TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Temmuz dönemi verilerine göre işsizlik oranımız yüzde 10,1 düzeyinde. İşgücüne katılım oranı ise yüzde 51 civarında sabitlenmiş görünüyor.
Dün temmuz dönemi istihdam verileri açıklandı. Küresel kriz öncesinde işsizlik oranımız yüzde on düzeyinde katılık gösteriyordu. Krizle birlikte önemli ölçüde arttı; Mayıs 2009’a geldiğimizde beş puan yükselmişti. Sonra belirgin bir düşüş eğilimi gerçekleşti. Öyle ki kriz öncesindeki katılık düzeyinin bir miktar gerilediği izlenimi doğdu. 2011 ortalarından itibaren bu izlenim arttı; 2012 başına geldiğimizde işsizlik oranı yüzde 9’a gerilemişti. Üstelik işsizlik oranındaki düşüş, iş aramaktan umudun kesilip işgücünden çıkılması ile gerçekleşmemişti. Aksine sözünü ettiğim dönemde, çalışmak isteyenlerin (çalışanların ve iş arayanların) çalışabilir yaştaki nüfusa oranı, yani işgücüne katılım oranı da yükselmişti.
Ancak bu olumlu gelişme kalıcı olmadı. Milli gelir büyüme oranımızdaki düşüş bir süre sonra işsizlik oranına da yansıdı. 2012 ortasından itibaren işsizlik oranı yükselmeye başladı. Dün açıklanan temmuz dönemi verilerine göre işsizlik oranımız yüzde 10,1 düzeyinde. İşgücüne katılım oranı ise yüzde 51 civarında sabitlenmiş görünüyor. Yüzde on düzeyi, Türkiye’nin kriz öncesinde alışık olduğu işsizlik düzeyi.
İşin sevimsiz tarafı şu: Alışageldiğimiz bir işsizlik oranı ile karşı karşıya olsak da bu düzey açık ki, İspanya ya da Yunanistan gibi sorunlu ülkelerle karşılaştırılmadığında, düşük bir düzey değil. Yüzde 4-5 düzeyinde bir milli gelir büyümesi, işsizlik oranının daha düşük düzeylerde gerçekleşmesi için yeterli olmuyor. Oysa önümüzdeki birkaç yıl büyüme oranımızın belirttiğim bandın altında kalması olasılığı yüksek. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç yıl yüzde 10’un altına düşmeyecek, özellikle bu yılın geri kalanında ve 2014’te biraz daha yükselecek bir işsizlik oranı bizi bekliyor gibi görünüyor. Bu arada; tüm rakamlar mevsim hareketlerinden arındırılmış işsizlik oranları için.
Ödemeler dengesine ilişkin dikkatimi çeken noktalar şunlar: Birkaç aydır net sermaye girişi cari işlemler açığımızı finanse etmekten uzaktı. Ağustos ayında net sermaye girişinde belirgin bir artış olmamasına karşın, cari açığımız düşük düzeyde gerçekleştiği için rahatlıkla finanse edebildik. Ama yılın ilk dört ayı ile ikinci dört ayı arasında belirgin bir fark var. Şu: İlk dört ayda yurda gelen net sermaye miktarı 43,7 milyar dolar. Oysa yılın ikinci dört ayında bu miktar 6.3 milyar dolara düşüyor.
Kur ve faiz artışının arkasındaki temel neden bu çarpıcı düşüş. Şu andakine benzer rahatlamalar ileride de yaşanacak; bu durum bizi aldatmasın. ABD Merkez Bankası’nın eninde sonunda alacağı sıkılaştırma kararları nedeniyle düşük dış finansman önümüzdeki birkaç yıl devam edecek. Miktar elbette 6 milyar dolar kadar düşük olmayabilir; onu ABD’deki gelişmelere bağlı olarak risk alma iştahı belirleyecek. Tersine, çok hızlı bir parasal sıkılaştırma, 6 milyar doları da arattırabilir bize. Umarım bu kötü olasılık gerçekleşmez. Bu denli düşük olmasa bile, yılın ilk dört ayındakinin oldukça altında bir finansman, zaten az önce sözünü ettiğim düşük büyüme-biraz daha yüksek işsizlik oranı öngörüsünün arkasındaki temel neden.
Bu köşe yazısı 12.10.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
30/04/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025
Burcu Aydın, Dr.
26/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
25/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
23/04/2025