Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Güzellemelerin zararları

    Fatih Özatay, Dr.09 Şubat 2013 - Okunma Sayısı: 1364

    Sanayi üretiminin en az arttığı çeyrek, son çeyrek oldu. GSYH artışı daha düşük olabilir.

    Aralık ayı sanayi üretimi açıklandı: Bir yıl öncesine kıyasla yüzde 3,8 düşüş var. Oysa kasım ayında yüzde 11,3 oranında artmış ve beraberinde neredeyse “Üretim kanatlandı” yorumlarını getirmişti. Türkiye’deki ekonomik gelişmeler için bazen öyle ilginç yorumlar yapılıyor ki insan hayrete düşüyor. Yok, hata yapmaktan söz etmiyorum. Açıklanan bir veri üzerine yapılan ‘ilginç’ yorumlar ile derdim. Bunlara belki ‘güzellemeler’ (halk edebiyatındaki coşku dolu, övgü içerikli sözler olarak alın lütfen) demek gerekiyor.

    Şu satırlar 29 Ocak tarihli yazımdan alınma: “Geçen hafta ocak ayına ait iki önemli veri yayımlandı: Kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi. Hatırlarsanız, kasım ayı sanayi üretim artışının çok yüksek çıkmasının, dördüncü çeyrekte ekonomide önemli bir toparlanmanın başladığı şeklinde yorumlanmasının doğru olmadığını vurgulamıştım. Çünkü diğer göstergeler böyle bir yorumu haklı çıkarmıyordu. Üstelik bu tip yorumların yapıldığı dönemde elimizde aralık ayına ait kapasite kullanım oranı verileri de vardı. Diğer serilere yaptığım gibi üç aylık ortalama verilere bakayım. Son dönemde, bir yıl öncesine kıyasla kapasite kullanım oranındaki yüzde azalışlar şöyle: Kasım: 3,1. Aralık: 3. Ocak: 3,1. Bu durum, ocak ayındaki sanayi üretim artışı açısından iyi şeyler söylemiyor; ancak daha sağlıklı bir değerlendirme için başka göstergelere de ihtiyaç var.”

    Sonuçta, ilgili birkaç veriye bakıp biraz düşününce resim ortaya çıkıyor. Elbette bir hata payıyla ve elbette ‘güzelleme’ peşinde değilseniz... Aynı güzelleme tavrını aralık ayı enflasyonu açıklandığında da görmüştük. Bu tür övgüleri düzenler hakkında elbette insanda bir kanaat oluşuyor ama hiç önemli değil. Sorun bu olsaydı köşeme taşımaya değmezdi. Sorun şu ki; güzelleme, ne için düzülüyorsa ona zarar veriyor. Yani uygulanan ekonomi politikasını tahrip ediyor. O güzellemelere inananların ekonomiye duydukları güven sarsılıyor; bekleyişler bozuluyor. Oysa somut gerçekler ortaya konulsa, enflasyonda aralıkta durumda olağanüstü olumlu bir gelişme olmadığı nedenleriyle anlatılsa, ocak ayında da olağanüstü bir olumsuz gelişme yaşanmadığı kendiliğinden anlaşılacak. Ekonomiye duyulan güven sarsılmayacak. Benzer bir durum, olumlu kasım ve olumsuz aralık sanayi üretimi için de geçerli.

    Aynı değil ‘benzer’; çünkü bir fark var. Büyüme açısından en kötü çeyreğin 2012’nin üçüncü çeyreği olduğunu düşünüyordum. Dördüncü çeyrekte ise oldukça sınırlı bir toparlanmanın yaşanmış olacağını ve böylelikle yıllık gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) artışının yüzde 2.7 civarında kalacağını tahmin ediyordum. Oysa sanayi üretiminin en az arttığı çeyrek, son çeyrek oldu: Üçüncüde yüzde 2,7, dördüncüde ise sadece yüzde 0,3 artış var. GSYH artışı daha düşük olabilir.

    İleriye ilişkin hemen karamsarlaşmamak gerekiyor. Sonuçta dün açıklanan üretim verisi, aralık ayının verisi. Önümüzdeki dönemde ne olacağı daha önemli. Ekonomiye duyulan güvende aralık ve ocak aylarında yükseliş olduğunu hatırlamak gerekiyor. Bunun nesnel bir nedeni de var. Uluslararası finansal riskler eylül ayından bu yana azalıyor. İspanya ve İtalya’daki son siyasi gelişmeler havayı bozmazsa güvendeki iyileşmenin sürmesi beklenir. Bu da eskisine kıyasla yatırım yapılması isteğinin biraz daha fazla artması demek. Yurtiçi kredi artış oranının yüzde 5 düzeyinde sınırlanması hedefinin bu isteği törpüleyici etkisine karşılık, yurtdışı finansman olanaklarındaki artış dikkate alındığında, sınırlı ölçüde yatırım artışı gerçekleşebilir. Düşük faizlerin de tüketici kredisine ihtiyacı olmayanların harcamalarını arttıracağına dikkat etmek gerekiyor. Bu koşullar altında, yüzde 4’lük 2013 büyüme tahmini hâlâ gerçekçiliğini yitirmedi.


    Bu köşe yazısı 09.02.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır