Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Normalleşememek

    Fatih Özatay, Dr.14 Mart 2013 - Okunma Sayısı: 1297

    Kur artışını tetikleyici unsurların, bu ekonominin büyüme oranını ve işsizlik düzeyini olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır.

    Döviz kurunun artması ve bu artışın enflasyon oranının üzerinde olması; farklı bir ifadeyle yerli paranın reel olarak değer kaybetmesi, şüphesiz ihracatı arttırıcı bir etki. Elbette ihracatı etkileyen diğer unsurlar bu artışı telafi edecek yönde hareket etmiyorlarsa. Bu nedenle son tahlilde, büyüme oranı ile yerli paranın reel değeri arasına yakın bir ilişki var: Yerli paranın değeri reel olarak düştükçe büyüme oranı yükselecek.

    Ancak bu özellik ‘normal’ ekonomiler için geçerli. Açık ki ‘normal olmayan’ ekonomiler de var ve sayıları az değil. Bu ekonomilerde, yerli paranın reel olarak değer kaybetmesinin ekonomik faaliyet düzeyi açısından oldukça zararlı etkileri görülebiliyor. Özel yatırım ve tüketim harcamaları azalabiliyor, finansal sektörde sorunlar artabiliyor.

    ‘Normal olmayan’ ekonomilerin ekonominin her alanında sorunlu olmaları gerekmiyor. Mesela kamu bütçeleri çok sağlam olabilir. Kamunun borcu oldukça düşük düzeyde bulunabilir. Bu ülkelerin bankacılık sektörü sağlam olabilir. Fena olmayan bir oranda büyüyebilirler. Reel faizleri düşüktür falan. Farklı bir ifadeyle ekonominin çoğu alanında beyaz renk hâkim olabilir. Ama gri alanlar da bulunabilir. Mesela şirketler kesiminin bir bütün olarak döviz borcu döviz alacağından oldukça yüksek olabilir.

    Böyle bir ekonomide döviz kurundaki aşırı artışların şirketler kesiminin bir bütün olarak durumunu bozacağı sanırım aşikâr. Elbette, özellikle ciroları içinde ihracat gelirlerinin payı oldukça fazla olan şirketler döviz kurundaki artıştan olumlu etkilenecektir. Ancak şirketler kesimine bir bütün olarak bakıldığında, farklı bir ifadeyle tüm şirketlerin bilançoları toplulaştırılıp tek bir bilanço haline getirildiğinde, bu bilançonun bozulacağı görülecektir. Döviz kurundaki artış ne kadar fazla ve ne kadar uzun sürüyorsa bilançodaki bozulma da o denli fazla olacaktır. Bilançonun bozulması bir yandan yatırım yapma kabiliyetinin ve isteğinin azalması anlamına gelirken diğer yandan şirketlerin değerini düşürerek finansmana erişimlerini güçleştirecektir.

    Aynı durum bankacılık sektörü için geçerli olmasa bile, şirketlerin sorunları, eninde sonunda bankaların sorunları demek. Ekonomik faaliyet hacminin düştüğü dönemlerde, bankaların geri dönmeyen kredilerinin toplam kredilere oranının artması beklenir. Böyle bir gelişme, bir süre sonra bankaların kredi musluklarını daha dikkatli açmaları anlamına gelir. Şirketlerin finansmana erişimleri ve koşulları daha da güçleşir.

    Döviz borcu riski

    Öte yandan, şirketlerin giderek daha fazla sorunlarla uğraştığı ekonomilerde sadece yatırım değil, tüketim harcamaları da olumsuz yönde etkilenir. En basit nedeni, bazı şirketlerin böyle bir durumda işçi çıkarmaları ve genel olarak şirketlerin ücret artışlarında daha ‘cimri’ davranmak zorunda kalmalarıdır.

    Sözün kısası şu: Şirketler kesiminin bir bütün olarak önemli ölçüde döviz borcunun olduğu bir ekonomi tam olarak ‘normalleşememiş’ bir ekonomidir. Geçmişle kıyaslandığında diğer alanlardaki sorunları ortadan kaldırmak için ne kadar önemli adımlar atılmış olursa olsun, böyle bir ekonomi, döviz kurunun azımsanmayacak bir süreliğine yüksek düzeyde seyretmesini tetikleyecek gelişmelere karşı hassastır. Kamu finansmanı ve bankacılık alanında elde ettiği başarılar, onu önemli sarsıntılara karşı daha bir bağışık kılmıştır. Ancak kur artışını tetikleyici unsurların, bu ekonominin büyüme oranını ve işsizlik düzeyini olumsuz yönde etkilemesi, bu bağışıklığa rağmen, kaçınılmazdır.

    Türkiye’den söz ediyorum. Sürdüreceğim.

    Bu köşe yazısı 14.03.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır