Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Faiz takıntısı

    Fatih Özatay, Dr.25 Ocak 2014 - Okunma Sayısı: 1607

    Kıssadan hisse: Takıntı, sağlığa zararlı; kurtulmak gerekiyor...

    Türkiye, 1993 sonlarında ilk sinyallerini veren ve Nisan 1994’te tam anlamıyla patlak veren bir kriz yaşadı. Öncesinde kırılgan bir ekonomimiz vardı ama berbat bir durumda da değildik. Mesela 1996-97 döneminin bazı önemli ekonomik göstergeleri, 1992-93 dönemine kıyasla daha kötüydü. Ama kriz 1994’te patlak verdi; 1996 ya da 1997’de kriz yaşamadık. Bunun temel nedeni 1994 krizini tetikleyen unsurun 1996 ya da 1997’de sahnede olmamasıydı. O unsur ‘faiz saplantısı’ idi. 

    Bu kırılgan ekonomide krizi tetikleyen unsur, yüksek düzeydeki kamu borçlanma gereksiniminin finansman biçiminde yapılan radikal değişiklik oldu. Yüksek kamu açıkları tümüyle Merkez Bankası kaynakları ile finanse edilmeye kalkışıldı. Gerekçe hazırdı: Finansman gereksinimi iç borçlanmayla karşılanınca faizler artıyordu. Yüksek faiz de kötü bir şeydi. 

    Gerçekten de Hazine’nin borçlanma faizleri kriz öncesi yüksek düzeylerdeydi. Faizin enflasyonun çok üzerinde olması elbette arzu edilir bir şey değil. Düşürmeye çalışmak gerekir. Ama ‘küçük’ bir hata yapılıyordu: Başınızın beladan kurtulmasını istiyorduysanız, yüksek faize yol açan borçlanma gereksinimin azaltılması, zamanla da ortadan kaldırılması gerekiyordu. Siz her hafta bir öncekine göre daha fazla borç alıyorsanız, size önce ne oluyorsun derler, sonra borç vermek için daha yüksek faiz isterler, daha sonra ‘paramı bir an önce kurtarayım’ diye hem daha yüksek faiz dayatırlar, hem de daha kısa vadeli borç verirler, sonra da borç falan vermezler. Suni biçimde, yani finansman ihtiyacını azaltmadan finansman biçimi değiştirerek yapılacak bir şey yoktu. Farklı bir ifadeyle, bataklığı kurutmadan sivrisineklerle mücadele çok da anlamlı olmuyordu. 

    Faizlerin yüksek bulunması ve düşürülmesi isteği salt niyet olarak kalmadı. Önce Merkez Bankası’na para bastırarak bütçe açığının finanse edilmesini kolaylaştıran bir yasal değişiklik yapıldı. Ardından ‘faiz düşürme operasyonu’ başladı. 1993’ün eylül ve ekim aylarında Hazine’nin tahvil ihalelerinde bankalardan gelen satın alma tekliflerinin çok azı karşılandı. Kasım ayında ise dört ihaleden üçü iptal edildi. Aralık ayında ise beş ihale vardı, dördü iptal edildi. Dikkat: Bir ihalenin iptal edilmesi o ihalede Hazine’nin borçlanmaması anlamına geliyor. Ne olmuştu? Bir sihirli değnek mi değmişti de Hazine’nin borçlanma gereksinimi ortadan kalkmıştı? Yoo… İhalelerde ortaya çıkan ve yüzde 90 dolaylarında olan faizler yüksek bulunuyordu. Bu ortamda işbaşındaki yönetim bir hata daha yaptı. Zaten giderek azalan tahvil ve bono talebini daha da azaltacak bir adım attı: Bu tür Devlet İç Borçlanma Senetleri tutanların elde ettikleri getirilerden yüzde 5 vergi alacağını duyurdu. 

    Kurun giderek artmaya başlaması, faizlerin onca ‘çabaya’ karşın yükselme eğilimine girmesi ve elbette ki ortadan kalkmayan bütçe açığının dayattığı finansman ihtiyacı yönetimi telaşlandırdı. Haftada bir ihale açılırken, 1994 yılında ardı ardına ihaleler açılmaya başlandı. Bazı günlerde iki ihale yapmak zorunda kaldı Hazine. Çünkü acil biçimde para bulması gerekiyordu. Ama gelen teklif miktarı yok denecek kadar azdı. Borçlanma vadesi çok kısaldı, borçlanma faizi ise sıçradı. Mesela Mayıs 1993 sonunda bir aylık vadede yüzde 365 faizle borçlandı. 7 Haziran 1993’te ise üç ay vadeli borçlandı, faizi ise 400 oldu. Oysa çok değil, beş ay öncesi beğenilmeyen faiz bu düzeyin dörtte biriydi. Döviz kuru 1993 sonlarına doğru 13 bin lira düzeyindeydi. 6 Nisan 1993’te 40 bin liraya sıçradı. Daha önemlisi ekonomimiz 1994’te yüzde 5.5 düzeyinde küçüldü. 

    Kıssadan hisse: Takıntı, sağlığa zararlı; kurtulmak gerekiyor…

     

    Bu köşe yazısı 25.01.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır