Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Yeni tahminler

    Fatih Özatay, Dr.10 Ekim 2013 - Okunma Sayısı: 1335

    Orta Vadeli Program hem 2013 hem de 2014 için bir yıl önceki programda öngörülenden daha düşük büyüme öngörüyor.

    'Hisli’ yazılardan sonra sıra rakamlara bakmaya geldi. Çoğu okuyucu için korkarım biraz ‘kuru’ kaçıyor bu tür yazılar. Ama ne yapayım ki birilerinin de değerlendirmesi gerekiyor bu tür gelişmeleri. Bir süre sonra hepimizin hayatını etkiliyor çünkü. Söz, çok az sayıda rakam vererek yazmaya çalışacağım. 

    Önce ağustos sanayi üretimi ile işe başlayayım. Bir yıl öncesine göre düşüş var üretimde. Bu yıl önceki aylarda böyle bir düşüş gerçekleşmemişti. Her zamanki gibi yapıp bir aylık hareketlere ‘takılmayacağım’. Daha geniş bir pencereden bakınca olumsuzluk biraz azalıyor ama durum yine de olumsuz: Yılın ilk sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,3 oranında artış var üretimde. Oysa geçen yıl aynı dönemdeki artış biraz daha yüksekti. 

    Geçenlerde yayımlanan dış ticaret rakamları aslında böyle bir gelişme olabileceğini ima ediyordu. Zira ağustos ayında, üretimde kullanılan ithal girdiler nedeniyle üretim ile aynı yönde hareket eden altın ve enerji dışındaki ithalatımız, bir yıl öncesinin aynı ayına göre ‘artmadı’ denebilecek bir düzeyde kalmıştı. Oysa yılın ilk yedi ayında bayağı bir artış vardı ithalatta. 
    Yüksek bir büyüme temposunun yakalandığı bir yılın arkasından, üretimdeki artışın bir miktar düşmesinin bir sakıncası olmaz. Hatta çoğu zaman, ileride başa bela olabilecek bir aşırı ısınmadan kurtulunduğu için yararlı da sayılabilir böyle bir gelişme. Ancak bu yıl böyle bir durum söz konusu değil. Geçen yılki büyüme oranımız 1950’lerden bu yana gerçekleşen ortalamanın yarısından da düşüktü. İstihdam hemen tepki verdi; bu yıl işsizlik oranı artmaya başladı. 

    Bu çerçeveden bakınca, ilk sekiz ayda üretimin geçen yıldaki artıştan daha düşük bir oranda artması düşündürücü. O bizi düşündüredururken hemen bir ‘ama’ eklemek gerekiyor. Şu: Bu yılın ilk yarısında geçen senekinden daha yüksek bir milli gelir artışı gerçekleştirdik. Nasıl oluyor bu? Bir yandan sanayi üretimi daha az artıyor, diğer yandan milli gelir artışı daha yüksek oluyor. Olabilir. Birincisi, sanayi üretimi bilgileri ilk sekiz ay, milli gelir ise ilk altı ay için mevcut. İkincisi, milli gelir sadece sanayi üretiminden oluşmuyor. Geçen yılın sonlarından beri en önemlisi de şu: Kamu kesimi yatırımları hızla yükseliyor. Milli gelir artışının önemli bir kısmı, özel tüketim ya da yatırım artışından değil, kamu yatırımlarındaki artıştan kaynaklanıyor. 

    Dolayısıyla, sanayi üretimi artış oranı yılın ilk sekiz ayında bir yıl öncekinden daha düşük diye, hemen milli gelir büyüme oranımızın da geçen yıldakinden daha düşük olacağı sonucuna ulaşmamak gerekiyor. Ancak sürekli kamu kesimi yatırımlarına dayanarak hem tatmin edici hem de sürdürülebilir bir büyüme oranı elde etmemizin mümkün olmadığını da unutmamalı. 

    Büyüme oranı açısından beklentimizi aşağıya çeken asıl unsur belli: Önümüzdeki birkaç yıl bizim gibi ülkeler son birkaç yılda olduğu kadar rahat dış finansman bulamayacaklar. Zaten temelde bu nedenle bu hafta açıklanan iki önemli belgede büyüme öngörüleri düşürüldü. Orta Vadeli Program, hem 2013 hem de 2014 için bir yıl önceki programda öngörülenden daha düşük büyüme öngörüyor. IMF de her iki yıl için küresel büyüme tahminlerini düşürdü. Aynı yönde güncelleme bizim gibi ülkeler için de geçerli.


    Bu köşe yazısı 10.10.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır