Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    RJD, TCDD'yi nasıl geçti?

    Güven Sak, Dr.23 Temmuz 2013 - Okunma Sayısı: 1285

    Biz, Ortadoğu'da romantik işlerle uğraşırken Ruslar Çin'i Avrupa'ya, Rusya üzerinden demiryolu ile bağlıyor.

    Bundan beş-altı yıl önce bir Amerikalı dostum, “Ortadoğu ile neden ilgilendiğini anlamıyorum” demişti: “Dünyanın ve Türkiye’nin geleceği kuzeyden, Kafkaslar’dan geçiyor. Sen biraz da Karadeniz çevresine bak. Doğudan batıya mal nakli için ucuz bir yol bulan, sonunda zengin olur.” O zaman neden bahsettiğini tam anlamamıştım. Şimdi biliyorum. Türkiye’nin doğusunda bir üretim merkezi, batısında ise bir büyük pazar var. iPad ve benzeri elektronik araçlar Çin’de üretiliyor. Daha sonra, Berlin, Londra, Paris ve Viyana gibi merkezlerde satılıyor. iPad’i üretim merkezinden tüketim merkezine taşıyan hat artık kuzeyimizden geçecek. İpek Yolu yeniden açılıyor. Biz Ortadoğu’da romantik işlerle uğraşırken Ruslar Çin’i Avrupa’ya, Rusya üzerinden demiryolu ile bağlıyor. Orta Asya’daki yeni ‘Büyük Oyun’un ilk raundunu sanki Ruslar kazanıyor. Rus demiryolu devi RJD, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nı (TCDD) geçiyor. Gelin bakın nasıl oluyor...

    Haber, bu hafta sonu, Amerikan New York Times gazetesindeydi. Buna göre, Hewlett Packard artık Çin’de yaptığı bilgisayarları, Avrupa’nın tüketim merkezlerine Kazakistan ve Rusya üzerinden trenle taşımaya başlayacaktı. İpek Yolu, yeniden önem kazanıyordu. Aynı yol, birçok başka Amerikan şirketinin de ilgisini çekiyordu. Siz şimdi dünyanın temel derdi Ortadoğu zannediyor olabilirsiniz. Ama bana kalırsa öyle değil. Orası artık sallanıp yuvarlanıp kendi kendine zaman içinde oturacak. Kaybolan canlar için üzülmemek elde değil ama olup bitenler böyle gösteriyor. Herhalde en az bir on yılı daha var Ortadoğu’nun sallanıp yuvarlanıp oturmasının. Ama bu arada, Asya’nın üretim merkezlerini demir ağlarla Avrupa’nın tüketim merkezlerine bağlamak bugünün en temel meselelerinden biri gibi duruyor. 

    Neden böyle? Çin, bugüne kadar hızlı hızlı büyüdü ama hep doğu kıyıları büyüdü. Bundan beş yıl önce, “Doğudaki limanlar bu kadar yoğunluğu kaldıramaz” denirdi. Şimdi bir başka dinamik daha ortaya çıktı. Çin’in doğusunda göreli işçilik maliyetleri artıyor. Batılı firmalar için Çin’in çekiciliği azalıyor. Çin, rekabet gücünü göreli olarak kaybediyor. Buna cevap olarak bir yandan hızlı bir kentleşme programı yürütülüyor. Her yıl 20 milyon Çinlinin köyden kente gelmeye devam etmesi sağlanmaya çalışılıyor. Doğudaki yabancı firmalar, ilk kez, operasyonlarını ülkenin batısına doğru kaydırmaya başlıyor. Dün üretim merkezleri Şanghay ve Shenzen’deydi, şimdi Chongqin ve Chengdu revaçta. Bekleyin, daha da batıya, Kazakistan’a doğru kayacak.

    Üretim merkezleri ülkenin batısına doğru kaydıkça malları denizyolu ile değil, demiryolu ile karadan Avrupa’nın tüketim merkezlerine iletmek artık daha kârlı duruyor. Üretim merkezleri, Çin’in batısına doğru kaydıkça malları karadan doğudaki Çin limanlarına iletmenin, oradan konteynir gemileri ile Hindistan ve Süveyş Kanalı üzerinden Avrupa’ya göndermenin cazibesi azalıyor. Kazakistan ve Rusya üzerinden demiryolu ile karadan göndermenin maliyeti giderek daha azalıyor. Hesaba göre, denizyolu hâlâ ucuz ama malın hedefe ulaşması beş hafta sürüyor. Demiryolu ise üç haftada malı Çin’den Avrupa’ya taşıyabiliyor. Batıdaki şirketlerin en düşük stokla çalışabilmesi açısından baktığınızda, üç hafta ile beş hafta arasında dağlar kadar fark var. İpek Yolu bu nedenle yeniden açılıyor.

    Türkiye açısından önem taşıyan nedir? Bu taşımacılık rotası üzerinde olabilmektir. Uzun yol demiryolu taşımacılığı son derece kârlı bir faaliyet alanıdır. Demiryolu şirketleri için önemlidir. Rus demiryolu devi RJD işin farkındadır. Türkiye’de ise henüz bir uluslararası ulaştırma politikası oturmamıştır. Uluslararası konteynir taşımacılığı, dakiklik ve istikrar ister. RJD’yi öne çıkaran budur. Türkiye’de ise ulaştırma politikası konteynir taşımacılığı yerine, ülke içinde hızlı trenle yolcu taşımacılığına odaklanmaktadır. Neden? Konteynirler oy kullanamaz ama hızlı tren yolcuları kullanır. Ruslar küresel ölçekte düşünürken bizim hesabımız son derece yereldir. Halbuki bugün konteynir geçen yoldan yarın petrol boru hattı da geçer.

    Uzaktan gördüğüm budur. Siyaset, ille de küçük hesaplı olmak zorunda değildir. Siyaset, büyük düşünmelidir.


    Bu köşe yazısı 23.07.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır