Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ne olduysa 2010'dan beri oldu

    Güven Sak, Dr.14 Ocak 2014 - Okunma Sayısı: 2043

    Küresel dengesizliğin bir bütün olarak azaldığı bir çağda, ulusal dengesizliklerini artıranlara kırılgan ülke denilmektedir.

    Bundan yıllar önceydi. Yirmi birinci yüzyılın daha ilk yıllarındaydık. Roma’da Amerikan eski dışişleri bakanı Henry Kissinger’ın da katıldığı bir toplantıydı. Toplantının konusu küresel dengesizliklerdi. Merak edilen konu Amerika’nın yüksek cari işlem açıklarının daha ne kadar Çinliler tarafından finanse edilmeye devam edileceğiydi. Ortada iğreti bir denge durumu vardı. Ve bu denge durumu daha uzun süre devam ettirilemezdi. Amerika’da bir finansal kriz kaçınılmazdı. Serbest bir beyin fırtınası toplantısıydı. Konunun uzmanları ileriye doğru bakıyor ve olasılıkları tartışıyorlardı. 

    Türkiye’de o günlerde alışık olmadığımız bir tartışma ortamıydı. Çok şey öğrendiğimi hatırlıyorum. 2008 küresel krizinin başlamasından beri olup bitenleri işte bu çerçevenin içinde görmek gerekiyor. Elbette her şey o gün konuşulanlara uygun olmadı. Hayatın renkliliği karşısında her tür teorinin son derece gri kaldığını gençken Lenin’den öğrenmiştik. Ama artık toz duman dağılmaya başladı. Şimdi küresel ekonomik kriz sonucunda ne olup bittiğini daha iyi değerlendirebilecek durumdayız. Bir desen ortada beliriyor. Ne kadar kalıcı göreceğiz. Ama ortada bir desen var. Gelin bakın ben nasıl bir desen görüyorum ve bu gördüğüm Türkiye açısından ne manaya geliyor. 

    Çin ve ABD değişimi

    Dünya ekonomisi bir ilginç döneme girdi. 2008 krizinden önce küresel dengesizlik kuraldı. Amerika’nın cari işlemler açığı milli gelirinin yüzde 5’ini aşıyordu. Çin’in ise milli gelirinin yüzde 9’u civarında cari işlemler fazlası vardı. Amerikalılar yarını düşünmeden bugünkü ve yarınki gelirlerini bugünden harcıyorlardı. Amerika’da tasarruf oranı 1950’lerdeki yüzde 10’lardan yüzde 2-3’lere doğru gerilemişti. Çinliler ise hababam tasarruf ediyorlardı. Tasarruf oranı Çin’de 30’u aşkındı. Çin, Amerika’yı finanse ediyordu. Çin tasarrufları, Amerikan hazine bonolarına yatırılıp, Amerika’da saklamaya alındığı için, Amerikan yatırımcıları kural hakimiyetinin olmadığı Çin’de serbestçe yatırım yapabiliyorlardı. Malum saklama Amerika’da ise, Amerikan mahkemelerinin kararları geçerli oluyordu. Bu sistem, ancak geçici bir sistem olabilirdi. Çin, Deng’in “ışığını sakla, zamanını bekle” şiarı uyarınca şimdilik uyumlu davranıyordu.


    Grafik neyi gösteriyor?

    Sonra küresel kriz geldi. Amerika’nın cari işlemler açığı 2006’daki yüzde 5,8’den 2012 yılında yüzde 2,8’e doğru geriledi. Amerikalılar borçlarını ödemek için tasarruf etmeye başladılar. Tasarruf oranı yüzde 4’ü aştı. Azalan Amerikan talebi Çin’in cari işlemler fazlasını 2006’daki yüzde 8,5’ten 2012’de yüzde 2,8’e geriletti. Ne oldu? Dünyada küresel makro dengesizlik azaldı. Aşağıdaki grafik en çok cari fazla veren 10 ülke ile en fazla cari açık veren 10 ülkenin cari işlemler dengelerinin kendi milli gelirlerine oranını gösteriyor. En fazla cari işlemler fazlası veren on ülke şunlar: Çin, Almanya, Japonya, Suudi Arabistan, Rusya, Hollanda, Norveç, Singapur, İsveç ve İsviçre. En fazla cari işlemler açığı veren on ülke ise şunlar: Amerika, İspanya, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Türkiye, İtalya, Polonya, Fransa, Portekiz. Peki, ne oluyor? Fazlalar da açıklar da azalıyor. Dünya ekonomisi yeniden dengeleniyor. Küresel finansal dengesizliklerin kaynağını oluşturan cari işlemler dengeye geliyor. Herkes mi dengeye geliyor? Hayır. Türkiye 2010 yılından beri cari işlemler açığının milli gelirine oranını sistemli bir biçimde artırıyor. Grafiğimiz işte bu “herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine” halini resmediyor.



    Bugün neden bu durumdayız derken, bu grafiğe bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Bugün kırılgan diye nitelenen ülkelerin ortak özelliği nedir diye bakarsanız, esasen budur: Küresel dengesizliğin bir bütün olarak azaldığı bir çağda, ulusal dengesizliklerini artıranlara kırılgan ülke denilmektedir. Bu daha burada da kalmaz. Ben uluslararası finansal akımların kolay olmayacağı bir yeni dünyaya doğru gitmekte olduğumuzu düşünüyorum. Belirginleşen desen değişikliği küresel krizden kaynaklanan geçici bir durum olmayıp, kalıcı olabilir. O vakit, burada daha çok intibak, daha çok yapısal tedbir gerekir. Benden söylemesi.

     

    Bu köşe yazısı 14.01.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır