Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ekonomi politikası hataları (1)

    Fatih Özatay, Dr.01 Şubat 2014 - Okunma Sayısı: 1637

    Ekonomide son birkaç yıl içinde yapılan hatalar Türkiye'nin riskini yükseltti. Önce geriye gidip yaşananlara bakalım.

    Son birkaç yıl içinde ekonomi politikasında belirgin hatalar yaptık. Bu hatalar ne yazık ki Türkiye’nin riskini yükseltti. Birkaç yazı bu konuyu tartışacağım. Gelin, önce ‘an’dan başlayıp geriye doğru giderek yaşananlara bakalım.

    1) Döviz kurundaki çılgın artış eğilimi, Merkez Bankası’nın (MB) salı gecesi yaptığı olağanüstü toplantıda yüzde 7,75 civarında gezinen politika faizini (ortalama fonlama maliyetini) yüzde 10’a yükseltmesi ile (haftalık repo faizi), yerini yüksek bir kur düzeyinde artış eğilimine bıraktı.

    2) MB geçen hafta salı günü yaptığı olağan toplantıda ‘çok fazlasıyla mahcup’ bir faiz kararı aldı. Bu karar öncesinde kimi hükümet üyeleri MB’ya alenen faiz artırmama baskısı yaptılar. Politika faizi beklenen enflasyonun altında iken, enflasyonun daha da yükselmesi riski yaşanıyorken ve döviz kurunda belirgin bir günlük artış eğilimi varken, ‘çok fazlasıyla mahcup’ faiz kararı, MB’nin siyasi baskılar nedeniyle ‘gerekeni’ yapamadığı izlenimi yarattı. Zaten yüksek düzeyde olan Türkiye’ye ilişkin risk algılaması çok yükseldi. Böylelikle, geride bıraktığımız salı akşamına kadar kurda giderek balon niteliğine bürünen bir çılgın artış eğilimi oluştu. 

    3) 18 Aralık gecesi ABD Merkez Bankası (FED) beklenen kararı aldı ve piyasaya aktardığı para miktarını kademeli olarak azaltacağını açıkladı. Bu, Türkiye’ye ilişkin yüksek risk algılamasını ve döviz kurundaki günlük ve belirgin artış eğilimini destekleyen bir gelişme oldu.

    4) 17 Aralık’ta başlayan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ve sonrasındaki siyasi gelişmeler, zaten yüksek olan Türkiye’ye ilişkin risk algılamasını daha da yükseltti. Döviz kurundaki artış eğilimi, günlük ve belirgin bir artış eğilimine dönüştü.

    5) FED Başkanı Bernanke’nin açıklamaları sonrasında yayınlanan uluslararası finansal raporlarda, çeşitli göstergeler ışığında hangi ülkelerin FED kararlarından daha çok etkilenecekleri tartışılmaya başlandı. Bu tartışmalar çerçevesinde, genç bir ekonomist ‘kırılgan beşli’ tanımlamasını ortaya attı: Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan ve Türkiye. Türkiye’nin bu grupta yer almasının nedeni olarak, çok fazla dış borca (yabancı fona) ihtiyacı olduğu, yani cari açığının çok yüksek olduğu gerçeği gösterildi. Bazı raporlarda ise, Türkiye’nin kırılganlığının yüksekliği açısından ilk iki ülke içinde olduğu ileri sürüldü. Bu ülkelere ilişkin risk algılaması arttı, döviz kurları ve faizler aralıklarla da olsa yükselme eğilimine girdi.

    6) Mayıs 2013 sonuna doğru Gezi direnişi başladı. Güvenlik güçlerinin aldıkları emirler çerçevesinde bu direnişe karşı gösterdikleri tavır Türkiye’deki demokrasi düzeyini sorgulattı. Hükümet yetkililerinin süreç içindeki bazı açıklamaları bu sorgulamayı şiddetlendirdi; ‘bizler ve ‘onlar’ ayrımını pekiştirme riski gösterdi. 

    7) 22 Mayıs 2013’te FED Başkanı Bernanke ABD Kongresi’nde 2013 içinde piyasaya verdikleri ek para miktarını azaltmaya başlayabileceklerini açıkladı. Bu süreç tamamlandıktan bir süre sonra ise faiz yükseltme operasyonu başlayacaktı. Açıklamanın anlamı şuydu: Yurtdışından yüklü miktarda borçlanmak zorunda olan ülkeler artık eski rahatlıkla borçlanamayacaklardı. Önceki deneyimler ve iktisat kuramı çerçevesinde bunun anlamı, bu ülkelerde, önce kurun ve faizin kademeli olarak yükselmesi, sonra da büyüme oranının düşmesiydi.

    8) Tüm bu süreç içinde Türkiye’nin dış politikası giderek artan oranda sorgulanmaya başlandı. Özellikle ABD yönetiminden ve ABD politikasında etkili olan bağımsız düşünce kuruluşlarından çok sayıda eleştiri geldi. Kimi eleştirilerin dozunun şiddeti dikkat çekiciydi.
    Bir sonraki yazıda, bu ortamda alınan ve alınmayan (alınamayan) ekonomi kararlarını inceleyeceğim ve riskimizi nasıl artırdıklarını tartışacağım.

     

    Bu köşe yazısı 01.02.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır