Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Sakal mı kol mu?

    Fatih Özatay, Dr.24 Aralık 2013 - Okunma Sayısı: 1052

    Teşbihte hata faslı: Ha, derseniz ki 'Ne kolu, kesile kesile kol mu kalmıştı ki!'; el hak düşündürtürsünüz insanı.

    Teşbihte hata olmaz faslı: Önce kaptan-ı derya, sonra da sadrazam olan Sokullu Mehmed Paşa, Venedik elçisine şöyle demiş: “Biz sizden Kıbrıs’ı alarak kolunuzu kestik. Siz ise donanmamızı yenmekle sadece sakalımızı kestiniz. Unutmayın ki kol bir daha yerine gelmez ama sakal eskisinden de gür çıkar.” ‘Derin’ tarih eğitimimden arta kalan birkaç sözcüğü internette aratınca bu cümle çıktı karşıma. Üç aşağı beş yukarı, yani sakal aşağı göğüs kılları, sakal yukarı bıyık, doğru olsa gerek.

    Son günlerde sıkça duyuyoruz, çoğunlukla da yetkili ağızlardan çıkıyor bu işittiklerimiz. Şu: Türkiye’deki son yolsuzluk operasyonu nedeniyle borsada işlem gören şirketlerimizin değerinde milyarlarca dolarlık düşüş olduğu vurgulanıyor. İma edilen ya da açıkça söylenen, ‘bir yerlerde kurgulanan düzmece’ iddialar karşısında halka açık şirketlerimizin değerinde büyük kayıplar gerçekleştiği ve elbette bundan ekonomimizin önemli bir zarar gördüğü. İddiaların ne ölçüde gerçek ne ölçüde kurgu olduğu hukukun işi; ben kendi işime bakıp şu zarar meselesini ‘kesilen sakal’ babından inceleyeyim, sonra da ‘kesilen kol’ üzerinde dururum.

    Kesilen sakal meselesi: Velev ki borsa düştü ve şirketlerimizin değerleri azaldı. Siz, düşüp hep olduğu yerde kalan bir borsa gördünüz mü? Hiç şüpheniz olmasın, bir süre sonra, artık üç zaman mı olur beş zaman mı, üç ay mı bir yıl mı, çıkar yine bu borsa. Şirketlerin değeri yine yükselir. Öyle ekonomimize fazla bir etkisi de olmaz. İniş ile çıkış arasındaki sürede elindeki hisseyi satmak zorunda kalan düşük fiyattan satacağı için zarar eder. Hisseyi alan ise bir süre sonra borsa yükseleceği için kârlı bir iş yapmış olur. Birinin zararı ötekinin kârı; net etki sıfır. Elbette teoride tüketim ve yatırım üzerine olumsuz bir etki beklenir borsa düştüğü için. Ama bu daha çok gelişmiş borsaların olduğu, tüketici servetinin içinde hisse senedinin önemli bir payı bulunan ve şirketlerin yeni hisse ihracı yoluyla yeni yatırımları finanse ettikleri gelişmiş ülkeler için doğru. Türkiye böyle değil; düşen borsa, hisselerini satmak zorunda kalanlar dışında, olsa olsa kesilen sakal olur.

    Kesilen kol meselesi: Bu son olayda asıl olan kesilen sakal değil, kesilen kol. İtibar çok zor kazanılan ama kolayca kaybedilen bir şey. Hele söz konusu olan bir ülkenin itibarı ise... Ortada ağır suçlamalar var ve adı geçenler istifa etmiyorlar. Komplo var ya da yok ama yolsuzluk soruşturması en azından soruşturmanın sağlığı açısından anında istifayı gerektirmiyor mu? Bu ülke, ne kadar demokratik bir ülke?

    Teşbihte hata faslı: Ha, derseniz ki “Ne kolu, kesile kesile kol mu kalmıştı ki!”; el hak düşündürtürsünüz insanı. Öyle ya, Gezi olayları sırasında kaç genç öldü ya da sakat kaldı? Ya da daha öncekiler; hapisteki gazeteciler, pankart astı diye aylarca tutuklu kalanlar, çok uzun tutukluluk süreleri falan...

     

    Bu köşe yazısı 24.12.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır