TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Mevduat ve tahvil gibi tasarruf araçlarına yatırım yapmanın reel bir getirisi olmadı; tüketimi özendirdik.
Rivayet odur ki olaylar şöyle gelişmiş: Çağırmışlar 100 tane dürüst iktisatçıyı. Farklı ülkelerdenmiş her biri. Fazla vaktinizi almayacağız; sadece kısa bir soruya yanıt vermenizi istiyoruz demişler. Soru şöyleymiş:
“Sizlere yıllık ortalama bazı değerler veriyoruz. Mevduatın en büyük kısmının toplandığı vadedeki faiz oranı yüzde 7.7, en çok işlem gören devlet tahvilinin faiz oranı yüzde 7.4, merkez bankasının bankalara borç para verme faiz oranı ise yüzde 5.8. Enflasyonu yüzde 7.5 olan bu ülkede hükümetin ilgili üyeleri ve ekonomi yönetimi cari işlemler açığının çok yüksek olduğunu ısrarla vurguluyorlar. Bununla mücadele etmenin ana yolunun tüketimi düşürmekten geçtiğini belirtiyorlar. Öte yandan bu ülkede çok bilindik bir atasözü var: ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’. Diyetisyenler ve tıp doktorlarına göre perhiz yapan hastaların lahana turşusu yemeleri çok sakıncalı. Söz konusu veriler bu atasözünü doğruluyor mu? Yoksa aralarında hiçbir ilgi yok mu?”
100 iktisatçının 100’ü de kızgınlıkla terk etmiş salonu. “Bizi bunun için mi çağırdınız? Yanıtı bu kadar ayan beyan ortada olan bir soruya yanıt vermek için ülkemizden onca yol gelmenin ne anlamı var?” demişler.
Dün aralık ayı enflasyonu açıklandı. Aralık ayında fiyatların bir yıl öncesine kıyasla yüzde 7.4 oranında arttığını öğrendik. Böylelikle yıllık ortalama enflasyon oranımız yüzde 7.5 oldu. 2009’dan bu yana gerçekleşen ortalama enflasyon oranımız da bu. Dünyanın sonu değil; olabilir elbette enflasyonda bu denli belirgin bir katılık. Ama üç sorun var. Olmasa o sorunlar muhtemelen o kadar da dert etmeyeceğiz bu durumu.
İlk sorun: Kendilerine açıklanan enflasyon hedefine inanarak karar alanlara ilişkin. Son üç yılın ortalama enflasyonu yüzde 7.6. Oysa 2011 hedefi yüzde 5.5, son iki yılın hedefi ise yüzde 5. İmzalanan sözleşmelerde geriye yönelik telafi koşulları yoksa, özellikle de bu sözleşmeler ücretlere ilişkinse, sözleşmelerin ücret kazanan tarafları zarar ederken, ücret veren kısmı kâr etti. Gelir dağılımı bozuldu. Yok, sözleşmelerde telafi koşulları varsa bu sefer de enflasyondaki katılık daha bir güçlendi. İleride enflasyonla mücadele etmek isteyecek yönetimlerin işi zorlaştı.
İkinci sorun: İhracat pazarlarımızda kıyasıya rekabet var. Enflasyonumuz rakiplerimize göre yüksek. Farklı bir ifadeyle, daha yüksek maliyetle mal üretiyoruz; rekabet gücümüz giderek törpüleniyor.
Üçüncü sorun (‘Lahana turşusu-perhiz’ sorunu): Cari işlemler açığının çok yüksek olduğu, bu nedenle yurtdışından önemli ölçüde finansman ihtiyacı duyulan bir ülkede, yurtdışı finansman koşullarının mayıs ayından bu yana azalmasının beklendiği bir ortamda, kontrolümüz altındaki faiz oranlarını enflasyonun çok altında tuttuk. Bu nedenle de mevduat ve tahvil gibi tasarruf araçlarına yatırım yapmanın reel bir getirisi olmadı; tüketimi özendirdik. Yani, şikâyet ettiğimiz sorunu daha da içinden çıkılmaz kılmak için elimizden geleni yaptık.
Bu köşe yazısı 04.01.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025
Burcu Aydın, Dr.
26/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
25/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
23/04/2025
Güven Sak, Dr.
22/04/2025