyacaktır. Üniversitelerde bu bölümlerde daha fazla kadın olmasını destekleyecek mekanizmalara ihtiyaç vardır. Kadınlara daha fazla burs iyi bir başlangıç noktasıdır. İkincisi, bugün Türkiye’de yaklaşık 31 bin belediye meclisi üyesi vardır. Bunların 1500’ü bile kadın değildir. Nüfus içinde yüzde 50 olan kadınların belediye meclislerindeki payı yüzde 5 bile değildir. Bu ayıptır. Ben kadınlara yaklaşan belediye seçimlerinde hangi parti nasıl aday gösteriyor bakmalarını öneririm. Sorunun Ankara’nın duyarsızlığından kaynaklanan bir tarafı elbette vardır. Ama el insaf, belediye meclisinin cinsiyet dağılımı bununla alakalı değildir. Üçüncüsü, sanayi politikası hatta iktisat politikası tasarlanırken bu meselenin dikkate alınmasıdır. Kadın istihdamını artıracak sektörlerin özelikle dikkate alınması önemlidir. Türkiye bu çerçevede bakıldığında tekstil ve hazır giyim sektörüne gözü gibi bakmalıdır. Diğer hedeflerin yanı sıra kadınların görünürlüğünü artıracak sektörler için ayrı intibak programları tasarlanmalıdır. Serbest ticaret anlaşmasında bir şey korunacaksa, kadın istihdam kaybına daha fazla neden olacak tavizlerden mutlaka kaçınılmalıdır. Türkiye’nin önceliği kadın emeğini büyüme sürecine bir an önce katmaktır. Yoksa Türkiye orta gelir tuzağında kalmaya devam eder. Ben yine söylemiş olayım. Siz TEPAV’ın 81 İl için hazırladığı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesine bir bakın. Bakın bakalım sizin iliniz neredeymiş? Yöneticilerinize uzağı görmekten aciz oldukları için kızın. Hem de çok kızın. 

    1980’de Turgut Bey Hazineyi, Maliye’den ayırınca çok kızmıştık. Ama bakın iyi oldu. Zaman galiba kadın meselesini, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan ayırma zamanıdır. Kadının yeri, öncelikle işyeridir. Kadın meselesi zinhar bir sosyal yardım, sosyal politika meselesi değildir. İktisat politikası meselesidir.

     

    Bu köşe yazısı 04.02.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır