Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Olumlu, beklendiği gibi ve soru işareti

    Fatih Özatay, Dr.04 Mayıs 2013 - Okunma Sayısı: 1146

    Nisan ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi gelişmeleri hatırlandığında, toparlanmanın kalıcılığı hakkında kuşkular uyanıyor.

    Yeni açıklanan verilere ilişkin kısa değerlendirmeler yapacağım. Önce dün açıklanan enflasyonla başlayayım. Mart ayında yüzde 7,3 düzeyinde olan yıllık tüketici enflasyonu, beklendiği gibi nisan ayında belirgin biçimde azaldı ve yüzde 6,1 oldu. Benzer biçimde tüm temel enflasyon göstergelerinde düşüş gerçekleşti. Merkez Bankası’nın özel bir önem verdiği I temel göstergesi ile ölçülen yıllık enflasyon yüzde 5,4 oldu. Bu düzey bir ay önce gerçekleşene göre 0,4 puan daha düşük.

    Döviz ve emtia fiyatları

    Öte yandan, nisan ayı sonunda yapılan açıklamada, Merkez Bankası’nın yıl sonu için enflasyon tahmininin yüzde 5,3 olduğunu biliyoruz. Bu tahmine ne kadar yakınsayacağımızı birkaç unsur belirleyecek. Finansal piyasalardaki mevcut ortam sürdükçe, döviz kuruna aşağıya doğru baskı olacak. Bu, enflasyonu düşürücü yönde etki gösterecek. Emtia fiyatları bir süredir düşük düzeylerde. Önümüzdeki aylarda da bu olgu sürebilir. Bu da enflasyonun düşük düzeylerde kalmasını sağlayacak bir unsur. Diğer iki unsur ise enflasyonu arttıracak yönde çalışacak: Mevduat faizleri enflasyonun altında. Bu olgu tüketimi özendiriyor. Kredi artış oranı için konulan yüzde 15 sınırının bir hedef değil de esnek bir referans düzeyi olduğunun açıklanması ile daha yüksek kredi artış oranlarına izin verileceği anlaşılıyor. Bu da talebi arttırarak enflasyonu yükseltebilecek bir olgu. Şu andaki bilgiler çerçevesinde, enflasyonu düşük düzeylerde tutacak unsurların daha ağır basacağı anlaşılıyor. Yıl sonu için, yüzde 6-7 arasında bir düzey gerçekleşebilir görünüyor.

    Ele alacağım iki veri daha var: İhracat ve ithalat. İhracat yaptığımız ülkelere ilişkin yapılan büyüme tahminleri çerçevesinde... Bu yıl, altın dışı ihracat performansımızın geçen yıldan pek farklı olmayacağını bekliyorduk. Üstelik bu tahminler geçen günlerde aşağıya doğru güncellendi. İlk üç ayın ihracat performansı beklediğimiz gibi. Birinci çeyrekte bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla altın dışı ihracatımız yüzde 4,7 oranında arttı. Öte yandan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) nisan ayı altın dışı ihracat rakamlarını açıkladı: Bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla yüzde 4,9 oranında artış var. Geçen yıl altın dışı ihracatımız yüzde 4,3 oranında yükselmişti. Dolayısıyla, ilk dört aydaki ihracat artışı geçen yıldaki artışın sınırlı ölçüde üzerinde kaldı. Bu yıl büyüme oranımıza ihracatın yapacağı katkının, geçen yılda yaptığı katkıdan farklı olmayacağı düşünülüyordu. Gelişmeler bu düşünce ile uyumlu.

    İlk çeyrekte bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 5,4 oranında arttı altın ve enerji dışı ithalatımız. Oysa geçen yılın her çeyreğinde bir yıl öncesine kıyasla daha az ithalat yapmıştık. Geçen yıl ise altın ve enerji dışı ithalatımız yüzde 6,5 oranında azalmıştı. Bu gelişme, ilk çeyrekte ekonomik faaliyet düzeyinde bir toparlanmanın başlamış olabileceğini ima ediyor. Ancak hemen bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor: Salt mart ayı dikkate alındığında, altın ve enerji dışı ithalatımızdaki yıllık artış çok düşük: Yüzde 1,4. Daha önce sunduğum nisan ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi gelişmeleri hatırlandığında, bu toparlanmanın kalıcılığı hakkında kuşkular uyanıyor.

    Bu köşe yazısı 04.05.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır