Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Türkiye'de İnternet: Hem en pahalı hem de en yasaklı

    Güven Sak, Dr.28 Ocak 2014 - Okunma Sayısı: 1788

    Türkiye'nin yarısı İnternet'i bilmiyor. Hangi yarısı? Şehirli olmayan, batılı olmayan ve de erkek olmayan yarısı.

    Geçenlerde galiba bir Twitter mesajında gördüm. İnternet’te idari yasaklama imkanını artıran düzenlemeyi eleştiren mesajlardan biriydi. “Ben” diyordu mesaj, “aylık 57 lira Lira İnternet parasını ödeyeceğim, Sen hangi sayfalara gireceğime karar vereceksin. Yok artık.” Bir nevi batsın bu dünya havası vardı mesajda. Ama her şakada olduğu gibi mesajın içinde büyük bir hakikat gizliydi. 

    Türkiye’nin İnternet’in en pahalı olduğu ülkelerden biri olduğunu biliyoruz. Ama kullanılan IP sayısı başına mahkeme kararı ile yasaklanan sayfa sayısı açısından dünyanın en birincisi olduğumuzu biliyor muydunuz? Tutuklu gazeteci sayısından sonra, yasaklı İnternet sayfası açısından da dünya birincisiyiz. Veri, resmi makamların Google’dan mahkeme emriyle içerik kaldırma talebi sayısını gösteriyor. Açık ara öndeyiz. Normalde salt mahkemelerde çıkan yasaklama kararı sayısını alırsanız Amerika birinci çıkıyor. Ama Türkler İnternet’i, Amerikalılar kadar yoğun kullanmıyorlar. Yasaklama kararını İnternet kullanma yoğunluğuna oranlarsanız, alınan IP adresi başına yasaklama kararında birincilik Türkiye’nin oluyor. Sonuç: Türkiye’de İnternet hem en pahalı hem de en yasaklı. Şimdi bu ortamda biz Türkiye’nin İnternet ekonomisinde ağırlık kazanmasını bekliyoruz. Bana kalırsa hayal kuruyoruz. Gelin bakın neden? 

    Düşünce ve ifade özgürlüğü inovasyon sürecinin temelidir. Ancak eski köye yeni adet getirilebilen yerlerde yenilik oluyor. Eski köye yeni adet getirebilmek için, meselelere farklı bakabilmenin mümkün olması lazım. Dün sanayi devrimi çağıydı. Şimdi ise bilgi-işlem devrimi çağında yaşıyoruz. Dünün icadı buhar makinesiydi. Yenilikler onun etrafında gelişti. Bugünün icadı ise bilgisayarlar ve onların küresel ölçekte birbirine bağlanabilmesine imkan sağlayan İnternet. Dünün icadının ortaya çıkmasında en önemli adımlardan biri, Denis Papin’den gelmişti. Papin bir Fransızdı ama katkısını İngiltere’de ortaya koydu. Peki neden İngiltere? Çünkü 18’inci yüzyılda Fransa’daki Katolik-Protestan çekişmesi ülkedeki düşünce ve ifade hürriyetini katletti. Yasaklar, bir Protestan olan Papin’in İngiltere’ye hicret etmesine neden oldu. O vakit, İngiltere, düşünce ve ifade hürriyetinin anavatanıydı. Buhar makinesi orada icat olunduedildi. Ve dünyayı değiştirdi. 

    Şimdi bundan sonraki en büyük para kazanma imkanı, İnternet’in hayatımızın her alanında işlerin yapılma biçimini değiştirmesinden çıkacak. Şeylerin İnternet’i dedikleri iş bu, İnternet ekonomisi diye tabir edilen de tam bununla alakalı. İşte bu dönemin başında, ülkeler ikiye ayrılıyor: İnternet ve bilgi işlem teknolojisine erişimi kolaylaştıranlar ve zorlaştıranlar. Türkler hem en pahalı İnternet’i kullanıyorlar, hem de en yasaklı onların İnternet’i. TEPAV’dan Bilgi Aslankurt’un grafiği aşağıda tam da bunu gösteriyor. Yatay eksende geniş bant ücreti var. Dikey eksende ise alınan İnternet IP adresi başına mahkeme kararıyla içerik kaldırma vakası sayısı var. Türkiye rekor kırıyor. Bizim gibisi dünya yüzünde yok. Kuzey Kore’yi saymazsak tabii. İnternet IP adresi nedir derseniz? Her İnternet’e çıkışta bir plaka numarası almanız gerekiyor. 
    İşte o plaka numarası sayısı. 

    Başkaları İnternet’e erişimi kolaylaştırmaya çalışırken biz neden böyle yapıyoruz? Herkes memleketini sever. Ben size daha basit bir neden söyleyeyim: Biz ne yaptığımızı bilmiyoruz. Sonuçta ne oluyor? Türkiye’nin yarısı İnternet’i bilmiyor. Hangi yarısı? Şehirli olmayan, batılı olmayan ve de erkek olmayan yarısı. İnterneti kullanıp e-posta atanların neredeyse yarısı ise e-postalarına ek koymuyor. Bu oran Avrupa yüzde 20 dolayında. Peki, ne yapıyoruz? İnterneti bir nevi muhabbet mekanı, piyasa yeri gibi kullanıyoruz ağırlıkla. Facebook’ta dünya altıncısı, Foursquare’de dünya ikincisiyiz. Buradan şeylerin İnternet’ine geçiş olur ama uzun olur. Arada atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur. Söyleyeyim ki, biliyordun da neden sustun demesinler.

    gs28012014.520px

    *TEPAV Araştırmacısı Bilgi Aslankurt'un ilgili yazısı için tıklayınız.

    Bu köşe yazısı 28.01.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır